AB Komisyonu'ndan yapılan açıklamada "İsrail işgali altındaki bölgelerden gelen ürünlerin menşe şehadetnamesine ilişkin bir kılavuz çalışmasının" kabul edildiği belirtildi. Bunun yeni bir mevzuat olmadığı, mevcut AB mevzuatının etkili bir şekilde uygulanması için alındığı vurgulanan açıklamada, '"Amaç, üye ülkelere ve tüketicilere ürünler hakkında gerekli bilgileri vermek" denildi.
İsrail'in işgal altında tuttuğu bölgelerde üretilen ürünlerin doğru şekilde etiketlenmesi konusunda İngiltere, Danimarka ve Belçika'nın ardından diğer AB üyelerin de benzer uygulamalara gitmek istedikleri hatırlatılan açıklamada, ''Ancak bunun için AB tarafından yayımlanacak bir kılavuz çalışmasını beklemeye karar vermişlerdi'' denildi.
"İsrail malı" kullanılamayacak
Kılavuza göre, bundan sonra yerleşim yerleri, Golan Tepeleri veya Doğu Kudüs menşeli ürünlere "İsrail malı" etiketi vurulamayacak. Ayrıca, ürünlerde tek başına "İsrail'den", ''Golan Tepeleri'nden" veya "Batı Şeria'dan" etiketleri de kullanılamayacak. Bunun yerine "İsrail yerleşim yerleri" veya aynı anlama gelecek bir ifade üretim yerinin yanına eklenecek. Net bir ifade belirlemeyen AB, "Batı Şeria'dan-İsrail yerleşim yeri" veya "Golan Tepeleri'nden-İsrail yerleşim yeri" etiketlerinin kullanılabileceğini bildirdi. Filistin kaynaklı ürünlerde ise "Filistin'den" veya "Batı Şeria'dan-Filistin malı" etiketleri kullanılabilecek.
Yerleşim yerlerinde üretilen taze meyve ve sebze ile şarap, bal, zeytinyağı, yumurta, kümes hayvanları, organik ürünler ve kozmetik malzemelerinin menşe şehadetnamesi zorunlu olacak. Paketlenmiş gıda maddeleri ile sanayi ürünlerinde ise gönüllülük esas alınacak. Ancak her iki durumda ürünlerin menşe şehadetnamesinde yanlış veya yanıltıcı ifade kullanılamayacak.
Bu adımın, 30 milyar avro civarındaki İsrail-AB ticaret hacminin cüzi bir kısmını etkilemesi bekleniyor.
İsrail'in işgal altında tutuğu Batı Şeria'da inşa ettiği yerleşim yerlerinde 400 bin, Doğu Kudüs'te oluşturduğu yerleşimlerde 200 bin civarında Yahudi yaşıyor. Avrupa Birliği yetkilileri İsrail yerleşimlerinin uluslararası hukukta gayrimeşru olduğunu sık sık tekrarlıyor.