Abdurrahman Dilipak: Biden Yolcu mu? /Habervakti.com
“Abbas yolcu!” The Economist soruyor: 42 model bir araba ile, 2024 de Trafiğe çıkılır mı?
Öte yandan “Şaşkın ördek” Biden Trump’u Demokrasi için tehdit olarak görüyor. Biden’e göre Tr8ump “Nazi Almanya’sı ile aynı dili kullanıyor.” Ve Trump’dan Biden’e: Acınası felaket tellalı. Ve Biden Trump’u hedef alarak cevap veriyor: Kendisini iktidara taşımak için demokrasiyi feda etmeye hazır bir tehdit!
ABD'de başkanlık seçimleri 5 Kasım 2024'te yapılacak. Daha 10 ay var seçime ve bugünde restleşme başladı. İngiltere merkezli The Economist, Biden'ın şansının "pek iyi görünmediğini" ve Demokratların "B planının olmadığını" yazarken gözlemciler, Demokratlar arasında Biden konusunda endişe hakim.
Biden, "Trump, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyaletlerde bile davaları kaybetti. ABD Yüksek Mahkemesi nezdinde de kaybetti. Hukuki olarak durum şu ki ben seçimleri kazandım, o kaybetti" diyor. Biden’e göre Trump’ın “Amerikan demokrasisine yönelik varoluşsal bir tehdit”! Bu düşüncesini 6 Ocak Kongre saldırısının yıldönümünde yaptığı konuşmada ifade etti. Biden 2024 başkanlık seçimlerinin “Amerikan demokrasisi için bir mücadele” olacağı görüşünde.
Joe Biden için Demokrasi “kutsal dava” olacakmış. Globalizmden söz etmemesi de ilginç. Oysa GlobalReset’in TransHuman projesinde biyolojik insan yok ki, Halk olsun. Bu düzende “kutsal” yok ki, kutsal bir davadan söz edilsin. Dijitalizm bir siber diktatörlük rejimi.
Trump: “Tekrar başkan seçilirsem sadece görevin ilk gününde diktatör olacağım” diyor. İlk gün ne yapacaksa onu yapacak. 2024'te Beyaz Saray'a dönmesi durumunda İLK GÜN için “gücünü kötüye kullanmayacağının sözünü vermiyor”. Sonra Rutine dönecek. Fox News yayınında aynı konu soruldu Trump'a ikinci kez başkan olması durumunda siyasi rakiplerinden intikam alıp almayacağını sordu, “sadece ilk gün bazı kararları alırken sınırları zorlamaktan” söz etti. Yani, bir “Devri Sabık” söz konusu ama, uzun sormayacak. O zaman da bu günden birileri Trump’u sandalyeye oturtmak için her yolu deneyecektir. Ama Demokratlar da temiz değil. “Tencere dibin kara, seninki benden kara”. Bunun anlamı ABD’de kirli çamaşırlar ortaya dökülecek demektir. Skandallara hazırlıklı olmak gerekir de, bunların kirli çamaşırların ortaya dökülürse, İngiliz’i, Arap’ı, Rus’u, Hindlisi, Çinlisi, Türkü de, Latin Amerikalısı da, Afrikalısı da payına düşeni alır. Trump zaten tekin bir adam değil. Damat Kushner yeniden göreve gelecek, Dahlan senaryosu kalcdığı yerden devam edecek. Bakın bu adam Evengelik Hristiyan Siyonist bir adam. Bu adam “Tanrıyı kıyamete zorlayanlardan. Ötekilere devlet yok diyor, bu devletler olacak ama ABD’nin kontrolünde olacak her şey. Bunu kabul etmeyenler ya yalnızlığa terkedilecek ya da itaat etmeye zorlanacak.
Önemli: ABD - Rusya arasındaki savaş sona erecek. Çin’le de tabi. GlobalReset projesi revize edilecek. Karbon ayak izi, Fosil yakıtların yasaklanması bitecek, ABD’nin “Liderliği”nde 5’li çete ile yola devam. Yani yine Demokrasicilik oynayacaklar. Yine Cumhuriyetler, ulus devletler olacak. Ama ABD’nin kontrolünde yeni dolarla yola devam edilecek.
Bakın Epstein davasında Biden de var Trump’ta. Bil Gates de var Prens Andrew’de. Yani bu işin Demokratı, Cumhuriyetçisi yok. Bu işin ABD’lisi, İngiliz’i yok. Sadece liderlik, yöntem ve nihai hedef konusunda anlaşamıyorlar, hepsi o kadar. Yoksa hepsi aynı pislik.. Demokrasi, İnsan Hakları, Hukuk devlet, çevrecilikleri hepsi yalan, hepsi aldatmaca. Dostlukları ya da düşmanlıkları da öyle. Ve herkesi kendi çıkarları uğruna kullanabiliyorlar.
Bunların kadrolarında Şeyh de var, Fahişe de. İstanbul sözleşmesini AK Parti - CHP, MHP-HDP birlikte geçirme.. Anlayacağınız “Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam olmuş” ama anlayan yok. Anlamadığımız, anlamak istemediğimiz FETÖ ile BÇG arasında fark yok. “Laik Cumhuriyet” mitinglerini yapanla, kalkancı tarikatını örgütleyenler aynı kişilerdi. Siyonist Habatçılarla birlik olup, Siyonizm’e hizmet eden Adnaniler gibi. Hem Mehdiyet, Mes,ih,iyet, hem Yahudi-Mason karşıtlığı yapıp, aynı zamanda Atatürkçülük yapanlar da bunlar değil mi idi. Hep söylemedik mi, sağ-sol, alevi-sünni, İslamcı-Laik, Türk-Kürt diye aynı ülkenin çocuklarının kanları üzerinde kendilerine iktidar ve servet üretenler bunlar değil mi idi!
Ne zaman akıllanacağız. Ne zaman, ABD’nin Epstein’lerine bakıp, kendi içimizdeki Epstein’lerin yakasına yapışacağız. Bir çok parti, STK, Üniversitede, Sermaye grubu, Cemaat içinde bunlardan birileri var. Neden kimse kendi içindekileri araştırıp, onlara karşı sesini yükseltmez. Herkes kendi Şeytanı ile kol kola girip, ötekilerin Şeytanlarını taşlayarak şecaat arzederler. MOSSAD’a operasyon düzenleyenler, neden Masonik örgütlerin kapısını çalmazlar, AGATHA’cilerin, ya da HABATçıların yakasına yapışmazlar.
Biz bu akılla gidersek, BİDEN gider TRUMP gelir, TRUMP gider KAMALA gelir, ama sonuçta değişen bir şey olmaz. Bizde de biri gelir öteki gider, sonunda TELLAK değişse de aynı hamam, aynı tas.
Asıl sorun ya da çözüm birinin gitmesi ya da gelmesine bağlı değil, bizim değişmemiz, aklımızı başımıza toplamamız gerek. Bu cahillik, bu ahlaksızlık, bu korkaklıkla kim gelirse gelsin ya da kim giderse gitsin sonuç değişmeyecek. Celladınızın, ya da soyguncunun, işkencecinin değişmesi, sizin akıbetinizi değiştirmez.
Biz kendimizi değiştirmeden Allah (cc) bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Babanız haşa peygamber olsa gelse (ki, bundan sonra başka bir peygamber gelmeyecek) sonuç değişmeyecek. Değişmesi gereken biziz biz.
Biz bir seçime gidiyoruz. Seçtikleriniz eğer, bunların peşinden gideceklerse, onlar sizi onların gidecekleri yere götürürler. İstanbul sözleşmesini hatırlayın. AK Parti-CHP, HHP-HDP birlikte hareket ettiler. Daha dün Gazze olayı öncesi İsrail Cumhurbaşkanı niye gelmişti, Netenyahu niçin gelecekti, bizimkiler niçin gidecekti onlara. HABAT’ı, Epstein’in zihniyet ikizi AGARTASı ile kimler ne iş tutuyorlardı bu memlekette. Neden hala iktidarının-muhalefetinin sesi çıkmaz bu konuda. Çünkü dışarıda birbiri ile mücadele eder gibi gözüken Trump ya da Biden, İngiliz veliaht prensi ya da Obama aynı fuhuş çetesinin üyesidirler. İns’in Şeytanlarıdırlar. Bu GlobalReset, TransHumanizm, CoVID yalanını bahane edip mRNA’yı başımıza saran yerli-yabancı işbirlikçiler, 5-6G’ciler, Dijitalin Faşistler, İklimciler, Sıfır Atık maskeli, Karbon ayak izi, Performans Pass. Tek paracılar, tek devletçiler, tek ulus, tek aileciler çetesine mensup Şeyhi Şeytan olanlar eğer tevbe edip dönmeyeceklerse hepsinin canı cehenneme.
Bakın, bu Epstein işi 2024’deki bütün ülkelerde tüm seçimleri etkileyecek bir hadise. Dosyada Türkiye’nin de adı var. Artık dosya sadece İsrail’de yok, MOSSAD’ın elinde değil. ABD’de var. Balkanlar, Kafkaslar, Afrika ve göç bölgesi Mezopotamya’da da bu işler oldu, oluyor. AGARTHA toplantısı boşuna burada olmuyor. Fuhuş, Kumar, Uyuşturucu, Alkol, Eğlence, Turizm bu işte içiçe. LGBT’nin böyle hoyratça desteklenmesi boşuna değil. O holdinglere, o konuya çalışan akademisyenlere , STK’lara, bunlara destek veren siyasilere, bürokratlara bakın. Hepsi bu derin yapının ajanı, tetikçisi ya da müşterisi. Bu işin bundan sonraki seçimlerde etkisini yakında görürüz.
Biz hepimiz yolcuyuz da, bu yolculuk nereye? Gideceği yeri bilmeyen bir kaptana da, yolcuya da hiçbir rüzgar fayda sağlamaz. O zaman sormak gerek: Fe eyne tezhebun!. Bu gidiş nereye? “Yol odur ki, Hakka vara”, değilse, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Şeytan sizi Allah’la da aldatabilir. Ve son pişmanlık fayda sağlamaz. Siyaset çoğu zaman insanlar için Şeytani bir savruluş vesilesidir. Terör, darbeler, savaşlar bu savruluşun faturası olarak halklar ve ülkelerin önüne konmaktadır. Birileri bu şekilde, sağ-sol, alevi-sünni, Türk-Kürt diye aynı ülkenin çocuklarının ve kan ve gözyaşları üzerinden servet ve iktidar devşirmektedir. Partiler de genel olarak bunların “Mahşer”e doğru koşan “Truva atlarıdır.
Bugünlük de bu kadar.
Selam ve dua ile.