ABD'de yas

Merve Kavakçı

Tuhaf toplum diye başladım, yas tutan bir toplum diyerek devam edeyim.

Geçen hafta 27 insanın ölümü ile sonuçlanan okul cinayeti Amerika'yı altüst etti. Yaşları altı ve yedi olan 20 çocuk ve altı erişkin masum insan Adam Lanza adındaki yirmi yaşında bir gencin hiddetinin hedefi oldu ve önce Connecticut eyaletini sonra da bütün ülkeyi yasa boğdu.

Adam Lanza cinayeti işlemeden önce annesini ve kendinden yaşça küçük kardeşini de öldürmüştü bile. Sonra sabahın ilk saatlerinde annesinin öğretmenlik yaptığı okulun yolunu tuttu.

Taşıdığı silahlardan ne yaptığını biliyor ve iyi planlamış gibi gözüküyordu. Çünkü; biri yarı otomatik silah olmak üzere yanında üç, ayrıca okulun bahçesine park ettiği arabada bıraktığı üç tane olmak üzere toplam altı adet silahı vardı.

Ana sınıfından dördüncü sınıfın sonuna kadar olan ilkokulun -burada bir parantez açıp farklı bir konuya dikkatinizi çekmekten kendimi alamayacağım, o da okulun 4+4+4 formülasyonu ile eğitim veriyor olması; ki böyle bir okul ABD'de değil de Türkiye'de olsa koparılacak yaygarayı görüyorsunuz, neyse şimdi döneyim tekrar asıl konuma- kapısından da hiçbir güvenlik engeline takılmadan girmiş.

Oysa bir tanesi resmen tüfek büyüklüğünde olan üç silahı ile nasıl olmuş da bütün okullarda olduğu gibi söz konusu okulda da hazır bulunan güvenlik görevlilerini atlatmış girmiş bilemiyorum ama, bunu başarmış. Ondan sonra da henüz ilk derse yeni girmiş olan küçüklerin sınıflarına bir bir dalıp önüne gelene defalarca ateş etmiş.
 
Çok ilginç, girdiği bir sınıfta öğretmene ateş edip öldürürken küçük öğrenciler pıtır pıtır yanından koşup sınıftan dışarı çıkmayı başarmış, sokağa koşabilmişler" İnsan bu denli bilinçli bir eylem işine soyunan kişinin nasıl olmuş da küçüklerin yanından geçmesine izin vermiş diye düşünürken öğreniyoruz ki, katil Lanza meğer otistikmiş.

Yani belki bir şeye konsantre olunca, diğer faktörleri göz ardı edebiliyordu, bilemiyorum ama bu çocuklar kurtuluyor. Yine dikkatimi çeken bir şey de şu oldu: Bu sınıftan çıkıp kurtulan çocuklardan birinin annesi kendisiyle röportaj yapan muhabire şunları söylüyordu, 'oğluma hep tembih ederdim eğer sınıfınıza silahlı biri girerse hemen dışarı kaçın, koşun koşun hiç durmadan koşup dışarı çıkın.' Tuhaf değil mi?

Bizde denir ya, aman çocuğum yabancı bir kimseden sakın şeker almayın, Amerikalılar için bu "silah görürseniz hemen uzaklaşın"a dönüşmüş. Bu mukayese aslında ABD'nin nasıl bir toplumsal sorunla karşı karşıya olduğunu da gösteriyor. Bu toplumsal sorun öyle küçük ölçekli bir sorun değil.

Sıralamada belki listenin en tepesine tırmanan çözüm bekleyen problemlerinden biri. Konunun temeli toplumdaki şiddet ve bunun dışavurumu. Bu problem aynı zamanda ABD kültüründe 'silah kontrolü' olarak geçen silahlanabilme hakkıyla da ilintili. Önce birinci sorundan söz edeyim.

Şiddet her toplumun sorunu. Türkiye'de de konuşuyoruz şiddeti; Amerika'da da, Avrupa ve Çin'de de. Fark etmez; insanoğlunun olduğu yerde şiddet var. Çünkü nefis var, hırslar var vesaire. Ama Amerikan toplumunda bizimkisi gibi geleneksel toplumların aksine, aile içinde çocuklardan ebeveynlerine karşı yaygın bir hiddet var. Şimdi bazılarımız şunu diyebilir, "Ne var bunda? Türkiye'deki insanlarda da göze çarpar bir kızgınlık, hiddet var.

İnsanlar sokakta gülümsemez, birbirini tanımayanlar selamlaşmaz" vesaire. Amerikan toplumu ise bunların hepsini yapar; ancak samimiyetten uzaktır, bu jestler ve mimikler yüzeysel kalır. Hangisi iyidir diye sormuyorum çünkü hepsinin yeri ayrı diye düşünüyorum, ama bir de Amerikalarda anne ve baba hakkında atıp tutma sanki popüler kültürün bir gereği ve dolayısıyla da değeri.

İşte bu önemli bir sorundur. Bu nasıl yansıyor topluma, açıklayacağım inşaallah.

yeniakit