"ABD, Türkiye'ye Sırtını mı Dönüyor?"

PKK’nın Türkiye’ye karşı eylemlerini tırmandırmak ve Irak-Türkiye sınırındaki şartları patlatmak için seçtiği zamanlama birçok soru işareti yöneltiyor.

PKK’nın Türkiye’ye karşı eylemlerini tırmandırmak ve Irak-Türkiye sınırındaki şartları patlatmak için seçtiği zamanlama birçok soru işareti yöneltiyor. Fakat PKK ile işbirliği yapan ve Irak Kürdistan hükümetinin tarafında yer alan ABD’nin tutumu, daha önemli soru işaretleri oluşturuyor.

ATIF ELGULANİ
Niçin Washington, hükümetiyle iyi ilişkiler kurduğu Türkiye’ye karşı bu olumsuz tutumu alıyor? Niçin kendi deyimiyle teröre karşı sözde savaşa girdiği bir zamanda PKK’nın silahlı eylemlerine sessiz kalıyor?

AMERİKALI GENERALİN TEHDİTLERİ
Geçmişte, Irak’ın işgali ve Irak rejimi düşürülmeden önce Washington, askerin ve laik partilerin Kuzey Irak’a girmeleri ve PKK’lıların izini sürmeleri için elini serbest bırakmıştı. Bunu ise yönetime karşı çıkan isyancılara karşı Türkiye’nin yaptığı meşru bir savunma olarak görmüştü. Bugün ise aynı Washington Ankara’ya kendini tutma, saldırılara karşılık vermeme ve Irak’a sınır ötesi askeri operasyonda bulunmama yönünde çağrılar ve uyarılar yöneltmeye çalışıyor. İş Irak’taki üst düzey Amerikalı bir generalin Türkiye’yi, Irak’ın topraklarına yönelik Türk saldırılarına sessiz kalmayacağı ve ‘egemenliğini’ savunacağı yönünde uyarması derecesine kadar vardı.

IRAK’IN EGEMENLİĞİNİ İHLAL EDERMİŞ
Bundan daha büyük bir yüzsüzlük olabilir mi? Zira bu general ABD güçlerinin binlerce mil uzaktan Irak’ı işgal etmek ve yerle bir etmek için gelmesini Irak’ın egemenliğinin ve ulusal saygınlığının çiğnenmesi olarak görmüyor. Aynı zaman zarfında Irak’tan hareket eden ve onlarca Türk askerinin ölümüne yol açan PKK saldırılarına yönelik muhtemel Türk misillemesini ‘işgal altındaki’ Irak’ın egemenliğini ihlal eden, meşru olmayan bir eylem olarak görüyor. Acaba hangi sözde egemenlikten konuşuyor?

İSRAİL’E MÜBAH, TÜRKİYE’YE YASAK
Bu Amerikan tutumu ile Washington’un İsrail’e ve bu ülkenin komşu ülkelere yönelik saldırgan politikalarına karşı sergilediği tutum arasında bir benzerlik yapmaya gerek yok. Zira ‘körü körüne bağlılık’, kanıt ve delile ihtiyaç duymayan bir Amerikan politikası haline geldi. İsrail’in Lübnan direniş eylemlerine yanıt gerekçesiyle uzun yıllar Lübnan’ı işgal etme hakkı var. Ayrıca uçaklarını gelecekte muhtemel saldırıdan endişelenerek Irak nükleer tesislerini vurmak için gönderme hakkı da bulunuyor. Uçaklarının birkaç hafta önce Suriye sınırını ihlal etmesi ve zayıf da olsa hiçbir gerekçe sunmaksızın Suriye derinliklerindeki hedefleri vurması hakları!!!

DOSTLUK İLE UŞAKLIK FARKI
Washington’u hali hazırdaki Türk hükümetine bağlayan ‘dost’ ilişkiler ise Irak Kürdistan bölgesi hükümetinde Kürt partilerdeki yönetimleri ABD’ye bağlayan koalisyon ve uşaklık ilişkileri seviyesine çıkmaz. Bu yüzden Washington’un son olarak ilişkileri gerginleşmeye başlayan Türkiye gibi dostlarının aleyhine olacak şekilde müttefikleri, yandaşları ve uşaklarının tarafını tutması şaşırtıcı değil. Acaba Ankara’ya karşı PKK ve Kürdistan hükümetinin yanında yer alan ABD tutumu ile ABD Kongresi’nin Ermeni katliamı konusundaki kararına yönelik güçlü Türk yanıtı arasında bir ilişki var mı? Acaba Washington, Erdoğan hükümeti ve AKP’nin çoğunluğunu oluşturduğu Türk Parlamentosu’na kırmızı çizgilerin aşılmasına dair bir uyarıda bulunmak mı istiyor? Türkler de ABD’nin Kızılderililere yönelik katliamlarını kınayan Parlamento kararının oylamaya sunulması tehdidinde bulunmuşlardı.

ABD, AKP’NİN MİLLİ POLİTİKALARINA KIZGIN
Türk-Amerikan ilişkilerinin şu günlerde somut bir gerileme yaşadığı kesin. Çünkü meşruluğunu ve gücünü özgür, nezih ve gerçekçi seçimlerden alan seçilmiş bir hükümet, ulusal çıkarlarıyla hareket edecek ve ABD’nin küstah politikalarına körü körüne bağlı kalmak zorunda olmayacaktır. Bush ve ABD yönetimini kızdıran bu.

KÜRT LİDERLER VE PKK ABD’DEN YÜZ BULDU
PKK ve Kürdistan bölgesi hükümeti, ABD’nin Ankara’ya yönelik çağrıları ve uyarılarında Türkiye’yi kışkırtmaları ve meydan okumaları için yeşil ışık buldular. Pazar günkü basın toplantılarında iki büyük Kürt partisinin liderleri Talabani ve Barzani gayet kibirli, şişkin ve kendini beğenmiş bir görüntü verdi. Peki önümüzdeki günlerde gelişmeler nasıl seyreder? Acaba bu iki lider aynı kibir ve şişkinliği muhafaza edecek mi?

Ürdün’de haftalık yayımlanan Es Sebil gazetesi, 23- 30 Ekim 2007 Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!