Alan Greenspan’in son zamanlarda yayımlanan hatıraları ABD’nin Irak’a bulaşmasından dolayı Amerikalıların ne tür bir ruh haline girdiklerini çok iyi şekilde dile getirmektedir. ‘Çok kederliyim’ diye yazan Greenspan, ‘herkesin bildiğinin farkına varmak ve savaşın tamamen petrolle ilgili olduğunu anlamak politik olarak oldukça rahatsız edici bir durumdu’ diyor.
Greenspan’in sözleri Washington’da şok etkisi yaptı ve kendisinden açık bir dille yazdığı şeylerin yanlış anlaşıldığına dair derhal bir açıklama yapması istendi. Washington’a bunca yakın birinin böylesi bir gaf yapacağına kimse inanmak istemiyordu. Aslında bunun muhtemel birkaç açıklaması var. Birincisi şu; ABD Federal Reserve Başkanı Greenspan politikacı olmaktan çok bir ekonomist ve bu yüzden kullandığı sözcüklerin ne anlama geldiği konusuna pek dikkat etmedi. Çevresinde Demokratların ve Cumhuriyetçilerin yapmaya alışkın oldukları gibi Irak savaşının petrolle ilgili olduğunu söylemiş bulundu ve muhtemelen sözlerinin bu derece dalgalanmalara neden olacağının farkında değildi. Söylenmesi gerekenlerin ne olduğu yönündeki içgüdüleri bir politikacının bilenmesi gereken türden açıklamalar değildi. Yine de bu durumun ortaya çıkardığı önemli bir etken var; Washington’da bu düzeyde politik bir konuma gelebilmek için politikacı değil teknokrat olsanız bile politik yeteneklerinizin çok iyi gelişmiş olması gerekmiyor.
Konuyla ilgili başka bir açıklama biraz daha doğru olarak düşünülebilir. O da şu; Bush yönetimi Irak savaşına girişmiş olmaktan ve bu savaş sonucunda ortada olan Amerikan kayıplarıyla birlikte barış ve istikrar sağlanmasını da başaramadıklarından, işgalin gerçek amacının da her türlü işaretten de anlaşıldığı kadarıyla barışı ikame etmek olmadığı gün yüzüne çıktığından şu anki kargaşanın müsebbibi olarak görünmek rahatsız edici sayılmaktadır.
O halde Irak petrolleriyle ilgili olarak ne demeli? Irak’ın bilinen 1.5 milyon varil petrol rezervi var ve 220 ile 300 milyon dolayında da tahmini rezervi var. Bu oran dünyadaki tüm petrolün çeyreği anlamına gelmektedir. Başkan’ın bir önceki yardımcısı Dick Cheney’nin gelecekle ilgili enerji stratejileri geliştirmek için kurduğu ve Bush yönetiminin‘çok gizli’ olduğu nedeniyle bu konudaki tartışmaları sır gibi sakladıkları Energy Task Force oldukça şaşırtıcı gelebilir. Yine Irak, petrol üreten ülkeler içerisinde en az istismar edilen ülkedir de. Geçen ay London Review of Books’ta yazan Jim Holt Texas’taki 1 milyon ile karşılaştırıldığında Irak’ta sadece 2000 petrol kuyusu bulunduğunu yazdı. Bu rezervin bugünkü değeri yaklaşık olarak 30 trilyon dolar ve ABD’nin ülkeyi işgalinin de toplam olarak 1 trilyon dolar olduğunu göz önünde tutun.
ABD’nin elit kapitalistlerine gelince denklemin daha iyi olduğu anlaşılmaktadır, çünkü Amerika’da vergi ödeyenlerin ödediği vergi arttıkça bu kapitalistler daha da çok kazanmaktadırlar. İş sadece bununla kalmamakta, savaşın 1 trilyon dolarlık hacmi de egemen oldukları askeri endüstriye akmaktadır. Çoğu toplumun yoksul kesimlerinden gelen ve iktidardakilerle çok küçük bir bağlantıları olan Amerikan askerilerinin hayatına mal olmasını bir tarafa bıraktığınızda durumun kazan-kazan prensibiyle yürüdüğünü kolaylıkla fark edersiniz.
Bu gündemin başarısı iki etkene bağlıdır; 30 yıllığına yabancılara devredilen Irak’taki 80 petrol yatağından 63’ünün kontrolünün ve henüz keşfedilmemiş rezervlerinin yasalaştırılması ki bu da şu anki hükümetten daha güçlü ve halkın tutacağı bir hükümetle sağlanır, ikinci olarak ta gelecekte Iraklı bir Musaddık’ın ortaya çıkmasını engelleyecek olan daimi bir askeri varlığa sahip olunmasıdır. İkinci olarak dile getirdiğimiz amacı gerçekleştirmek için Amerika’nın en büyük direnişin sergilendiği kırsal kesimlerde Batı medyasının pek aldırmadığı beş adet ‘süper üs’ kurmakta olduğunu biliyoruz. Her bir üs 25-30.000 kişinin kalabileceği üsler olarak inşa edilmektedir. ABD’nin Irak’tan çekilmesi yönündeki bunca çağrıya rağmen Bush yönetimi yakın ilişkiler geliştireceği sürekli bir hükümetin varlığından ve önümüzdeki yıllarda verilecek kurbanların boşuna olmayacağı yönünde konuşmalar yapıyor.
Irak ve Irak petrolü üzerinde böylesi bir kontrol mekanizmasına sahip olmak ABD’yi OPEC’te baskın konuma getirecek, Suudi Arabistan’daki müttefikleriyle sorunları bağlamında baskı unsuru olacak ve onları da İran karşıtı kampanyada kendilerinin yanına çekme işlevi görecektir. Irak savaşı mı bir başarısızlık? Gerçekten mi?
İqbal Sıddıqi
Sümeyye Buğrahan tarafından bihangul.net için tercüme edilmiştir. Re-assessing the performance of the US in Iraq