FADİME ÖZKAN'ın röportajı...
STAR
DTP’nin önerdiği özerklik talebini ilk kez kendisinin dile getirdiğini söyleyen Kürt aydını Tarık Ziya Ekinci PKK’nın bir sonuç olduğunu ancak bir an önce silah bırakması gerektiğini söylüyor. Ekinci ‘ABD verdiği sözleri tutarsa lojistik destek kesilir ve liderleri tasfiye olur, PKK biter’ diyor
1965’te TİP Diyarbakır milletvekili olarak Meclise giren, 1967’de yapılan ve Kürt etnik varlığının Cumhuriyet sonrasında ilk kez kitle gösterilerinde dillendirildiği ‘Doğu Mitingleri’ni örgütleyen Tarık Ziya Ekinci bir Kürt aydını, sosyalist.
1925 Lice doğumlu, dahiliye doktoru. 12 Mart ve 12 Eylül’de hapis yatan, avukat kardeşi Yusuf Ekinci’yi faili meçhucinayete kurban veren Ekinci’nin Doğu Dramı, Vatandaşlık Açısından Kürt Sorunu ve Bir Çözüm Önerisi dahiyayımlanmış on kitabı var. Şimdilerde hayatını yazıyor ve ‘Kalan zamanımı buna ayırdım’ diyor.
Türkiye’nin PKK’ya karşı sınır ötesi operasyona hazırlandığı şu günlerde PKK’yı, DTP’yi, olup bitenlerde İmralı etkisini ve bundan sonra neler olabileceğini konuşmak için, bölgeden çıkan ilk siyasi parti DEP’in kuruluşunda yer alan ve DTP’yi yakından takip eden Ekinci’nin kapısını çaldık. Sinirlerin gerildiği bir dönemde DTP’nin neden sertleştiğini, tabanının ‘gidin çözümü Ankara’da arayın’ demesine rağmen meclis dışından bir genebaşkan seçmesinin ve ‘bölgeseözerklik’ önermesinin partiyi marjinalleştirme ihtimalini sorduk.
Nurettin Demirtaş ile Emine Ayna’nın genebaşkan seçildiği DTP kongresi hakkında ne düşünüyorsunuz? Demokratik bir seçim mi bu, atama mı?
Her partinin kendine göre bir seçim stratejisi var. Bu da parti içi demokrasiyle ilgili bir sorun.
Fırat Anlı kongreye birkaç gün kala ortadan kayboldu ve sonrasında ‘Bu şartlarda bu görevi yerine getiremem’ dediği yansıdı medyaya. Seçilenler ise son anda belli oldu. Bu da DTP’nin baskı altında olduğu, adayların ‘irade’ tarafından belirlendiği algısını güçlendirdi?
Anlı’nın görevi neden reddettiğini, şartların ne olduğunu bilmiyoruz. Seçime itiraz vaki değil. Seçilenleri herkesin genebaşkan olarak benimsemesi gerekir.
ÖZERKLİĞİ BEN ÖNERMİŞTİM
DTP’nin kuruluşundan itibaren süregelen ve parçaların birleşmesiyle oluşan resme ne diyorsunuz peki: Parti Öcalan’ın emriyle kuruldu, DTP adını o verdi, politikasını ve vekiadaylarını o belirledi. Yani DTP’yi İmralı yönetiyor.
İhtimavermiyorum. Çünkü DEP’in kuruluşunda bulundum. Demokratların, aydınların, sendikaların katıldığı bir parti olmasını istiyorduk ama beklenen katılım olmadı. Sadece Kürtler ilgi gösterdi. Aydın Güven Gürkan da ‘Parti Kürtlerin kucağına doğdu’ diyerek hareketten ayrıldı. DEP’in kuruluşunun neresinde Öcalan’ın müdahalesi olduğunu bilemiyorum. Sonra kurulan HEP, DEHAP ve HADEP Anayasa Mahkemesince kapatıldı. DEHAP kapanmadan kurulan DTP’nin de Türkiye partisi olması arzu edilmişti.
DTP’liler hem ‘Türkiye partisiyiz’ diyor hem de bölge ve etnik grup partisi gibi davranıyor. ‘Bölgesel özerklik’ talep ediyor mesela. Çelişki değimi bu?
Onların böyle bir talepleri yok.
Olur mu? Diyarbakır toplantısında belirlenen ‘bölgeseözerklik’ talebi kongrede tüzüğe girdi. Bu DTP’nin ‘Türkiye partisiyiz’ söylemini kadükleştirmiyor mu?
Talep edilen Türkiye’de eyalet sistemine geçilmesidir. Adımı anmadılar ama sanırım benden esinlendiler. İlk kez 1995’te ben yazmıştım. DGM’de yargılandım, beraat ettim. Bir tahsildarın, odacının tayini bile Ankara’dan yapılıyor. Türkiye’nin yüzölçümü, nüfusu eyalet sistemini zorunlu kılıyor. Bu arkadaşlar da AB’nin önerdiği gibi özerk yerinden yönetim kavramının uyarlanmasını istiyorlar.
Zamanlaması ne kadar doğru peki? Türkiye’nin böyle yönetilemeyeceği bir süredir tartışılıyor zaten, 80 darbesi generali Kenan Evren bile önerdi bunu! PKK terörünün ve nefretinin, DTP-PKK bağlantısıyla ilgili kuşkuların arttığı bir dönemde DTP, ‘bölgeseözerklik’ talep ederek neden kuşkuları kanıya hatta hükme çeviriyor? Şahinlerin etkisi mi?
Seçimle bir kadro iş başına geldi. Nasıgeldiğinin önemi, güvercin-şahin ayrımının gereği yok. Mecliste olduğu ve hakkında dava açılmadığı sürece bu parti CHP, AKP, MHP kadar makbuldür.
YARGILAMAYA HAKKIMIZ YOK
Evet ama bu, partinin kapatılması için açılabilecek davaya malzeme sunmak, ateşe odun atmak, DTP’ye bağlanan umudu heba etmek değimidir?
DTP’nin izlediği politikayı dışarıdan tayin etmeye hakkımız yok. Spekülasyonlarla bir parti siyasi yaşamın dışına itilemez. Bunu ancak yargı yapar. Bunlar bir fırsatı heba ediyor dediğinizde de ‘kime karşı heba etti’ diye sorulur.
Ortamı sertleştirmek, Kürt sorununun çözüm umudunu heba değil midir?
Kürt sorunun çözümü için hiçbir adım atılmadı ki! DTP bir parti olarak ‘Önerilerimiz yapılırsa Kürt sorunu çözülür, silahlı mücadele durabilir’ diyor. Beğenmezseniz karşı görüş getirirsiniz ama önerilerini tartışmak zorundayız. Bir şahin grubun PKK’nın nam-ı hesabına bazı isteklerini devlete dayatmaya çalıştığını sanmam. Bu yaklaşımı da doğru bulmuyorum.
20 Ağustos 2007 günü Yeni Şafak’ta yayınlanan röportajınızda ‘PKK, DTP üzerinden elini çekmezse DTP biter’ diyor, PKK-DTP bağlantısı kuruyorsunuz. Şimdi ise bağlantı kurulamaz, diyorsunuz. Üç ayda ne değişti?
Böyle söylediğimi hatırlamıyorum. PKK-DTP arasında bağ olduğuna dair bilgim, öngörüm yok. Bildiğimi DTP söylüyor zaten. Diyor ki ‘PKK’nın tabanıyla benim tabanım bir. Ama biz legayoldan mücadele ediyoruz’. Söylenene itibar etmek lazımdır.
PKK İLE DTP TABANI AYNI
Burada mesele tabanda değiki tavanda. Gözler üzerlerindeyken kongrede İstiklaMarşı’nın okunmaması, genebaşkan yardımcısı Selma Irmak’ın ‘tek dil, tek vatan ve tek bayraktan vazgeçilmeli’ demesi kuşkuları artırıyor. DTP böyle bir zamanda bunu niye yapıyor?
Demek ki tabanıyla uyumlu bir politika geliştirip dile getiriyor.
DTP’nin kapatılmasını kim ister?
Onların bunu isteyeceğini sanmam.
DTP 22 Temmuz’da beklediği oyu alamadı, tabanını kaybediyor çünkü bölge halkı normalleşmek istiyor. Yereseçimler de yaklaşıyor ve partinin kapatılması bölgesebilincin yeniden oluşmasına katkı sağlayabilir!
Bence aksi olur. Parti kapatılsa yeniden kuracaksınız, yine oy kaybedersiniz. DTP’nin gerilemesinin nedeni oradaki sosyayapı. Parti bunu değerlendiremiyor.
PARTİYİ KİM YÖNETİYOR?
DTP kapatılırsa kimin işine yarar?
Kimsenin işine yaramaz çünkü ertesi gün yenisi kurulur. Ama kapatılırsa demokratikleşmenin aleyhine olur.
Öcalan’ın tutulduğu İmralı devletin kontrolünde. PKK’nın ve DTP’nin oradan yönetildiği varsayımı doğru ise DTP’nin sert politika izleyerek kapatılmasının sağlanacağı, böylece AB sürecinin sekteye uğramasının istendiği sonucuna varılabilir. PKK ve DTP’yi İmralı yönetiyorsa İmralı’yı kim yönetiyor?
(gülümsüyor) Sormakta haklısınız. Kürtler içinde PKK’ya hasım olanlar ısrarla Öcalan’ın MİT’le iş birliği yaptığını, her lafının MİT’in kontrolünde ya da direktifiyle söylendiğine ikna olmuş durumda. Doğru mu bilemem ama eğer öyleyse DTP’yi yöneten derin devlet oluyor.
Ahmet Türk partide denge gütmeye çalıştı, biraz da üzüldü sanırım. Kongrede ‘Bağışlayın başarısız oldum’ dedi. Başarısız bulan kimdi, o özür kime dilendi?
Öz eleştiri yapıyor. Bir iradenin ona böyle dediğini sanmam. Öyle olsaydı milletvekili yapmazlardı. Yeniden başkan olmasını isterdim. Parlamentoya da, partiye de yararlı olabilirdi ama başkalarını seçtiler. Bu genç adamı hiç tanımıyorum.
NEDENLER ORTADAN KALKMALI
PKK ne yapmak istiyor?
Önce Türkiye ne yapmak istiyor, diye sormak gerekir. PKK’nın ne yapmak istediği o zaman ortaya çıkar.
Peki: Türkiye ne yapmak istiyor?
Türkiye 83 yıboyunca Kürtlerin varlığını inkár etti. Var, diyenleri yakaladı, ‘ülkeyi bölüyorsun’ diye içeriye attı. Kürtlerden habersiz yetiştirilmiş kuşakların Kürt varlığını benimsemesini, kültürüne, diline saygı göstermesini bekleyemezsiniz. PKK bir sonuçtur. Nedenlerin kalkması, düzgün bir Kürt politikasının yaşama geçirilmesi gerekiyor. Yoksa sorun bitmez.
PKK AYRILMAK İSTEMİYOR
AB sürecinde kültürehaklar ve sivialan kısmen de olsa genişledi. Bu Kürt sorununa da normalleşme eğilimi olarak yansıdı. Bu süreçte PKK’nın terörü artırması, DTP’nin siyasi bir talepte bulunması sorunun çözümü için gerekli olan yumuşak havayı bozmadı mı?
Olumlu bir süreç yaşandığı kanısında değilim. Türkiye’de asker sivibürokrasisi, devlete ve rejime damgasını vurmuştur. ‘İradem dışında politika geliştiremezsin’ diyor. Şimdiye kadar yapılanlar da ortada olduğu için siyasi iktidarın adım atmasının mümkün olduğuna inanmıyorum. Kimsenin inandığını da sanmam.
Emekli generallerin ‘itiraflar’ı yeni bir açılımının işareti değimi?
Bunlar ufak tefek açıklamalar, küçük tavizlerdir. Önemsizdir. Yapılacak tek şey Türkiye’de anayasaolarak AB’nin ön gördüğü normda demokrasi kurulmasıdır. Yoksa AB yolunda mesafe alınamaz.
Şimdi: PKK ne yapmak istiyor?
Kürt sorununu uluslararası hale getirmek istiyor. Bu oldu da. Ama PKK’nın artık ayrılmak istemediği kesin. Bunun Türkiye’ye de, kendisine de, Kürtlere de yararı olmayacağını iyi biliyor.
DTP’nin başına Türk lider gelmeli
PKK terörünün arttığı dönemde neden sessiz kaldı DTP? Operasyon ve tezkere gündeme geldiğinde çıktı sesi.
DTP ‘PKK terörist örgüttür’ suçlamasında bulunsun diye ısrar ediliyor ama bu PKK tabanıyla bağlarını kopartması, yani DTP’nin fonksiyonunun bitmesi demektir. Bu DTP’yi ikileme itiyor. Tabanı temsiiçin mecliste olacak, konuşacak ki siz de sözünü tartışacaksınız.
Ne yapmalı DTP?
Karizmatik, politikada deneyimli bir Türk’ün liderliğinde Türkiye partisine dönüşmeli. Liderin Kürt olması şart değil. Türklerin ve Kürtlerin partisi olmalı, taahhütte bulunmalı.
Peki. PKK kendi içinde bölünecek mi? PKK’lıların Amerikan silahlarıyla birlikte PJAK’a katılmak için İran’a geçtiği bilgileri geliyor. ABD PKK’yı PJAK içinde İran’a karşı kullanmak istiyor, olabilir. Ama PKK’lıların tümü bunu istemeyip ‘Derdim Türkiye’yle’ diyebilir?
Bunun için varsayımların gerçekleşmesi lazım. ABD Türkiye’ye verdiği sözleri yaparsa PKK’yı gözden çıkartmış demektir. Bağlantısının olmadığı da ortaya çıkar. O zaman PKK büyük ölçüde biter. Hem lojistik destek kalmaz, hem lider kadrosu tasfiye edilir. Bakalım göreceğiz.
Kandil’e figüran olarak gittiler hata ettiler
PKK militanlarının PKK’nın bir kolu olan ve Amerika’nın İran’a karşı kullandığı iddia edilen PJAK’a kaydırıldığı söyleniyor. Amerika ile PKK arasında bir anlaşma olabilir mi?
PJAK’ın içinde PKK’lı olduğunu okuyoruz. PJAK İran’la savaşıyor ama aynı Amerika İran’la da görüşüyor. Öğrendik ki gizli anlaşmalar imzalanmış. Ortadoğu’nun karmaşık ortamında o kadar çok şey dönüyor ki günlük politikalar bile geçersiz hale gelebiliyor. Ben ABD’nin PKK’nın Türkiye sızmasını önleyecek önlemler alacağına, istihbarat aktaracağına, nokta operasyonlara göz yumacağına inanıyorum.
PKK-Amerika ilişkisine de inanıyor musunuz?
PKK ideolojik olarak antiemperyalist mücadele veren, Marksist çizgiden etkilenmiş bir siyasi hareket. Bunun odağında da Amerikan emperyalizmi var. PKK buna hálá bağlıysa ABD’ye karşı olması gerekir. Ama basındaki bilgiler farklı şeyler söylüyor.
PKK elindeki askerlerin bırakılmasında DTP’nin rolü ne oldu sizce?
Bu işe karışması akıllıca olmadı. Gitseler de gitmeseler de askerler bırakılacaktı. Güve Barzani ile görüşüp askerlerin bırakılmasını sağlayan kişi oradaki Amerikalı kumandandı.
DTP’liler niye gitti o zaman?
Figüran olarak gittiler, hata ettiler.
Birisi onlara ‘Gidin, bu hanenize artı olarak yazılır’ demiş ya da tam aksine ‘PKK bağlantısı kurulur ve partinin kapatılmasına deliteşkieder’ diye hesap etmiş olabilir mi?
Sanmam. Bence asker ailelerinin baskısıyla gidildi. Vaktiyle bunu yapanlar ceza almadğ, hatta lehlerine oldu. Bunlar da öyle bir havaya kapıldılar.
Kürt sorununu, bölgeyi ve siyasi hareketleri çok iyi biliyorsunuz. Cesursunuz da ama aşırı temkinli konuşuyorsunuz! Niye?
Nesnel olmak için. Elimdeki verilerle bundan öteye gidemiyorum. ‘PKK’nın fonksiyonu bitmiştir. Silah bırakmalı’ diyorum ama PKK bunu kabuetmiyor.
ErtuğruÖzkök’ün yazılarında savaş kışkırtıcılığı yaptığı için kınanması isteğiyle Basın Konseyine başvuran Ekinci, cevabın ne olacağını çok merak ediyor.
Star Gazetesi