Vakti yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında dünyada hızla yayılan ve büyük sağlık sorunlarına yol açan şeker hastalığına dikkat çekti. "Trafik terörü gibi bir de şeker terörü var. Tuzumuzu soframızdan toplatan akıl, şekere göz yumuyor." diyerek iktidarın şeker terörüne sessiz kaldığını yazan Dilipak, "Bakın Rafine tuz da, şeker de, zeytinyağı da zararlı. Fıtratı bozulan her şey zararlı, iki hayvansal gıdayı aynı öğünde yemek de doğru değil mesela." ifadelerini kulandı.
"BİYOTİKLER HAYATI ZEHİR EDİYOR"
Öte yandan yazısında tüketim alışkanlıklarının yanlışlığına dikkat çeken Abdurrahman Dilipak, "Esasen paketlenmiş endüstriyel gıdalardan uzak durun hatta o filtrelenmiş sular,zararlılar yanında faydalı şeyleri de filtreliyor. O mini su paketlerinin kapaklarında da alüminyum var. O alüminyum kutular, plastik şişeler, o çikolataların parlak ambalajları, o tad, renk, koku, kıvam sağlayan kimyasallar ve raf ömrünü uzatan koruyucu maddelerin hepsi zararlı. Bir de o zirai zehirler, ilaçlar, geni ile oynanmış, hormonlu gıdalar, anti, biyotikler hayatı zehir ediyor." yazdı.
İşte, Haber Vakti yazarı Abdurrahman Dilipak'ın o sözleri:
Şeker terörü
Derin Gerçekler
14 Kasım Dünya Diyabet Günü idi. Şeker terörü, İstiklal Caddesin'deki terörün gölgesinde kayboldu gitti.
Bakın “Dünyada her 8 sekiz saniyede bir kişi diyabete bağlı hayatını kaybediyor.” Bir günde 86.400 saniye olduğuna göre her gün 10.800 kişiyi toprağa gömüyoruz. Bu da yılda 4 milyon kişi demek.
1. Dünya Savaşı 4 yıl sürdü, 23 milyon kişi öldü. 2. Dünya Savaşı 6 yıl sürdü, 55 milyon kişi öldü. Şeker cephesinde bir yılda 4 milyon kişi. Plandemi cephesinde 3 yılda insanlık 25 milyona yakın kayıp verdi ve vermeye devam ediyor. Ve işin ilginç yani kimse bu örtülü savaşın farkında değil. Terör ve darbeler yoluyla gerçekleştiren “soğuk savaş”ın çok geç farkına vardığımız gibi. Soğuk savaşta da 40 yılda takriben 12 milyon insan öldü.
Trafik terörü gibi bir de şeker terörü var. Tuzumuzu soframızdan toplatan akıl, şekere göz yumuyor.
Bakın Rafine tuz da, şeker de, zeytinyağı da zararlı. Fıtratı bozulan her şey zararlı, iki hayvansal gıdayı aynı öğünde yemek de doğru değil mesela.
En “tatlı terör” “Şeker terörü” olsa gerek. İçinde rafine şeker olan yiyecek ve içeceklerden uzak durun. Bunların başında kolalar, gazoz, gazlı içecekler ve enerji içecekleri geliyor.
Esasen paketlenmiş endüstriyel gıdalardan uzak durun hatta o filtrelenmiş sular,zararlılar yanında faydalı şeyleri de filtreliyor. O mini su paketlerinin kapaklarında da alüminyum var. O alüminyum kutular, plastik şişeler, o çikolataların parlak ambalajları, o tad, renk, koku, kıvam sağlayan kimyasallar ve raf ömrünü uzatan koruyucu maddelerin hepsi zararlı. Bir de o zirai zehirler, ilaçlar, geni ile oynanmış, hormonlu gıdalar, anti, biyotikler hayatı zehir ediyor.
Bakın sadece şeker patlamadı. Kanser, kalp, alzheimer , alerji, psikolojik sorunlar çığ gibi üstümüze üstümüze geliyor. Kapalı spor salonlarını da hastane yapsanız bu tsunamiye dayanamazsınız.
Yeni araştırmaya göre dünyada tip 1 diyabet vakaları 2040'a kadar ikiye katlanabilirmiş.
Türkiye'de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası varmış. Bu da yetişkin nüfusun yaklaşık %15'ine denk geliyormuş. Genel şeker hastası sayısının 13 Milyon olduğu düşünülüyor. Bu da yaklaşık her 3 kişiden birinin şeker hastası olduğu anlamına gelecek. Bu durumdan 18 yıl sonra ülke nüfusunun yarısı şeker hastası olacak! Bir de gizli şeker hastası olanlar var ki, hastaların yarısı şeker hastası olduğunu bilmiyor?
Hadi kola içmeye devam, kaymaklı ekmek kadayıfı yemeye devam, künefe yemeye devam, çaya şeker katmaya devam!.. Meşrubatlar, kola, şekerli limonata, meyveli şerbetler, sıcak çikolata, salep, boza, hazır meyve suları, meyve aromalı içecek tozları Yağ ve şeker içeriği yüksek olan besinler; pasta, kek, kurabiye, höşmerim, bisküvi, çörek, helva ve diğer şekerli tatlılar. Şeker ve nişastalı yiyecekler sonunda aynı kapıya çıkıyor, alkollü içecekler bu felaketi daha da artırıyor.
Şarm el Şeyh’te tamamlandı, Boston konferansı da, Amerikan seçim sonuçları da belli oldu, G20’de tamamlandı. Şimdi bundan sonra atılacak adımları görmemiz gerekiyor, bakalım İns’in Şeytanları 2023 e girerken nasıl bir Şeytani planla gelecekler üstümüze!
Şeker konusuna kaldığımız yerden devam edecek olursak, Şekere yakalandınız mı, arkası geliyor, ayak parmak yaraları, damar tıkanıklığı, şeker hastalarında inme 5 kat, koroner damar hastalığı 2-4 kat ve bacak damar hastalığı ise 5 kat daha fazla görülmektedir. Bacak gitti mi, 5 yıla kadar bu bacağı kesilen hastaların çoğu hayata veda ediyor. Ölmeseler bile hayat kalitesi düşüyor, hem kendisi hem de ailesi için zor ve acılı bir süreç başlıyor. Diyabeti olup ta ölen hastaların yarısı 60 yaşın altındadır. Şeker kalbi de vurur, gözü de vurur, damarı da, böbreği de. Beş hastadan birinde yara oluşuyor. yara ve enfeksiyon oluştuğunda hastaların yaklaşık 5’de birinde ilk teşhisle birlikte bacağın kesilmesi gerekmektedir. Yani farkına vardığınızda iş işten geçmiş olmaktadır. Artık siz bir engellisiniz demektir bu. %85inde ayakta yara oluşmaktadır. Dünyada bacak kesilmesi ile sonuçlanan cerrahi müdahalelerin %75 i şeker hastalarında yapılmaktadır. Ve bu risk katsayısı Şeker hastalarında diğer hastalara göre 15 kat daha fazladır. Bir kez bacağınızı kaybedince sorun bitmiyor, bacağınız kesildikten sonra diğer bacakta yara oluşup, onun da kesilme ihtimali %50 civarındadır.. Dahası bacağı kesilen şeker hastalarının ömrü kısalmaktadır. Bu hastaların 5 yıl yaşama ihtimali ortalama %40’dır.
Bugüne kadar Hiçbir savaş ve terör eyleminde tek olayda ya da yıllık bazda, sivillere yönelik bu kadar büyük kayıp ve yaralanma, sakat kalma olmamıştır. 1945'in sonuna kadar Hiroşima'da atom bombası saldırısından dolayı yaklaşık 140.000, Nagasaki'de ise 80.000 kişi öldü. Bugün ülkemizde 13 milyon şeker hastasından söz ediyoruz. Varın gerisini siz hesap edin. Tedavi, ilaç, cenaze giderleri hepsi ayrı bir sorun. Daha Kanser ve kalbi hesaba katmadık.
Modern savaşlarda, en azından Modern ulus devletlerin doğduğu 1700‘lerden bu yana, CoVİD bahanesi ile gerçekleştirilen Aşı kampanyası ve öncesi ve sonrası biyolojik savaştaki kadar insan öldürülmedi. Bu Şeker, kanser, kalp ve psikolojik hastalıklar bu anlamda savaşlardan daha büyük bir tahribata sebep olmaktadır.
DW’ye göre 11.03.2022 Araştırma: Korona’dan 18 milyon kişi öldü. Ve ölmeye devam ediyorlar. Bugün bu sayının 24 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Ve tabi aşının yan etkisi ile ölenler hakkında bir istatistik yok! BBC’nin 5.5.2022 tarihli haberine göre plandemi’de Türkiye'de açıklananın 2,7 katı kişi hayatını kaybetti. DSÖ (WHO) plandemi boyunca Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenler ilgili yayınladığı rapora göre Türkiye'de Covid-19'dan ölenlerin sayısı 264 bin oldu.
Türkiye'de her gün yaklaşık 163 kişinin ölümüne yol açtığı, yıl içindeki hayatını kaybeden yaklaşık 60 bininin de diyabete bağlı nedenlerden kaynaklandığı belirtildi. Bu bir terör değil mi? İster gıda terörü deyin, ister sağlık terörü deyin, ister BioHacker’ların işi deyin, İlaç fabrikalarını FDA’yı DSÖ’yü suçlayın, kimi suçlarsanız suçlayın, ama bu gerçeği görün. Bu gerçeği görmek istemeseniz de sizin çocuklarınız bu gerçeği yaşayacaklar. Siz de: Dünyada diyabet hastası sayısı 2045'te 629 milyona ulaşacak. Ülkemizde her 7 kişiden birinde diyabet, her 3 kişiden birinde ise halk arasında ‘gizli şeker’ olarak bilinen prediyabet var. Diyabet ölümlerinde en fazla artış yüzde 9,1 ile Gürcistan'da, en fazla azalma yüzde 13,5 ile Singapur'da. Diyabete bağlı en fazla ölüm gözlenen beş ülke sırasıyla Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika ve ABD. Yalnızca bu beş ülkede yılda yarım milyona yakın diyabete bağlı ölüm gerçekleşiyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF), dünya genelinde 382 milyon yetişkinin diyabet hastası olduğunu tahmin etmektedir.
Şu gerçeği görelim havamız, suyumuz, toprağımız kirlendi. Şimdi kirleten insan kirleniyor, kirleten ülkeler de belli. Bu zirai zehirleri, gübreleri, ilaçları, deterjanları, kimyasalları, kozmetikleri üreten ülkeler bunlar. Ve bunun faturasını para yanında sağlıkla ödüyoruz: Bu yıl kanserin sebep olduğu ölüm sayısı 7.145.763, Bu yıl sigaranın sebep olduğu ölüm sayısı 4.349.479, Bu yıl alkolün sebep olduğu ölüm sayısı 2.176.113, Bu yıl trafik kazalarında ölen sayısı 1.174.498. 4 kalemde bir yılda 15 milyon can! Hadi tüttürün, yiyin, için..
TÜİK iki yıldır ölüm verilerini açıklamıyormuş, neden? Halk sağlığı genel müdürlüğü de korona verilerini açıklamıyordu 2020’nin başından beri.
Ne olur şu uyarılara dikkat edin: “Sağlıklı beslenme konusuna özen gösterelim. 1. İşlenmiş gıdalar, paket ürünler inflamasyon ve insülin direncine neden olabilir. Ayrıca bağımlılık yapar. Tüketmeyin. 2. Hazır meyve suları, gazlı içecekler lif içermediğinden kan şekerinin ani yükselişine neden olur. İçmeyin.”
Tekrar şeker hastalığına dönecek olursak, ”Böbrek yetmezliklerinin% 40’ı, sonradan oluşan körlüklerin çoğu ve ayak kesilmelerinin yarısı diyabete bağlıdır. Yine, tüm dünyada ölümlerin en sık nedeni olan kalp damar hastalığı (miyokard enfarktüsü, kalp yetmezliği, inmeler ve bacak damarları tıkanmaları vs. gibi) sıklığı diyabetlilerde yaklaşık iki kat artar! Toplumda yüzde 25 sıklıkta rastlanan ve bazı hastalarda siroz ya da karaciğer kanseri ile sonuçlanabilen karaciğer yağlanması sıklığı diyabetlilerde yüzde 70’e ulaşmaktadır. Bahsedilen bu hasarların büyük ölçüde geri dönülmez olduğu ve kalıcı hayat kalitesi kayıplarına veya hayat kayıplarına yol açtığı da vurgulanmalıdır. Tüm dünya ile birlikte deneyimlediğimiz COVID-19 plandemisi sırasında, diyabetlilerde ölüm sıklığının ve ağır hastalık geçirme olasılığının en az 5 kat fazla”
Neyse, daha fazla yazıp canınızı daha fazla sıkmayayım. Unutmayın, Şeker, sigaradan da esrardan da biyolojik risk açısından daha zararlı. Kenevirin yüzlerce faydası var, bir aklı zail eden etkisi yüzünden yasaklanıyor! Ama kola ve sigara serbest, margarin serbest. Köpekleri sokağa salmışlar, taşları toprağa bağlamışlar. Ne garip bir zamanda yaşıyoruz insanların aklını esir almışlar. “Bilmiyoruz ne haldeyiz, gidiyoruz gündüz gece!” Allah encamımızı hayreyleye.
Selam ve dua ile.