Yeni Akit’ten fikir ayrılığı nedeniyle ayrılan Abdurrahman Dilipak eleştirel yazılarına devam ediyor. Dilipak, ‘derin gerçekler’ alt başlığı altında kaleme aldığı bugünkü yazısında, “Müslümanlara karşı kurulan tuzaklar, hileler konusunda İlahi ikazlar vardır. Başkalarına karşı haksız ve hukuksuz şekilde üstünlük sağlama peşinde koşanların stratejik planlarını da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Aslında, her şey sonunda dönüp dolaşıp Allah'a gelecektir. Her işin evveli, ahiri, zahiri, batını O'nun elindedir. O; kadere, rızka ve ecele hükmedendir. Yani yolun sonunda, kendi rızası dışında davranan herkes kaçtığını sandığı şeye doğru koşacak ve Allah onu kazdığı tuzağa düşürecektir.” dedi.
Habervakti yazarı Abdurrahman Dilipak’ın yazısının devamı şöyle:
“Stratejk plan” yapanlara günümüzde “Stratejist” denilmektedir. Bu iş bu gün yön-eylem mühendisliği ile birlikte multi disipliner, ihtimal, maliyet ve risk analizlerine dayalı, içinde taktik unsurları da ihtiva eden, Makyavalist bir karakter taşıyan, Rasyonalist, Determinist, Pragmatik, belli bir hedefe odaklanmış bir aksiyonu ifade etmektedir. Bu hedefe ulaşmak için her yol meşru olacaktır ve bütün imkanlar bu hedef ile uyumlu hale getirilebilecek ve öncelikli olarak kullanılabilecek ya da dominant unsur olarak diğer unsurlar bu ana planla senkronize, entegre edilecek, senkronizasyon ve oryantasyonla birlikte, piramidal bir şekilde örgütlenen merkezi komuta erkinin komutasına göre optimize edilecektir... Meşruiyetini hedef ve gayesinden alır, karşı çıkanları hain ilan eder ve düşmanla işbirliği içinde gösterir. Bütün gecikme, yanlışlıklar ve olumsuzlukların sorumluluğu itiraz eden ya da uyum göstermeyenlere yüklenir. Genel olarak stratejistler “kader’e'' inanmazlar. Her şey sebep sonuç içinde ilerler, süreci doğru yönetirseniz, sonuç kaçınılmazdır. Sürece ilişkin bütün ihtimaller, maliyetler ve riskler bu anlamda hesaplanması gerekir. Aksi halde evdeki hesap çarşıya uymaz çünkü!?
Tabi doğru bir süreç yönetimi için konu ile ilgili çok güçlü bir referans kütüphanesi yanında, çok güçlü bir beyin envanterine ihtiyaç olacaktır. Karar alındığı andan itibaren, konunun dünden bugüne seyri ve bundan sonraki sürecin izlenmesi, değerlendirilmesi, derecelendirilmesi, artı ve eksilerin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Dini, ahlaki, hukuki, ideolojik, politik paydaşlar ve tehditlerin tespiti yanında, senaryonun değişen şartlara uyum performansınında gözden geçirilmesi gerekir.
Stratejik derinlik biraz da bu işin bu katmanları ile ilgilidir. Dün, bugün ve gelecek yanında, üst yapı ve altyapının da ciddi şekilde analiz edilmesi gerekir. Dini bilgiler ve gerekler, kehanetler, başkalarının ideolojik ve politik şuuraltı ve gelecek beklenti ve tasavvurları bu süreçle ilgili ayrı bir derinlik gerektirir. Bir stratejik plan ne kadar çok katmandan oluşursa o kadar derinlik kazanır. Bunun yanında aşırı derinlik hareket hızını düşürür ve yönetim açısından zorluk ve maliyet artırıcı bir unsur olabilir.
Bu stratejinin en tehlikeli yanı, otoriter bir yapı oluşturma riskidir. Komuta heyetinin geleceği bu işin başarısı ile özdeşleştirilirse durum daha da acımasız ve vahim bir hal alabilir. Strateji, günümüzde daha çok ulusal ve uluslararası toplulukların hayati, olmazsa olmaz, politik tercihlerine dayalı, barış ve savaşta benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik tercihlere ek olarak ekonomik, psikolojik ve askerî güçleri bir arada kullanarak belli bir hedefe varma bilimi ve sanatı olarak bir anlam ve değer kazanmaktadır. Bu anlamda önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yolların ve uygulanan yöntemlerin tümü bu kavramla ilişkilendirilmektedir.
Bunu bir asker kullanıyorsa bu “bir savaşta amaca ulaşmak için askeri kuvvetleri uygun bir biçimde kullanma sanat ve bilimi”, Politikacı kullanıyorsa, politik hedefe ulaşma, bir işletme kullanıyorsa ekonomik hedefe, STK kullanıyorsa ideolojik, felsefi, vicdani, kamu yararı ifade eden maddi ve manevi hedefe ulaşma aracı olarak bir anlam ve değer kazanır..
Yön-eylem mühendisliği, risk yönetimi, liderlik bu süreçte çok önemlidir. Plan için güçlü bir PR ve Media desteği gerektirir. Karakteri itibarı ile kalıplaşmış dini ve ahlaki, hukuki normlar gerektiğinde gözardı edilebilir. Hatta bu yapılar, genel amaç için dönüştürülebilir ve kullanılabilir. Yalan da söylenebilir. Her Militarist, otokratik yapının hayati çıkarları söz konusu olduğu için diğer şeyler teferruat gibi gözükebilir. Çünkü Makyavelisttirler. Onlar için “gayeye giden her yol meşrudur”. Çok katı bir takım kurallar konulsa da zaruret halinde, komuta düzeyinde bir irade ile yöntemler arası geçişkenlik ve çeşitlilik yapılabilir. Bu gibi yapılarda revizyon, sistemin değişen şartlara uyumu için gerekli de olabilir. Batılı Stratejistler, aslında (haşa) Tanrıya fazla bir alan bırakmazlar. Hatta Tanrıyı mecbur bırakma, ikna etme, zorlama yoluna da gidebilirler. Varsa bir Tanrı (!?) yarattığı kulun bu anlamda zekası ile kendini zorlamasından mutlu olacaktır. Siyonsit ve Evengelik akıl buna teşnedir.
Şimdi karar verme zamanıdır!. Zamane kahinleri, aslında hakikati aramıyorlar, Tanrıyı kendi tanrısal krallıklarını kurmak için karşılarındakilerin kıyametine ikna etmeye ve zorlamaya çalışıyorlar. Sırat-ı Müstakim'den ayrılan, kader, rızık ve ecelden habersiz bir stratejist, yeryüzünde Şeytan'ın iradesinin tecellisinin vesilesi olmayan çalışan bir zamane kahininden başka birisi değildir.”