Cody Fenwick *
Geçtiğimiz çarşamba günü gazeteci David Fahrenthold ve Washington Post’tan Jonathan O’Connell’ın yayınladığı yeni ve ayrıntılı bir raporda, Başkan Donald Trump’ın kendi ticari işlerine Suudi rejiminin yüz binlerce dolar aktarması için bir gaziler grubunu nasıl kullandığını ortaya koydu: Bu, Başkan aleyhindeki Kazançlar Maddesi davasının sembolü haline gelen bir olay.
Anayasanın Kazançlar Maddesi, Başkan ve diğer memurlarının görevde oldukları müddetçe yabancı hükümetlerden ödeme almasını yasaklıyor. Washington ve Maryland’deki avukatlar şu anda Başkan’a karşı bir dava açmaya hazırlanıyorlar; zira iş imparatorluğu üzerinde devam eden kontrolü, kendisinin böyle ödemeler almasına olanak sağlıyor.
EN BÜYÜK MÜŞTERİLERİ SUUDİ PRENSLER
Ve göründüğü kadarıyla, Suudiler onun en büyük müşterisi oldular. Washington Post, Trump’ın 2016 yılında seçilmesinden kısa bir süre sonra, Suudi Arabistanlı lobicilerin Washington’da bulunan Trump International Hotel’de 270 bin dolar harcadığını açıkladı. Bunun dışında, rejimin, Trump’a para ödemek için başka yollar bulduğu da anlaşıldı:
“Şubat 2017’den beridir Suudi müşteriler, diğer iki Trump otelinin en düşük düzeyde bulunan kazancını epey yükselttiler. Trump otelinin kazancına ilişkin istatistikler, Trump’ın Başkanlık görevine başlamasının ardından, Chicago’da kalan Suudi Arabistanlı müşterilerde keskin bir artış kaydedildiğini gösteriyor. Bu yıl New York’ta, Trump’ın Central Park’taki otelinin genel müdürü, -Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la seyahat eden- bazı prenslerin tek bir konaklamasının bile oldukça büyük bir gelir bıraktığını belirterek, otelin bu çeyrekte (üç aylık dönemde) yüksek bir kazanç elde etmesine yardımcı olduğunu ifade etti.”
Diğer yandan, Washington’daki davanın, gazilerin kullanılma biçiminden ötürü insanı daha da yaralayan bir yanı var.
Fahrenthold ve O’Connell, Suudiler için çalışan lobi firması Qorvis/MSLGroup’un, Trump’ın otelinde misafir edilen gazi grupları için ödeme yaparken, aynı esnada yasalara aykırı bir şekilde parlamenterlere yönelik lobi faaliyetleri de yürüttüğünü açıkladı. Gazilerin çoğuysa Suudi rejiminin gezi için ödeme yaptığını fark etmediklerini ya da daha sonra öğrendiklerini ve kendilerini “aldatılmış” hissettiklerini beyan etti.
Gezilerin düzenlenmesine yardım eden Michael Gibson, gazilerin fonlama kaynağından haberdar edildiğinde ve amaçlarının Başkan’ın ticarethanesine ödeme yaparak kendisinden olumlu bir yaklaşım görmek olmadığında ısrar ediyor.
‘TRUMP’A PARA AKTARMAK İÇİN KULLANILDIK!’
Ancak, geziye katılan bir donanma gazisi olan Henry Garcia, Washington Post’a, (Suudi) rejimin (Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili) olayın ardında olduğunu öğrendikten sonra, “Vay canına, biz yalnızca Trump’a para aktarmak için kullanılmışız” dediğini aktardı.
Belki de raporla ilgili en rahatsız edici olan, gazilerin iyi lobiciler olmak üzere yeterli bir eğitimle bile donatılmamasıydı. Operasyon gerçekte kanunları etkilemeyi amaçlamamış olsa da doğrudan Başkan’ı etkilemeye yönelik olması muhtemel görünüyor.
Tüm bunlar, özellikle de Trump’ın Suudi Arabistan’la ilgili davranışları sebebiyle kınanıyor. Bu iddianın doğruluğu şüpheli olsa da Başkan, Suud rejimini sürekli biçimde ana müttefiklerden biri olarak lanse ediyor ve yönetim Yemen’de süren savaşı ve insan hakları felaketini destekliyor. Son olaraksa yönetim, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın isminin Washington Post’a yazan gazeteci Cemal Kaşıkçı suikastına karışmasıyla ilgili kanıtların örtbas edilmesine yardım ediyor.
Başkan, bu ülkeyle olan şaibeli ilişkileri nedeniyle yoğun eleştiri almasının ardından, 20 Kasım’da “Suudi Arabistan’la hiçbir iş ilişkim yok” açıklamasını yaptı.
Bırakın korkunç düzeydeki bir yolsuzluğun kanıtlarını, yalnızca yabancı ülkelerle gerçekleştirilen şaibeli işlere dair bir şüphe bile Başkan’ın bu ödemeleri almasının engellenmesi için yeterli bir sebep olmalı. Ülkenin dış politikasının Trump’ın şahsi açgözlülüğü tarafından yönlendirilebileceğini düşünmek, dayanılmaz bir durum.
Yazının aslı Alternet sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)