Abdurrahman Dilipak / Cehennemin Ateşi Harlanırken - Habervaki.com
Dünya iyiye gitmiyor. “Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadeden Şeytanın ve “Tanrıyı kıyamete zorlayanlar”ın eli ile cehennem yeryüzüne indirilmeye çalışılıyor, adeta..
Hayali çözüm öneri ile insanlık oyalanmaya devam ediyor.
Biz 100 yıldır, kendi aramızda sağ-sol tartışmasını, ya da Türk-Kürt çatışmasını bitirebildik mi?
Hak-Batıl savaşı, dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, felsefi, vicdani kanaat farklılıkları ile sürüp gidiyor. Bu dünya kurulalı böyle. Sonuçta akacak kan damarda durmaz. Kimse eceli gelmeden ölmeyecek.. Birileri ölmeyecek, birileri öldürmeyecekse Zalim-Mazlum nasıl belli olacak.. Kader! Evet rızkımızdan az ya da çok yemeyecek, ecelimizden önce ya da sonra ölmeyeceğiz. Kaderimizden başka kader de yok.
Aile içinde, kabileler arasında, ortaklar arasında bu çatışma durdurulabildi mi? Savaşlar, siyasi hesaplaşmalar, terör, darbeler neden durdurulamıyor? Yaratan Allah elçisini gönderdi, durdu mu, bitti mi çatışma.. Bitti mi, bitmez.. Hak-Batıl savaşı kıyamete kadar sürecek.. Bu böyle olacak ki, yaratılış gayesi olan imtihan gerçekleşsin ve insanlar bu dünyada ürettikleri acı kadar ceza, ürettikleri mutluluk kadar saadet kazansınlar öteki dünyada.
İnsanlar akıllarını ve vicdanlarını kuşanıp, Allah’ın rızası istikametinde çözemiyorlarsa sorunlarını o zaman gazap onları ansızın yakasından yakalar. Her iki tarafta yanlışın parçası olabilir. O zaman Allah o birileri ile ötekilerini, ötekilerinin eliyle berikileri cezalandırır.
Allah (cc) hiçbir zaman cahiller ve zalimlere yardım etmez. Bazen cezayı erteler, hatta onlara imkan verir ki, onları daha büyük bir ceza ile cezalandırsın. Allah’ın güç ve servet verdiklerinin hali bazen böyledir.
Allah verdiği servet ve iktidarı, bu açıdan kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek onlara ne yaptıklarını gösterir. Allah’ın verdiği imkanı Allah yolunda istişare ve şura ile, ehliyet ve liyakatla, bilgi ve hikmetle, merhamet ve şefkatla cömertce harcayan, tasarruf edenlere ne mutlu.
Bakın hiçbir sorunun çözümü şundan ya da bundan yana, şucu ya da bucu olarak çözülemez. Tek çözüm haktan yan a Hakça bir duruştan geçer.. Herkes kendinin haklı olduğunu söylüyorsa, o zaman bu dünyada tartışıp durdukları şeyin çözümü ahirete kalır. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati, İlahi Adalet Divanında, Hak divanında belli olacaktır. Bize düşen ise adil şahitler olmaktır. Evet evet, Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, Haksız olan babam da olsa, haklı olan düşmanım da olsa Haklıdan yana olmakla emrolunduk. Çözümün sırrı burada gizli.
Her Kemalin sonu zevaldir, dağlar, ovalar, gece ve gündüz gibi, Allah (cc), servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Bakın Allah için zor ya da imkansız olan bir şey yoktur. Ebrehe’nin fil ordusunu kuşlarla yok eden Odur, Firavunun ordusunu su boğar, Hz. İbrahim’i ateş yakmaz.
Bakın, kadim Anadolu’daki Pagan toplulukların Mermer sütunlarla dolu saraylarını kim nasıl yıkmış. O bir damla kan ve ceset bile ifade etmeyen Sivrisinekler o sarayların yerle bir edilmesi ile sonuçlanan yıkımın fitilini nasıl tutuşturdu!. Sizden önceki kavimilerin başına gelenlere bakmaz mısınız!.
Parisi kan emen keneler basmış. Eğer Onlar rahmanın orduları ise, siz insanlara böcek yedirme planları yaparken, o böcekler sizi yer, tacınızı tahtınızı başınıza geçirir. Ordularınız, biliminiz, teknolojiniz aciz kalır, bir işe yaramaz. Şehirleriniz virane olur.
Siyaset ve ideolojinin oyuncağı olan din cinayet aleti olur. Siyonizm ve Habat İsrail bayrağı altında bunu yapıyor.. Ankara İşgal altındaki topraklarda savaşan taraflara diyalogla çözüm çağrısı yapıyor ama bu yol hiçbir zaman çözüm olmadı. Bunu tavsiye edenler, muarızları ile bu konuda çözüm sağlayabildiler mi? Ankara 40 yıldır. Domuz ağılına girmek için kapıda bekliyor da 40 yıllık tecrübe neyi gösteriyor. Dün bağımsızlığına kavuşan devletler üye oldu, biz yarım asırdır NATO üyesiyiz, AB’ye üye olmak için yemediğimiz halt kalmadı, sonuç ortada. Bu iş İnönü - Venelizos anlaşmasına benzemesi için rakıyı içeceksin, onlarla kardeş olduğunu anlayasınız. Yani diyalog değil, Rakı masasında Şeytanı hakem yapacaksın ki uzlaşasın.!?
Durun hele, 40 yıldır Hamas’la FKÖ’ü barıştırabildiniz mi? Filistin halkı deyince 1970’lere kadar sosyalistlerin eğitim kampı idi Beka. Sözde antiemperyalist cephenin okulu idi orası. İsrail kendi düşmanını da kendi belirler ve yönetir. Tıpkı Refat Partisi çatısı altında Adnan Oktarı örgütlediği gibi. Yönetemiyorsa, Şeytanın ayak izinden ilerleyerek her yere sızarlar. Şeytanın olduğu her yerde İnsin Şeytanları da emir bekler lanetullahi aleyhten. (Tabi AK parti içinde AKP’liler olamayacağı için, AK Parti, bu anlamda Peygamberlerin evlerinden bile daha güvenlidir, AKP’nin avukatlarına göre!?) Onun için bir ara Kushner’le masaya oturmuştuk. Bugün de Habatla birlikte bu soruya çözüm arıyoruz. Önce Filistinliler’i barıştıracaktık, beceremedik. Peki 40 haftadır sokaklarda Netanyahu hükümetini protesto eden akıl ve vicdan sahibi insanlarla Netanyahuyu nasıl uzlaştıracaktınız?. ABD, İngiltere ve AB bunu yapamazken. Ankara nasıl yapacaktı. Bu sorunun cevabı yok. Ankara Netanyahu yönetimi ile anlaşma konusunda nasıl hakem olacaktı. İsrail Anadolu’nun bir bölümünü de kapsayan Arz-ı Mev’uddan vazgeçti de haberimiz mi yok. Ya da Meşiah geldi, Mabedin inşası gerek diye Mescid-i Aksa’yı yıkmak için bahane arayanları bu iddialarından nasıl vazgeçirmeyi düşünüyordu Ankara’daki aklı evveller. Bu sihirli formül neymiş. Madem böyle sihirli formüller üretiyorlar, hani kelin ilacı olsa kendi başına çalar derler ya, kendi sorunları için bu yolu deneseler. Tabi bizim derdimiz, Filistin - İsrail sorunundan daha büyük bir dert değil mi? Sakın o sihirli formül Habatın Şeytani planları olmasın. O büyü, İncil’de sözü edilen “Fahişe Şehir” Babil’in büyüsü olmasın! Hani o büyüye karşı Harut ve Marut isimli iki melek gönderilmişti de yine de insanlar bildiklerini yapmaktan geri durmamışlardı. Bu büyü Sodom ve Gomore büyüsü olmasın sakın. Eğer bu çözüm Şeytanın büyücülerinin rehberliğinde çözüm arayışına dönmüşse, o zaman gelmekte olan Gazabı bekleyin.
Bir Müslüman için Allah’ın rızası dışında bir çözüm yok. Bu dünyada hiçbir ülke, hiçbir kimse Allah’ı kendi çıkarlarına uygun bir çözüme (haşa) zorlamaya kalkmasın! Allah’ın laneti ve gazabı onların ve onlara alkış dağıtanların üzerine olsun.
Ankara yapabiliyorsa, Filistin halkı ile Siyonistleri barıştırmayı bıraksın, İslam ülkelerini bu konuda fikir birliği ile harekete geçmeye çağırsın. Arap Birliğini, Afrika Birliğini, D8’i bu konuda ikna edebilecek misiniz. Hiç sanmam. G20’deki hangi İslam ülkesi bu konuda Allah’ın ipine sarılıp, Pedefolik Satanist’lere hayır diyecek. D8’in İran’ı ile Mısırı ile nasıl anlaşacaksınız. Asya’nın CHP tek partisine benzeyen Bangladeş’i, bırakın kendi yanınıza almayı, Pakistan’la nasıl barıştıracaksınız.
Haydi, dostlar alışverişte görsün, Filistin halkı ile Siyonistleri barıştırın. Tabi bu sihirli çözümle, Mehdi geldi diye ilan eden İran’ı da ikna edersiniz, Filistin için kendilerine koridor açılmasını talep eden Afganistan’ı da ikna edebilirsiniz.. Bunları ikna etmek, “ölümü gösterip hastalığa razı etme” taktiği ile CHP ye karşı, kendinize oy vermeye ikna etmek kadar kolay değil.. Sizi İstanbul sözleşmesine ve Lanzarote’ye, Hayvan ve İklim anlaşmasına ikna edenlerin sizi ikna etmesi kadar kolay değil. Şimdi daha da akıllı, dürüst ve cesur olma zamanıdır. Şimdi daha sabırlı, zalimlere karşı şedit, mazlumlara karşı merhametli olma zamanıdır. Yoksa, halimiz yaman.
Bakın, Filistin davası, hangi İslam ülkesinin devlet başkanının, Biden’in İsrail’e bağlılık ve İsrail’in varlık ve güvenliğine yönelik tehdide karşı, İsrail’in yanında olduğunu ifade eden açıklıkta ve netlikte, kesin bir ifadesi var. Ben bunlardan korkmuyorum. Benim endişem düşmanın gücü ve hilesinden önce, Müslümanların cahilliği, ahlaki zafiyeti ve Allah’ın ipini bırakıp, dünyanın mal ve makamına, servet ve iktidarına, şehvetlerine tamahları ile ilgilidir.
Şunları hiç unutmayalım: “Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir”. “Bizi gören, duyan, bilen, kadere, rızka ve ecele hükmeden ve mutlak iktidar sahibi bir Allah var”. O bizi “yeryüzünün varisi” kılmak istiyor. Yeter ki, “biz cahillerden ve zalimlerden olmayalım”. O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olalım. Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir şey yoktur.
Selam ve dua ile!
Not: Yıllarca Kudüs ve Filistin platformunun sözcülüğünü yapan bir kişi olarak, bugün, Hakkın ve halkın görev gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmak için bu ve benzeri mesajı insanlara ulaştırmam konusunda Allah dostları ile omuz omuza yürürken, iktidar sahiplerinin açtıkları haksız bir davanın ardından benim bugün, bu görevi yapmam konusunda tecrid politikası uygulayanları Allah'a şikayet ediyorum.
Şahid ol ya Rab!