Abdulbari Atvan
Amerika'nın Ortadoğu diplomasisinin girdiği çöküşün boyutunu öğrenmek istiyorsak, Başkan Donald Trump'ın çağrısı üzerine Ortadoğu'da güvenlik ve barış için Polonya'nın başkentinde düzenlenen Varşova zirvesine katılması gereken 60 ülkenin katılım seviyesinin ne kadar düştüğüne bakmalıyız. Dışişleri bakanları ya da onların temsilcilerinin toplantısına dönüşen bu zirve, Amerikalı organizatörlerin İran'a karşı siyasi, ekonomik ve askeri bir ittifak kurma projesinden, Ortadoğu'nun genel meselelerinin tartışıldığı bir toplantı haline geldi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun, bu kongreye katılmak için en hevesli lider olduğu kuşku götürmez. Çünkü önümüzdeki Nisan ayında gerçekleşecek parlamento seçimlerinde radikal sağcı partisinin şansını yükseltmek için, zirveye katılan bazı Arap dışişleri bakanları ile tokalaşmak istiyor. Bu zirvede, kameraların önünde tokalaşan, karşılıklı gülümseyerek poz veren, belki de sarılan birilerini görme ihtimalimiz oldukça yüksek görünüyor. Amerika Suriye, İran, Irak ve Afganistan'da yenilgiye uğradı, yüzyılın anlaşması ise bozuldu. Çünkü, tüm baskılara rağmen Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas dâhil olmak üzere, bu anlaşma hakkında görüşmek, müzakere etmek yâda imzalamak isteyen tek bir Filistinli lider bile çıkmadı. *** Başkan Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Paris'te düzenlenen İran karşıtı konferans sırasında bulunduğu vaatleri yerine getiremedi ve getiremeyecektir. Zira Bolton bu konuşmasında, 1979 yılında gerçekleşen Humeyni devriminin kırkıncı yıldönümü gelmeden önce, İran rejiminin çöküşü için düzenlenen kutlamalara katılacağını söylemişti. Gel gelelim ki İranlılar, İsrail işgal devletini aşan 1300 km'lik uzun menzilli balistik füzelerini tanıtarak devrimin kırkıncı yılını kutluyorlar. İsrail medyası Varşova Zirvesi arefesinde, yüzyılın anlaşmasına dair bazı detayları ortaya çıkardı. İsrail'in Mescid-i Aksa'yı kontrol altına alması maddesinin önde geldiği bu anlaşmada, Batı Şeria'daki yerleşim bloklarının birleştirilmesi ve Gazze Şeridi ile sınır komşusu Sina'daki bazı altyapı projelerinin finanse edilmesi gibi maddeler, ortaya koyulan detayların başında geliyor. Bu projelerin finanse edilmesi için gerekli fonun sağlanması hedefinin yanı sıra, geri dönüş hakkının iptali karşılığında Filistinli mültecilere tazminat ödenmesi için Jared Kushner'in bu ayın sonunda Körfez ve Arap ülkelerini ziyaret etmesi kararlaştırıldı. Körfez Araplarının, Filistin davasının tasfiyesi, Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesi, Batı Şeria'daki İsrail yerleşiminin meşrulaştırılması için fon sağlamaları ve 1948 yılından bu yana işgal edilmiş Filistin topraklarına göç eden Arap Yahudiler için yaklaşık 300 milyar dolar değerinde maddi tazminat ödemeleri isteniyor. ABD Başkanı Trump, altı trilyon dolar kaybettikleri Irak savaşı ve işgalinden 16 yıl sonra, ülkedeki Ayn el-Esed askeri üssünü ancak gizli bir şekilde ve sadece 3 saatliğine ziyaret edebiliyorken, İran'ı yenilgiye uğratarak işgal edebilir mi dersiniz? Gelecek aşamada bölgede barış, güvenlik ve istikrara Araplar değil, beş yıldır girdiği hiçbir savaşı kazanamayan işgalci İsrail devleti ihtiyaç duyacaktır. İsrail'in Gazze'de girdiği ve 48 saatten uzun süremeyen son savaş, Siyonistlerin en kısa savaşı olarak rekorlar kitabına girdi. Çünkü Tel Aviv, bu savaşı bir gün daha sürdürseydi, Filistinlilerin füzelerinin insafına sığınmak zorunda kalacaktı. Seyyid Hasan Nasrallah, üç hafta önce el-Meyadin televizyon kanalına verdiği son röportajında iki önemli meseleyi vurguladı. Bunlardan ilki, İslami Direniş'in işgal edilmiş Filistin topraklarının her karışına ulaşabilecek kapasiteye sahip hassas füzelere yeterli miktarda sahip olmasıdır. İkincisi ise, gelecek savaşta El-Celile'yi açma ve kurtarma planlarının hala ciddiyetini koruduğudur. İran Devrim Muhafızları'nın önde gelen liderlerinden General Yedullah Cavani, İran'ın başkenti Tahran'da Devrim kutlamaları için düzenlenen milyonluk gösteriler sırasında yaptığı konuşmada, Amerika'nın Tahran'a saldırması durumunda, Tel Aviv ile Hayfa'yı yok etme ve yeryüzünden silme sözü verdi. *** Ortadoğu'da barışı, güvenliği ve istikrarı koruyan ve bu topraklar üzerindeki tüm siyasi - askeri denklemleri değiştirebilecek en önemli konferans, Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin'in ev sahipliğinde Soçi'de düzenlenecek olan zirvedir. İdlib, Suriye'nin kuzeyi ve Fırat'ın doğusunun geleceğini görüşmek üzere Türk ve İranlı liderlerin katılacağı bu zirve, belki de Suriye ile Türkiye arasında bir yakınlaşma da başlatabilir. Amerika'nın İran ambargosu başarısız oldu. Çin'e karşı başlatılan ticari savaş da, hedefine ulaşamadı. Trump ise, bir başarı elde etme umuduyla, kendisine gülen ve nükleer silahlarından vazgeçmeyeceğini bildiği Kuzey Kore lideri ile görüşebilmek üzere Vietnam'a gitmeye hazırlanıyor. Tüm bunlardan daha da önemlisi, Trump'ın Venezuela'daki meşru rejime karşı darbesi, lideri Nikolas Maduro'nun etrafını çevreleyen ordu ile kafa kafaya çarpıştı. Ortadoğu, Amerika'nın yenilgiye uğradığı, müttefiki İsrail'in afalladığı ve Direniş Ekseni'nin siyasi ve askeri açıdan yıldızının parlamaya başladığı yeni bir dönüm noktası ile karşı karşıyadır. Filistin, Suriye, Irak, Lübnan, İran ve Yemen için olumlu ve onurlu sürprizler kaçınılmaz bir şekilde gelmektedir.
Kaynak: Ray el-Yevm Çeviri: Merve Soydaş intizar,web.tr