Abdurrahman Dilipak: Hakikat’e savaş açan troller!/Eliphaber.com
HAKİKAT, GERÇEK, /ZAN! Elon Musk bir şeyin gerçek olup olmadığını nasıl anlayacağız diyor, artırılmış sanal gerçeklik videolarını gösterip. Önce Hakikat ile gerçeği karıştırdılar, şimdi zan ile gerçeği karıştırıp, gerçeğin yerine zan'ı ikame etmek istiyorlar. Allah En'am 116 da şöyle buyurdu, mealen: "Eğer yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar yalnız zanlarına göre hareket eder ve sadece asılsız tahminlerle yalan söylerler. Onların çoğu, hiçbir dayanağı olmayan zandan başka bir şeye uymazlar. Zan ise, gerçek adına hiçbir şey ifade etmez. Hiç şüphesiz Allah, onlar ne yapıyorsa hepsini hakkıyla bilmektedir”
O sanal gerçek dedikleri şey, aslında artırılmış, gerçeğin yerine ikame edilmeye çalışılan Zanal (Sanal) gerçeklik üzerinden algı oluşturmak, algıları yönetmek istiyorlar. Troller bu anlamda bazı gerçekleri gizleyerek, bazı şeyleri de gerçek gibi sunarak, ya da sıradan bir şeyi, olağanüstü harika bir şeymiş göstererek, illizyon, ipnoz, şihir etkisi oluşturmaya çalıştıkları için aslında Allah’ın lanetini hakkediyorlar. Onlar Allah (cc) adil şahidlik emrine savan aşan isyanlardır. Şeytan onları İlah ve Rab edindikleri dini önder ya da siyasi önderleri ile aldatmaktadır.
Birileri bakar ama görmez, onlara “bakar kör” denir, bazıları görmek istemez, duymak, bilmek istemez, onlar “Gerçeğe/Hakikate/Hakk kör” kişilerdir. Onlar 3 maymunları oynayarak aslında sadece kendilerini aldatırlar. Kimileri ise gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez. Hele bir de Media’daki kiralık kalemler, menfaat ya da korktukları için gerçeği tahrif ederek aktaranlar yok mu? Allah onlara lanet etsin.
Hucurât / 12. Ayet Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir.
İnsanlar, şöyle olmasaydı, böyle olmazdı gibi kuruntularla oyalanıp duruyorlar. Mesela Gazze örneğine bakalım. “İsraile saldırmasalardı ölmezlerdi, iyi mi oldu şimdi” der gibi yazıp, konuştuklarını görüyorum. Bir kere onlar, haklı bir sebeple savaşırken ya da düşmanın saldırısına uğrayıp Şehid oldukları için ölümsüz oluyorlar. Al-i İmran 154’de Allah (cc) ne buyurmuştu: “(…) Onlar, aslında sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyor ve kendi aralarında: “Bizim fikrimiz sorulsa ve tercih hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı. Onlara de ki: “Siz evlerinizde bile bulunsaydınız, haklarında ölüm takdir edilmiş olanlar, düşüp ölecekleri yerlere bir sebeple mutlaka çıkıp gideceklerdi.” Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti denemek, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden temizlemek için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en gizli duyguları dahi bilir”.
Yaşadığımız son 2000 yılın en zanna dayalı en büyük yalanı, Hz. İsa’nın Rab olduğu iddiası ve onun Çarmıha gerildiği iddiasıdır. Bu konuda Nisa 157’de şöyle denir: “(…) Şüphesiz ki İsa hakkında anlaşmazlığa düşenler, onun öldürülmesi hususunda da şüphe içindedirler. Bu konuda zanna tâbi olmaktan başka hiçbir bilgileri yoktur. Kesin olan şu ki, onu öldüremediler.” Enam 148’de, kuru bir zanna uyarak, asılsız iddialarda bulunanlar için şöyle denir: “(…) Varsa gösterin! Siz sadece kuru bir zanna uyuyorsunuz ve siz ancak asılsız tahminlerle yalan söylüyorsunuz”. Yunus 66’da şöyle denir: “İyi bilin ki, göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi Allah’ındır. Allah’tan başkasını tanrı yerine koyanlar aslında edindikleri o ortaklara tapmıyorlar. Onlar ancak zanlarına göre hareket ediyorlar ve aksini iddia ederken de sadece yalan söylüyorlar.”
İnsanlık Şeytani oyunlar, hileler karşısında çok zor durumlar. Sebe 20’de şöyle denir: Gerçekten de İblîs’in insanlar hakkındaki zan ve temennîsi doğrulandı. Çünkü bir kısım mü’minler dışında herkes ona uyup gitti”. İpnoz, Lucid Dreamlar, bilgisayar oyunlarına, müzik ve diğer programların içine saklanmış subliminal mesajlar, NeuraLink, MetaVerse, 5G, Starlink’ler, WiFi/RF sistemleri ile Klonoiid teknikleri ile ölüleri diriltebilirler (!?), gökten Mesih’i bile indirebilirler(!?) toplum mühendisleri, reklam ajansları, halkla ilişkiler uzmanları, kamuoyu araştırmacılar, sosyal media fenomenleri, gazeteciler, Radyo-TV programı yapımcılar, akademisyenler, politikacılar, iş adamları, hepsi bu kirli oyunun bir parçası olabilir. Sahne gösterilerindeki illizyonlar, bu gün artık her yerde gösterimde gibi. Hal, geçmiş ve gelecekle ilgili cüceleri dev, devleri cüce, hainleri kahraman, kahramanları hain gösteren kirli bir oyun oynanıyor. Aynı ülkenin çocuklarını yarım asır birbirine kırdırdılar bu şekilde. Ve insanların neler konuştuklarını, neye inandıklarını, neyi tartıştıklarını sosyal media ağları üzerinden yapay zeka ile kontrol edebiliyorlar ve aynı kanallardan yalan haberler yayabiliyorlar. Toplumsal davranışları, GeoCode ederek harita üzerinden anlık olarak izleyebiliyorlar. Factoring ve Checkink sistemleri ile kontrol dışı bilgilerin yayılmasını engellemek için dijital kontrolün ötesinde, media, STK, akademi, The Cemaat’leri harekete geçirebiliyorlar.
Toplumu oyalamak, dikkatleri başka yönlere çekmek, inançları ve bilgileri, değer yargıları konusunda onları şüpheye düşürmek için her yolu deniyorlar.
Şimdi yeniden okuma ve düşünme vakti. Gerçekle hakikat aynı şey değil. Zanla gerçek de aynı şey değil. Hakikatin kaynağı ve ölçüsü de akıl değil. Ama akıl, akleden insanlar için gerçeklerin basamakları üzerinden düşünüp aklederek hakikate erişmek için bu yolculukta bir araçtır. İmanuel Kant’ın “Salt aklın eleştirisi” bu anlamda önemlidir. Gerçek belli bir kişinin, belli bir zamanda ve belli bir mekânda, belli bir olay, kişi veya bir şey hakkında, geçmiş bilgi tecrübe, gelmişten tevarüs eden edinimleri ile o şey hakkında oluşan kanaati ifade eder. Gerçek gelişir ve değişebilir. Hakikat ise mutlaktır, değişmek, değişen o şey hakkındaki zannımızdır. İnsan Hakikat yolculuğunda o şeye doğru yaklaşır, hatta bazen uzaklaşır da.
Şimdi Salt aklın eleştirisini okuma vakti. Şimdi Materyalizmi sorgulama zamanı, şimdi zamanı, evreni, maddeyi sorgulama zamanı. İman ve aklı, sezgi ve ilhamı sorgulama zamanı.
Basın “kamu malının ve haklarının bekçi köpeği” olarak tanımlanır batıda, peki bu troller kimin köpeği, kamu malını çalanların köpekleri sosyal media’da sürü gibi dolaşıyorlar, tıpkı sokak köpekleri gibi. Bu övgü ve sövgüde sınır tanımayan 2 ayaklı köpekleri de tabi ki birileri fon’luyor, destekliyor, yönetiyor, soğuk savaş taktikleri ile EGİTip-DONATıyorlar. Allah onların şerlerinden masumları korusun.
Selam ve dua ile.