Abdurrahman Dilipak: (m)Edeniyet Denilen Maskeli Mahluku Görün/ HABERVAKTİ.COM
Derin Gerçekler
Şu günlerde, birkaç gün sonra yapılacak G20 zırvası(!?) için politikacılar, bürokratlar, diplomatlar, G20 Lobisine destek veren iş adamları, STK temsilcileri, Media mensupları harıl harıl çalışıyor olsalar gerek.
Uyarım, burada ve orada yaptığınız ve yapmanız gerekirken yapmadığınız, söylediğiniz ve söylemeniz gerekirken söylemediğiniz her şeyden hesap verecekseniz, misgale zerretin hayran yerah ve misgale zerretin şerran yerah ölçüsünde. Hem yarın “Hak divanı”nda, hem de “halk divanı”nda, seçim meydanlarında halka hesap vereceksiniz.
Medeniyet denilen maskara mahluku görün artık. Ve “tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün! Unutmadan, tükürmeye başlamışken “Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın (da) tükürün!”
“Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere!
Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!”
Devam edelim mi?
“Hele ilanı zamanında şu mel'ul (Allaha ve fıtrata karşı Global resetçiler tarafından ilan edilen) harbin, / Bize Efkar-ı umumumiyesi lazım Garb'ın; / Oda ALLAH'I bırakmakla olur herzesini, / Halka iman gibi telkin ile, dinin sesini / Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün”
“Uluslararası sistemle birlikte hareket edeceğiz” diyen gafillere sesleniyorum!
Ah Ah! Akif’le başladık, onunla devam edelim:
“Artık ey milleti merhume, sabah oldu uyan !
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?
Ne Kürt’lük, ne de Türk’lük kalacak aç gözünü !
Dinle Peygamber-i zişanın İlahi sözünü.
Veriniz başbaşa; zira sonu hüsranı mübin,
Ne hükümet kalıyor ortada, billahi ne din !
"mEdeniyet !" size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Ne bu şuride siyaset, ne bu fasid dava?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz...
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!”
Chabat - Mabad filan Satanist Pedofilik Great Reset çetesinin peşinden o yolda devam edecekseniz, açıkça söyleyin millete niyetinizi, biz de bilelim. “Islah edicileriz” diye ortalıkta dolaşan “bozguncular”ın peşinde gitmekten, ülkeyi oralara sürüklemekten vazgeçin. Eğer vazgeçmeyecekseniz bize gerçek niyetinizi söyleyin. Öyle İstanbul sözleşmesinden çekildik” filan diye bizi oyalamayın. Cumhuriyetin 100. Yılını kutlayacaksınız, bu milleti, yarım asrı geçen süredir, domuz sürüsüne katılıp, anaç domuzu emmek için domuz ağılının kapısında beklemekten ne zaman kurtaracaksınız söyleyin de bilelim. Böyle bir niyetiniz yoksa, onu da söyleyin bilelim.
Değilse, “siyasi emellerimizi onların siyasi emelleri, menfaatlerimizi onların menfaatleri ile tevhid edecek, onlardan olacaksak”, kovun bu Suriyelileri, Türkistanlıları, Afganları, Somalileri kovun gitsin. Siz de, nasıl vergilendirilmiş kutsal (!?)kazancı ile vergi rekortmeni olan kerhane işletmecilerimiz varsa, “Kurban keserek Kerhane açılıyorsa” bu memlekette, Yerli ve milli Çıplaklar kampımız da olsun. Öyle ya madem “Vergilendirilmiş kazanç kutsal” Onlar da bizim “kutsal fahişelerimiz!?” olur, girmeye çalıştığımız AB ülkelerindeki gibi. Danimarkalılar gibi Sex Fuarı da açalım, zengin oluruz zengin. Niye Yunanistan’a Mikenos’a gitsinler çıplaklar kampı için, zaten otel şeklinde sahilde çıplaklar kampı yok mu? Döviz kaybedeceğimize, döviz kazanırız döviz. Araplar da İsrailliler de doluşur, dünya barışına da hizmet ederiz. Sadece donlarından değil dinlerinden soyunmuş BİREY’ler daha kolay anlaşırlar. Böylece Filistin sorununu da çözerler bu şekilde Dahlan, Chabat filan.. Biz yaparız Mikonos iflas eder. Bir de kumarhane yaptık mı Las Vegas iflas eder. Uluslararası sistemle entegre olan çağdaş Türkiye yeni yüzyılına muhteşem bir giriş yapar.
İnanın Bill Gates, Elon Musk bile belki şirket merkezlerini buraya taşırlar. DSÖ Genel sekreterini de getirirler yanında, WEF başkanı da gelir. Espstain’in müşterileri ve takipçileri de.
Biliyorsunuz, Yunanistan ekonomisini düze çıkartmak için Ege adalarının bazılarını satıyor, kimini kiraya veriyorlar. Chabatçılara söyleriz, Kaş’ın karşısındaki Meis’i bize kiralarlar, biz de orayı çıplaklar kampına çeviririz. Oraya gelecek Yunanlı dostlarımızın görüntülerini alır, şantaj yaparız. Sonra kirayı ödemez, adanın sahibi oluruz, barışçı bir şekilde!?.
İnanın, bu saçma senaryodan daha saçma bir şey ülkemizin, İklim, Karbon ayak izi, Trans Humanizm, Toplumsal cinsiyetle, 5G, Starlinkler, mRNA gibi maskaralıklarla aldatılması.
Bilmem Hindistan yolcularına derdimi anlatabildim mi! İronik bir dil kullandım. Canınızı sıktığımdan eminim, ama benim canım, bu milletin canı daha çok sıkılıyor bu olanlardan ve mRNA örneğinde olduğu gibi canı sıkılmakla kalmıyor çıkıyor artık.
Söyleyecek daha çok şey var da, yerim müsait değil. Biraz da Çıdam olduk! “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım”. “Ya Rab dilimdeki düğümü çöz, anlayışımı artır ve sözümü etkili kıl”
Kalbinde imanı olanlar, zalimlere karşı, gitsinler, güzel söz ve hikmetle Hakkı söylesinler. Onlara benzemesinler, dönüp bize onların dili ile konuşmasınlar. Bunu yaparken de “Allah’a dayansın, sa’ye sarılsın, himet’e ram olsun”lar. Allah’ın gazabından, cezasından korksunlar, başkalarından değil. “Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”. Ey ahali, siz de bu kıssadan kendi payınıza düşen kıssayı çıkartın artık.
Selam ve dua ile..