Abdurrahman Dilipak : Human 2 Biohacker Geliyor...

Habervakti .com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz.

“Ne o din, ahlak, gelenek, biyolojik cinsiyetmiş, git onu MetaVerse de yaşa, sanal alemde, artırılmış gerçeklikle. Gerçek dünyada ‘eskiyi unut, yeni yolu tut”
Yakında “Çöp insanlar”ı da duyacaksınız. Onları da dönüştürmek isteyecekler. Kimi “uyutalım” diyor, kimi “Kompoz yapalım” diyor. Hani “İsraf olmasın, kirlettikleri dünyaya gübre olsun.” Sıfır atık, Karbon ayak izi Performans Pass gibi yaldızlı sözlerle süslenmiş Şeytani bir tuzakla karşı karşıyayız. Beyninizi, gen yapınızı da kopyaladıktan sonra geriye posanız kalıyor. Sizi Metavers’e de yaşatacaklar, isterseniz kendinizin 40 kopyasını çıkartın. Onlar dünyayı kirletmiyor. Uyanmayacağınız bir rüyada yaşayacaksınız. Genesis’teki Tanrılaşan TransHuman’lar, sizi Klonoid olarak, Humanoid olarak geri çağırabilecekler. Ha zaten sizde, ölmüşlerinizi bile Avatarlar dünyasında yeniden canlandırabileceksiniz.
Size artık gerek yok. Üretim için de gerek yok, tüketim içinde. Siz, İnsansız otonom araçları çok sevmiştiniz ya, Sizin onlara muhtaçlığınız kadar bile değil, onların size ihtiyacı. Siz onların biyonik robotları olacaksınız NeuraLink sonrası. Zaten size ondan sonra Siborg diyecekler. “Büyük Biraderler, Tanrı olmaya aday Human 2’ler, aslında dünya için 100 Milyon Siborg yeter diye düşünüyorlar. Ama ''lütfen'' 500 Milyona izin vermek istiyorlar. Çünkü onlara araştırma yapmak için denek, geçiş döneminde ara formlar gerekiyor. Bir insan nesli sona ermesin diye yeniden “Hayvanat bahçesi” gibi bir de “insanat bahçesi” kuracaklar. Hep diyorum ya, “ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. Ah bu insanlar, kendi putunu kendi yapar, kendi tapar. Sanal alem bir kabus gibi üstümüze üstümüze geliyor.
Siz, “İnsan Hakları”ndan söz etmeye devam edin. Dün, dünya insan hakları günü idi. Allahınızı severseniz, insan bırakmayacaklar ki, “TransHuman çetesi”ne hangi insandan söz ediyorsunuz. “Hak” mı dediğiniz. Batı literatünden “Hak” yok. “Right” “insani sağ duyu” demek. İnsan yok ki, “insani sağ duyu” olsun. “Hak” bizde “İlahi ölçü” demek. Hadi Hak'tan söz edenler, “Hak namına haksızlığa ölsem tapamam” diyin. Bu yeni tanrılar sizi Şeytanlarına köle yapmaya geliyor. Sizi “Ruhsuz hayali canlılar” olarak MetaVerse cehennemine hapsetmek üzere geliyorlar, hem de Allah’ın adını kullanarak. Sakınalım, Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Sizi ya da çocuklarınızı bedensiz sanal varlıklara dönüştürmek üzere geliyorlar. Çocuklarınızdan Siborg olanlar için ise onlar Din, ahlak ve geleneklerinden, biyolojik cinsiyetlerinden bağımsız GENDER diye tanımlanan BİREYlere dönüştürmek istiyorlar. Onlar ruhsuz canlılar olarak KİMERİK GENOM’lar olarak üretilebilecek, gerek kalmadığında da fişleri çekilebilecek. Çünkü artık canlıların hayatının TEK TIK’lık bir değeri var, BioHackerler ya da Humanoid asker-polis robotlar için.
“Yeni bir zihin yaratmak”tan söz ediiyorlar. Bu algı operasyonuna zaten başladılar. Eğitim kurumları, Media, siyaset ve bürokrasi korosu aynı güfteyi tekrarlıyorlar. “LucidDreaam” ya da “Astral yolculuk”tan söz ediyor artık yaşam koçları. “Uçmak” için sıraya giren bir sürü sosyete var, parasını verip heyecan verici farklı bir deneyim yaşamak için. Biz henüz Human 2’yi bile konuşmazken, batıda artık İnsan düşüncesinin sırlarını çözmek sureti ile “Yaşam 3.0”ı konuşmaya başladılar. Yaşayarak göreceğiz bu Şeytani süreç durdurulamazsa “Yapay zeka çağında insan olma”nın ne anlama geldiğini.
İHA, SİHA, Ev robotları, şoförsüz otomobiller aslında “İnsansız bir dünya” için farkında olmadan zihnimizi formatlıyor. “Yapay zeka ve makine öğrenimi”ne bizim iş adamlarımız ve gençler bayıldılar aslında. Bunlar celladına aşık bir kalabalık. Ne para olacak, ne de mülkiyet. Din ve ahlak da yok. Sahi geriye ne kalıyor. Öğrenmenize gerek yok, bu okulları, öğrencileri, öğretmenleri ne yapacaksınız. O son icadınız olan yapay zeka ve yapay bilinç, insanlık çağının sonu olabilir mi? Robotların yükselişi önce işsiz kalacaksınız, sonra da size gerek kalmayacak.
EYT’liler, işsizler, atama bekleyenler ne düşünüyorsunuz bu konuda. Evet geleceğe ilişkin böyle bir tehlike var, siz Cumhuriyetin yeni yüzyılında!?
“Gelecek Partisi” böyle bir gelecek hakkında neden konuşmaz mesela. Hem Uluslararası sistemle birlikte hareket sözü verip, hem 5G ve Dijital dönüşüme var güçleri ile destek verenler, parmakları ile nereyi gösteriyorlar ve ayakları nereye gidiyor onların.
Gorge Orwel 1950’de öldü. 1984’ü kendinden sonraki 30 yılı hayal ediyordu. Peki siz, NATO’nun hedef gösterdiği 2045’i hayal edebiliyor musunuz? İnsanlığın gelecek yüzyılı, insanoğlunun sonu olabilir, bu senaryo gerçek olursa. Şüphesiz onların bir planı varsa Allah’ın da bir hükmü var. Ama bu Şeytani planın peşinde koşan “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” çok ağır bir bedel ödeyebiliriz. Şimdi bize düşen görev “Durun kalabalıklar, bu sokak çıkmaz sokak” diye bağırmak, her yerde, kollarımızı makas gibi açarak!
Heryer ve herşey sentetik olmaya başladı. Sıra sentetik ette. Biz gençken bir şarkı vardı: “Evlenmeyin bekarlar naylon kızlar çıkacak” diye. O güne geldik. “Humonoid fahişeler” sizi bekliyor, hem “Helal” sertifikalı. Tevbe estağfurullah. Bu Fahişe ve türevlerine karşı birim siyasiler ve yeşil sermaye, cemaatlarımız, STK’larımız ne yapıyorlar? (Yoksa yine zulfiyare mi dokundum, yine “Fahişelerden söz ettim” de.)
Şimdi herkes de bir grafen aşkı başladı. Grafen çok önemli, tamam da, dikkat, bu nano ölçekli üretimlerde tamamen robotik sistemlerin çalışması gerekiyor. Ortamın strelizasyonu hayati önem taşıyor üretim aşamasında. Orada çalışanlar büyük risk altında, tıpkı bir nükleer santral gibi. İçinde Grafen olan ürünlere karşı mutlaka uyarı notu konmalı, tüketiciler açısından ve bu ürünlerin geri dönüşümü de aynı derecede hassas. Asbestten daha beter bir sağlık riski ortaya çıkabilir yarın. Bio Rezonans sistemleri de öyle.

“İnsansız ordular, katil robotlar, otonom silahlar ve makine savaşları” kapıda. Onlara karşı savaş ya da savunma, bu NEOM’lu, LİNE topluluğunun insansız robotlarına karşı bizim Mehmetçik ne yapacak. Yapay zeka ve robotik sistemler, Hackerler, Bio Hackerler tarafından ele geçirilebilir. Artık nesnelerarası iletişimde İnsan da bir NESNE olacağı için, insan da hacklenebilir. Robotlar da hackleyebilir. Yarın sadece Humanoid askerlere, otonom sistemlere karşı değil, görünmeyen avatar askerlerle de savaşmak zorunda kalacaksız. Onlar sizi RF dedikleri görünmez mermileri ile vurabilirler, hem uyurken ve hem de uyanıkken.
Biz de Biyonik Robot olacağımıza göre, makine da akıllanınca sistemin kalbindeki ''Tanrılar La Yüs’el'' olacağına göre bizim neslin mütevazi bir sorunu var: Nasıl ölümsüz olacağız. Avatar olarak mı?
İntiharı da deneyimletip yapay zeka ile sizi avatar dünyasında yaşatacaklar, kendi varlığının farkında olmasa bile, başkalarının farkında oldukları bir hayat. Bu ifridden sualin cevabını bulmak için Siborglar, ütopyacılar Hackerler, Fütiristler arasında bir yolculuğa çıkmayı düşünebilirsiniz ama bu sanal bir labirentte çıkılan bitmeyen bir labirentte yolculuğa benzeyebilir.
Yeni dünya bu günü değil , dün algısını, gelecek tasavvurunu da değiştirmek istiyor. “Neandertal: Modern Bilim Onların Hikayesini Yeniden Yazdı” diye bir kitap çıktı. Öte yandan Peygamberler tarihi, krallar tarihi, binlerce yıllık bir tarih algısını yeniden şekillendirecekler. Tabi herşeyi yeniden bilimsel olarak isbatlayacaklar!? Gençler, bilim adamları, iş adamlarını ise “Çığır Açıcı İş Konseptleri'' ve buluşlar yapmak için yeni organizasyonlar, fonlar, ve gelecekte ihtiyaç duyacakları şeyler için değerlendirecekler. Bir de onlar üzerinden toplumun zihnine format atacaklar. Onlar daha mükemmel bir Dünyanın inşası için çalıştıklarını düşünürken, bu işleri yerli ve milli olarak biz nasıl yapamız diye koşarken, aslında yemleniyor olabilirler.
Yeni dünya, yeni normlarla geliyor. 19. YY sonunda savaş yıllarında, Kapitalizm, Komunizm, Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumların tamamını değiştirmek istiyorlar. Demokrasi, Cumhuriyet, Ulus devlet, daha doğrusu devlet yok. O “bizim rabiamız”da bitiyor!? Kuralların Ütopyasında bu yalanların bilimsel ve felsefi açıklaması olacak hem de, estetize edilmiş bir şekilde artırılmış sanal gerçeklik maskeli DeepFake’lerle. “Teknoloji, Aptallık ve Bürokrasinin Gizli Zevkleri Üzerine” aforizmalar başladı bile O bizim “Tek adam” muhabbeti de bitecek, herkes kendi siber derebeyliğini, feodal sistemini, Mafyasını oluşturabilir. Herkes Şeytani bir akılsızlığın örgütlediği sanal VİP’in bir üyesi olabilir. Nasıl olsa herşey sanal. Performans Pass’ınızla kurgulanmış rüya bile satın alabileceksiniz. Özel Jetiniz de olabilir, nasıl olsa Sanal Jet çevreyi kirletmiyor. Sizin de Şato’nuz olabilir. Siz de “Şatodaki Adam” olabilirsiniz. Hakikat’ın aydınlığı kaybetmiş bir dünyada gerçekliğin bulanık dünyasında bilim, bir mum ışığı olabilir mi?

Great Reset sonrası Tanrı olacaklar aslında “Beynin Evrimi”, “Yapay zeka, yapay bilinç derken şimdi “zaman” ve mekan, madde ile enerji arasındaki ilişkiyi sorgularken “Tanrıların Ortaya Çıkışı”nı da araştırıyorlar. Birilerine göre “Tanrı!?”yı insanlar yarattı. Putperestler de öyle yapıyordu. Bunlarda “Allah” inancı yok. Tabi Yaratılış / Varoluş konusuna odaklanıyorlar, din, kehanet, astronomi, astroloji, mitolojiden yola çıkarak İlk İnsan ve dinin Kökeni ve evrimini araştırıyorlar. Bunlar yeni Promete olma yolundalar. “Yeni Atlantis”i inşa edecekler akıllarınca, Astronomi yanında, aslında uzaydaki hayatı da anlamaya çalışıyorlar. Ezoterik yaratıklar da ilgi alanlarında. Şimdilik fizik, kimya, atomaltı parçacıklar üzerinden gidiyorlar. Tanrı, Quantum fiziği, yeni fizik ve hayatın biokimyası, cevherin ve çekirdeğin özünde gömülü bilginin başlangıcı ve sonu.

ABD'nin Dünyayı Nasıl Gözetlediğini İfşa Eden Ajan vardı, Edward Snowden, onun anlattıklarından aklımızda kalan ne? Siber dünyanın yönetimi Siber diktatörlerin, siber mafyanın eline geçerse ne olur? Ya bu gücün kontrolünü derin devlet ele geçirirse ne olacak? Sizin ''yaratıcılığınız'' beş para etmez o zaman. Siz, “sizi yaratan”ın ipini bırakıp, “yeni yaratıcılar”ın peşine mi takılıyorsunuz? Siz yaratıcı mı olacaksınız! Hadi, durmayın, cehennemin dibine kadar yolunuz var. Dostlarınızı da başınıza toplayın, din gününde buluşacağız nasıl olsa! Keşke akletseniz! Kafanızı kiraya vermeseniz, birilerinin peşine takılıp gitmeseniz!
Gelecek Nasıl Gelecek? Yapay Zeka ve Kapitalizm'in, Komunizm'in, Faşizm'in, Demokrasi'nin, Dinlerin, Mezheplerin, Tarikatler’in geleceği. Bilim yolu ile biz kendimizi ne kadar tanıyabiliriz. Geleceğimizi nasıl belirleyeceğiz. Hikmet, sezgi, ilahi bilgi/hakikat yok mu sayılacak. Bugün kimi ilahiyatçılar, yeni düzene ayak uydurmak için Te’vil yolu ile, yapay zekaya yeni siber bir meal yazdırabilirler. Yani “yapay zekanın idrakine söyletirler İslamı”. Bu şekilde de “dinde reform projesi”ni yapay zekaya ihale edebilirler.
Yeni bir kuramsal başlangıç yapmak gerekiyor. İde, yani fikir, tefekkür nasıl oluştu? İdeal olanı nasıl belirleyeceğiz, din ve ideoloji, hakikat yoksa, gerçeği nasıl sorgulayacağız. Bilimi, felsefesi, ahlakı var mı? Yapay zeka, insan zekasını sollayınca kim kime tabi olacak? Bilgiye ulaşmada biyolojinin algıyı yönlendirmedeki etkisi ve sınırlandırması. Gen ve biokimya manipülasyonu ile herşey mümkün mü? Dağa tırmanan, kendini tavşan sanan bir kaplumbağa gibi ilerliyoruz. Hız, ışığın hızı ve biz oturduğumuz yerden o hızın hayalini üretiyoruz. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Merhaba yeni dünya!
Öğretmenler, öğrenciler, hiç düşündünüz mü: YapayÖğrenme, YapayZeka, YapayBilinç diyoruz da,
Makineler Her Şeyi Yaptığında Biz Ne Yapacağız?
Algoritmalar, Botlar ve Büyük Veri Çağında yarış nasıl olacak?
Global dünyada nasıl yerel ve milli olunur, para ve mülkiyet yokken. Bunun Algoritmasını kim yazacak. Bu işler Paris’te iklim anlaşmasını imzalayıp, Ankara’da Fosil yakıt anlaşmasını imzalayarak nereye kadar sürdürülebilir? MEB ne düşünüyor bu konuda. Ben 20 yıl önce beyne kayıt yapmayı kendi ailemde deneyimleyen bir kişiyim. Beyninize kayıt yapanlar beyninizi silebilir de. Yapay öğrenme hayatımızı nasıl değiştirecek, hiç düşündünüz mü? Hem kişisel bilgilerin ve haberleşmenizin gizliliğinden söz edeceksiniz, hem akıllı telefonlar kullanacak, sensörlü akıllı saatler kullanacaksınız. Chiplere geçmeden önce geçiş için herşey hazır anlayacağız.
Sahi bizim İstihbaratçılarımız ne yapıyor? Neyi bekliyorlar. Quantum bilgisayarlar, 5G, Alçak irtifa uyduları ile hava, kara, deniz, yeraltı ve su altı her yer izleniyor artık. Gizli bir şey kalmadı neredeyse ve daha da kalmayacak bu gidişle. Yöneticilerimiz yanlarına bilim, iş dünyası, STK, media ve kanaat önderlerini de alıp, kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşaradım gidiyorlar, hem de yokuş aşağı gider gibi. Farkında olmayabilirsiniz ama beynimiz ve kalbimiz işgal edildi. Midemiz de! Biz sınırlarımızdan gireceklerini zannederken, görünmez ordular her yerdeler. Nano robotlar damarlarımızda dolaşıyor. Beynimiz eğitimle formatlanıyordu şimdiye kadar, bugün kimya ve fizik yöntemiyle ifsad edilmeye başlandı. Herşey çok hızlı gelişiyor ve anlayamıyoruz. Neye ve kime inanacağını şaşırdı insanlar.
Tanrı Denklemi: Her Şey Teorik hale gelmeye başladı, yeni normal süreçte. Bu anlayışa göre Hakikat yok, gerçeklikse her an değişebilen, kurgulanabilen bir süreç. Hayatın ortaya çıkışı ve evrimine ilişkin herşey sil baştan. İnsan, fizik, kimya değişince algılar da değişiyor tabi. Burayada durduk yerde gelmedik. “Tanrı Parçacığı”, “İman geni”, “mutluluk hormonu” derken kendimizi burada kurduk. Z kuşağı ile sevindirik olmayan kalmadı ki, solculara göre, çağdaş ve bilimsel olunca, her şey mümkün. Liberallere göre, özgürlük, değişim ve gelişim kaçınılmaz. Atatürkçüler zaten batı modernizminin, kavram kurumlarının, çağdaşlığın yılmaz savunucusu değil mi? N’olacak kendileri de MetaVerse de “Atatürk Cumhuriyetini ilan ederler. Şimdi onun Avatar’ını üretirler, sonra gerekirse klonlayabilirler de. Müslüman cemaatlere gelince içlerinden bir Adnan Oktar, bir Emire Kalkancı çıkarttıklarına göre, herşey mümkün. Artık “beyaz Müslümanlar” heryerdeler, niçin Metaverse de olmasınlar ki! İstanbul sözleşmesini, toplumsal cinsiyet’i, Lanzarotte’yi hayata geçiren akıl açısından “no proplem”.
Yeni buluşlarımız var: Yakında herkesi cennete ışınlayabiliriz. Astral yolculukları bir adım daha ileri taşırsak, cennet ve cehennemi deneyleyebileceğiniz bir artırılmış sanal gerçeklik cennet ve cehennemi de mümkün MetaVers’te. Bu RF, bu Işın, bu grafenle herşey mümkün. Şimdilik, sizin Sanal Hacca ve ''sanal fuhuşa'' rağbetinizi test edecekler. Sanal fuhuş günah olmuyorsa, sahi sanal Hac nasıl makbul olacak. Sanal Müslümanlıkla ancak Meteverse’nin cennetine gidilir, Allah’ın vadettiği Cennete değil.
Şeytan Allah'a ne demişti: Onların neslini ve fıtratını bozacağım.'' Hz. Adem'e yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadetmişti. Şimdi onu gerçekleştirmeye çalışıyor, Ahir zaman peygamberinin ümmeti yaşarken. Onlara, ataları Adem as’e vadettiği gibi, Ademoğullarına yeryüzünde bir cennet ve ebedi hayat vadediyor. Dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Onların yolu onlara, bizim yolumuz bize!
Selam ve dua ile.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!