1991 yılından bu yana şiddet ve istikrarsızlığın merkezi olan Irak'tan 4 milyondan fazla kişinin yurtdışına göç ettiği ortaya çıktı. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), "Irak'tan Irağa: 2003 Sonrası Irak'tan Komşu Ülkelere ve Türkiye'ye Yönelik Göçler" isimli bir rapor yayımladı. Raporda, Irak'ta yaşanan göçler, 2003 öncesi, 2003-2006 arası ve 2007 sonrası olmak üzere 3 dönemde ele alındı. Raporda, Saddam Hüseyin yönetimindeki 2003 yılı öncesinde Irak'ta 1980 ve 1988 yılları arasında yaşanan İran-Irak Savaşı ile 1991 yılındaki Körfez Savaşı sonrasında bazen bireysel bazen de kitlesel göçlerin olduğu belirtiliyor. 2003 Amerikan işgaliyle kısa süre de olsa umutlanan Iraklıların, şiddet olaylarının eskisinden daha fazla tırmanmasıyla birlikte ülkeyi terk etmeye devam ettikleri ifade ediliyor. Raporda, 1991 yılından bu yana şiddet ve istikrarsızlığın merkezi olan Irak'tan 4 milyondan fazla kişinin yurtdışına göç ettiği ifade ediliyor.
İLTİCA, ÖZGÜRLÜKLE RAFA KALKTI
ABD'nin ülkede kısa süre içinde huzur ortamını sağlayacağı düşüncesinin etkisiyle iltica dosyalarını askıya alan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) de ülkeden ayrılarak kendine yeni bir yol çizmek isteyen Iraklıları zor durumda bıraktı. Ülkenin güney ve orta bölümünde hızla artan şiddet olayları, Aralık 2006'da BMMYK'ya Iraklıların uluslararası koruma ihtiyacı ile ilgili bir tavsiye kararı aldırdı. Kararda, bu bölgelerden göç eden Iraklıların ülkeler tarafından geri çevrilmemesinin altı çizildi.
İSTANBUL KABULDE ELEK GİBİ
Raporda İstanbul'a gitmek Şam ve Amman'a gitmekten daha pahalıyken, Iraklı göçmenlerin neden İstanbul'u tercih ettikleri de ele alınıyor. Bir BMMYK yetkilisinin, "İstanbul'a kadar ulaşabilen kişiler bir nevi doğal elemeyi geçmiş oluyor" sözlerine yer verilen raporda, Türkiye'nin tercih edilme nedenleri arasında 'iltica ve aile kabul oranlarının yüksek oluşu' gösteriliyor. Rapor aynı zamanda Irak'tan Türkiye'ye, özellikle İstanbul'a göç eden Iraklıların sosyo-ekonomik açıdan belli bir seviyenin üzerinde olduğunu belirtiliyor. Bu durum da Türkiye'den başka ülkelere mültecilik başvurusunda bulunan Iraklıların, Suriye ve Ürdün'den başvuranlara oranla daha kolay kabulünü sağlıyor. Raporda, "Batılı ülkelerce mülteci olmaya layık kişilerin seçilebilmesi için İstanbul 'elek' işlevi görüyor" deniliyor.
ÇIKIŞ HARÇLARI SONA ERSİN
Irak'ta kendileri için bir yaşam ortamının kalmadığına inanarak Türkiye'ye göç eden Iraklılar burada da çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. 2007 sonrası yapılan yeni düzenlemeyle yeni hayatlarını kurmaları adına mültecilere yönelik yönlendirmeler daha sistemli şekilde gerçekleşirken, ülkede kaldıkları süre boyunca ödemeleri gereken çıkış harcı uygulamasının devam etmesi mültecileri zor durumda bırakıyor. Şirket müdürlüğü yapan bir mülteci ile aynı çıkış harcı ücretini ödemek zorunda kalan mülteciler çaresizce uygulamanın kaldırılmasını bekliyor. Uzun süre Türkiye'de kalmak zorunda olan ve yasal olarak çalışma imkanları olmayan Iraklı sığınmacılar bakımından oldukça sıkıntı veren bu konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları çalışma yürütmüş; ancak bir sonuç alamamış.
Türkiye geçiş noktası
1951 yılında imzalanan Cenevre Sözleşmesi'nde yer alan "coğrafi sınırlama" maddesi nedeniyle Türk kökenli yabancılar haricinde diğer yabancıların vatandaşlık alması mümkün görünmüyordu. Türkiye'ye göç etmiş Iraklılar, komşu Arap ülkelerinden farklı olarak Türkiye'de belli bir süre kaldıktan sonra başka ülkelere göç ediyorlardı. Çünkü Türkiye'nin diğer Avrupa'dan gelemeyenler gibi Iraklılara da iltica sağlama yükümlülüğü bulunmuyordu.
Yeni Şafak