Abdurrahman Dilipak: Amerikan Yüzyılının Sonu.../Habervakti.com
Ve Amerikan YY’nın sonu.
Yakında bu gidişle AB’de dağılabilir; Rusya, Çin, Hindistan’da. Ve tabi İngiltere de.
Ama şimdi herkesin çok dikkatli olması gerekir. Bu devletlerin daha da büyümesi de sorun, dağılması da. Hele kontrolden çıkan bir iç savaş insani açıdan bir trajediye dönüşebilir.
Aslında Globalistler, ABD’yi de istemiyor. BMGK’nin 5 üyesi yeni dünya düzeninde ABD, AB, İngiltere ibaret bir “Şeytan üçgeni” içinde tutmak istiyorlardı ama Yapay zekanın yöneteceği bir düzende devletlere yer yoktu.
ABD, Çin ve Rusya’yı bölmek istiyordu ama onu da başaramadı. Gazze direnişi, bu anlamda sadece İsrail’i değil, tüm batıyı ve yeni dünya düzeni savaşçılarını da yenilgiye uğrattı. Henüz savaş bitmiş değil. ABD’nin şahinleri, “benden sonrası tufan” anlayışı ile “Tanrıyı kıyamete zorlamak” için “tarihin sonu”nu getirecek bir. “Medeniyetlerarası savaş”ın tetiğini çekebilir.
Bir süredir kendi aramızda konuşup duruyorduk, ABD 5’e bölünecek diye. Maviler, Kırmızılar, Yeşiller, Siyahlar ve Griler. Mavi Demokratları ve Kırmızı Cumhuriyetçileri ifade ediyor. Yeşiller, İnsan hakları savunucuları, liberal, çevrecileri ifade ediyor. Siyahlar, “New African Republic” yanlıları ifade ediyor. Sarımsı kirli gri ise, tutunamayanlar, Soylu beyazlar(!?)ın gözünde her milletten tutunamayan, çöp insanlar, potansiyel riskl grubu, işsiz göçmenler, uyuşturucu kullananlar filan. Ve bu kesimin nüfusu hızla büyüyor.
1700’lere gelirken Ulus devletler, Kutsal Roma ile derebeyler arasında sömürü mirasının paylaşılması, vergi toplama, askere alma gibi bir takım işlerle ilgili idi. Fransız devrimden sonra bu temel yapı üzerinde bu kez Uluslararası ilişkiler düzeni modellendi. Onunda ardından 1. Ve 2. Dünya savaşı sonrası Ulusal ve Uluslararası düzen yeniden tanımlandı. BM, NATO, AB, Uluslararası anlaşmalar, Uluslararası örgütler, Ekonomi, Siyaset, Toplum hayatı, Eğitim, STKlar, kavram ve kurumları ile yeniden tanımlandı. Soğuk savaşa gelirken, Kapitalizm, Komunizm ve Faşizmin gölgesinde şekillenen bir düzen vardı, o da soğuk savaşla birlikte sona erdi. En son hayatta kalan Kapitalizm Globalizm’e evrilirken o da öyle anlaşılıyor ki, ABD’nin şahsında gelinen noktada hayata veda ediyor.
ABD esasen Bretton Woodsla ABD oldu. Bu gasp düzeni ile bir şekilde bugüne kadar ayakta kaldı. 2. Dünya savaşı sonrası bir çok savaş, terör, darbe, iç isyan, toplumsal karışıkların arkasında hep ABD ve İngiltere, onların himayesindeki gayrimeşru şekilde himayelerine aldıkları Siyonistler vardı.
Şimdi ABD dağılmanın eşiğinde. ABD’ye sırtını dayayarak ayakta duran ülkeler için bu bir felakete dönüşebilir. ABD’nin her anlamda boşluğu kolay kolay doldurulamaz.
Bugün gelinen noktada bile ABD dolarındaki kayıplar, bütün ülkeleri, iş adamları, bankacılık sistemini tepetakla edebilir. Merkez bankalarının döviz rezervlerindeki değer kaybı ülkelerin ekonomik dengelerinin altüst olmasına sebeb olabilir.
Aslında bu sonucu Harry Turtledove fantastik bir roman olarak 5 Eylül 2006’da “ABD’nin sonu”nu ön görmüş ve alternatif bir tarih romanı olarak yazmıştı. Fukuyama ise zaten “Tarihin sonu ve son insan” kitabını 1992’de yazmıştı. Tarihin sonundan önce öyle anlaşılıyor ki, ABD, İsrail ve AB’nin sonu geliyor ve bu gidişle bir AB üyesi olamadan AB tarih olacak. Zaten zulm ile abad olunamazdı. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinde yükselen bir devletin, uzun bir süre payidar olması beklenemezdi.
Umarım bu son bizimkilerin aklını başına getirir. HABAT ve AGARTHA’cılarla yollarını ayırırlar.
UCM’nin İsrail ile ilgili son kararı Netenyahu ve Siyonistler için kışkırıcı bir karar oalbilir. Netenyahu çılgınca işler yaparak bölgeyi cehenneme çevirecek bir emrivaki ile, elindeki füzeleri ateşlemeden önce elindeki dosya ve kasetleri servis edebilir. Aslında MOSSAD’ın gizli bir toplantıda yaptığı konuşmasından sızdırılan, Netenyahu’ın, ABD, Katar ve bazı ülkelerin yöneticilerine yönelik tehdit ve şantajlar yeni bir krize sebep oldu. Bu olayı sızdıranlar, İsrail'in ABD’de ve Kanada hükümet çevrelerine adeta ültimatom anlamına gelen tehditte bulundukları ileri sürülürken ABD’de bu olaylar yaşandı. Bu durum Netenyahu'nun elindeki Epstein kasetleri ile bazı ülkelere şantaj yapabileceği yorumlarına sebeb oldu. Tabi bu kasetlerde hangi İslam ülkeleri yöneticilerinin kayıtları olduğu da ayrı bir merak konusu.
Putin’in “cep telefonu değil, silah alın” uyarısını da bu vesile ile tekrar hatırlatmak isterim. Şimdi Ukrayna, Kıbrıs, Çin Denizi'ne bir bakmak gerek ve tabi Türkiye’de ne olup biteceğine ve Türkiye'ye yönelik uluslararası sistemin tavrına da bakmak gerek.
Bu durumda, ABD bölünebilir. O zaman seçimler tehlikeye girer. 25 eyaletin Teksas’ın yanında yer alması bundan sonrası için bir Milad özelliği taşıyor. Bu dikenli teller, ABD’nin güney sınırından akın akın gelen mültecileri durdurmak için kurulmuştu.
Teksas valisi Greg Abbott Çarşamba günü, federal sınır görevlileri kaldırsa bile bu telleri yerine koymaya devam edeceklerini söylemişti. Abbott’un bu tavrı “Anayasa Mahkemesi” kararına karşı bir meydan okuma olarak görülmüştü. 10 Eyaletten gönderilen Ulusal Muhafızlar’ın ne yapacaklarını göreceğiz. Şimdilik Biden geri adım atmış gözüküyor ama bu sorunun çözülmesi için yeterli değil. Bir eyalet Trump’un aday olamayacağını söylüyordu, bundan sonra konu seçim meydanlarında sert tartışmalara dönüşebilir. Bu da hem siyasi açıdan hem Gazze hem Epstein skandalı üzerinden ciddi gerilimlere yol açabilir.
Asıl sorun ABD halkı derin bir boşluğa düştü. Uyuşturucu, fuhuş, kriminal olaylardaki artış, dağılan aileler, işsizlik, ekonomideki durgunluk, pahalılık büyük bir sorun. Ve bu durum aslında sadece ABD’nin sorunu değil, tüm dünyada GlobalReset sonrası benzer sorunlar yaşanıyor.
Bu konu aslında bugünkü Türkiye’deki soruna çok benziyor. Temel sorun çok başlıklı bir konu olsa da fiili durumun başlangıç noktası göçmen sorunu. ABD Anayasa Mahkemesi’nin Pazartesi günkü aldığı bir kararla, federal hükümetin sınır muhafaza güçlerinin Meksika sınırına Cumhuriyetçi Teksas Valisi Gregg Abbott tarafından kurdurulan dikenli ve jiletli telleri kesmesine veya taşımasına izin vermesi ile. Trump yanlıları Anayasa Mahkemesi kararına uymama konusunda direniyorlar. Merkezi hükümet, buna karşı 10 Eyaletteki “Ulusal Muhafızlar’dan oluşan bir gücü Teksas’a gönderdi. Eğer federal güçlerle eyalet güçleri karşı karşıya getirilirse bu bir iç savaş anlamına gelecektir.
Şimdi dolar çökerse bunun kişi, şirket, örgüt ve ülkelere, finans sistemine maliyeti ne olacak. Bilişim sistemi, savuna sanayi, patent ve ihraç ürünleri açısından bu boşluk nasıl doldurulacak. Çin Tayvan’ı işgal ederse, Rusya Ukrayna’ya girerse ne olacak? İsraili kim koruyacak. Batı can derdine düşerse, İsrail yalnız kalınca durum ne olacak?
Cevabını arayan o kadar çok soru var ki! ABD dağılınca dünya bir dolar krizi yaşayacak da, ABD aynı şekilde ve aynı zamanda trilyonca dolar borç yükünden kurtulacak. Onun için bu bölünme, parçalanma, dağılma aslında ABD için bu yükten kurtulmanın bir yolu olabilir. Zaten Çin'e vururken Çin’deki dolar stoğundan kurtulmak istiyordu. OfShore’lerdekini kayıt dışı diye, bir takım paraları, uyuşturucu, terörle ilişkilendirip, bir şekilde ödemeyecekti. Bu panik, tüm dünyada Dolardan kaçışı hızlandırabilir.
Evet, Teksas’ın yine ABD’den ayrılmayı düşünmesi yeni değil. Görünen sebep federal yetkililerin "bölgeyi göçmen istilasından koruyamaması veya korumak istememesi" ama bir çok sebep var. Kimi Meksikalılardan kurtulmak istiyor, kimi Siyah derililerden, kimi zenginler, yoksulları taşımak istemiyor. Kimi ABD’nin dış borcundan kurtulmak istiyor. Amerikan rüyası Kabusa dönüştü.
Bir yandan bunlar olurken ABD İngiltere’ye nükleer silahlar konuşlandırma kararı aldı. Birileri Rusya ile bir savaştan söz ediyor. Çinle savaş zaten uzun süredir gündemdeydi. Rusya’yla büyük bir savaşa hazır olun çağrısı. İngiltere ve AB savaşa hazırlık kapasitelerini artırmayı tartışıyor.
Alman Der Spiegel “Diktatör Trump” diye kapak yapmış. Batı dünyaya yeni bir çözüm sunmaktan söz ederken kendi sorununu bile çözemiyor bugün. Ukrayna’yı yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Filistin’de de öyle. Batının sömürge mirasi, ABD’nin vurgun ve yağması ile ayakta duran bir saltanat yıkılırken, İsraili de peşlerinden sürüklüyorlar.
Biden geri adım atmış, Meksika sınırındaki tellerin kesilmesi emrini geri çekmiş.
Ama Cin bir kere şişeden çıktı. Seçime kadar bu sular durulmayacak.
Kim kazanırsa kazansın, kriz daha da yayılacak ve derinleşecek gibi gözüküyor. Görelim Mevlam neyler. Dünyayı kurtarmaya giderken kendi evleri başlarına çöktü. Uzayı fethe çıkarken, kendi köylerinde kendi evlerinin yolunu şaşırdılar.
Herşeyin bir sonu vardır. Sonsuz olan, ezeli ve ebedi olan, zaman ve mekandan münezzeh olan yalnız Allah’tır.
Bu emel peşinde koşanların sonu böyledir.
Selam ve dua ile.