Abdurrahman Dilipak: S.0.S.

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: S.0.S. /Habervakti.com

S.O.S., ”Uluslararası Mors Alfabesi”ndeki, “bir tehlike ya da zor durumla ilgili yardım çağrısı için kullanılan acil durum sinyali”dir. Orijinali “Mors kodu” şeklinde olup, sesli ve /veya görsel olarak kullanılabilmektedir. Bu uygulama ilk kez Alman hükûmetince 1 Nisan 1905'te yürürlüğe konmuş ve ardından “Uluslararası Radyotelegraf Konvansiyonu” tarafından 3 Kasım 1906'da kabul edildikten. sonra, 1 Temmuz 1908'de uygulanmaya başlamıştır.. Ve ben bugün size bu işaretle bir çağrıda bulunmak istiyorum. Çünkü yarın elektriklerin çalışmadığı gün, bu imkânımız da olmayacak.

Güneşteki patlama ile ilgili uyarılar yapılıyor. Evet, bu patlama önemli. Bu öyle iklim değişikliği yalanlarına, karbon yalanlarına benzemez. Birileri gelmekte olan felaketin farkında. Onun için “kod adı GlobalReset” olan proje ile, bir yandan kendilerinde oluşan “belli sayıdaki insan”ın hayatta kalmasını sağlamak, daha sonra da bundan sonraki hayatları için yeni bir düzen kurmak, yeni bir medeniyet inşa etmek istiyorlar. İnsanoğlunun yeryüzünde hayatını sürdürmesi için onlara göre, en az 100 Milyon insan gerekli. İdeal nüfus 500 Milyon.. En fazla 1 Milyar. Bu hedefe ne kadar kısa sürede ulaşırlarsa, bundan sonraki süreci yönetmek de o kadar kolay olacak.

Önce hemen söyleyeyim, güneş patlaması her an olabilir. Patlama ne kadar gecikirse o kadar şiddetli olabilir. İlk patlama dünyaya çarpmayabilir, ama bu patlamalar uzun sürebilir. En büyük tehlike bu değil, dahası da var. Ona geçmeden önce, kalp pili olanlar, bu gibi zamanlarda pek ortalıkta dolaşmasınlar. Elektronik, elektrikli arabası olanlar ve dijital kol saati, Wireless kulaklık, giyilebilir elektronik sistemler kullananlar, güçlü telsiz ve cep telefonları da, böyle bir durumda kullanıcılar için hayati risk oluşturabilir. Havada uçan sistemler, çanak anten, yüksek anten radar, telsiz alıcı-vericileri, füze rampaları için de aynı risk söz konusu. Çatısı çinko ya da metal kaplama olan mekanlar için de risk söz konusu. Havadaki manyetik fırtınalar, iklim değişikliğinin sebeb olacağı şimşek olayları çok artabilir, bunlar da yine aynı şekilde tehlike oluşturabilir. İyi ki, kafamıza, deri altına henüz Chip takmadılar. Zavallı hayvanlara takıyorlar. Taktıranlar varsa, beklenen güneş patlaması ve manyetik fırtınada hepsinin kafasında mikro şimşekler çarpıp, ansızın ölebilirlerdi. Bu kötü senaryo gerçekleşmese bile, BİOHACKER’ler, yapay zeka üzerinden, istedikleri kişilerin hayatlarını sonlandırabileceklerdi. Sonuçta canlıların bu senaryoda TEK TIK’lık canınız olacak. Size ölümsüzlükten söz ediyorlardı değil mi? Evveeet, siz MetaVerse’de Avatarlar dünyasında “sanal bir gerçek” olarak, bir kripto yazılım şeklinde ruhsuz ve cansız bir nesne olarak var olamaya(!?) devam edecektiniz. Ama size, canınızın cehennemde mu’azzeb olacağını söylemediler değil mi?

Bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey ise Kenevir. Keneviri engelleyenlerin, sebeb olacakları zarar-ziyan, hayati tehlike ve acılar konusunda Allah onların müstahaklarını versin. Zarar görenlerin hesaplarının görüleceği, zalimlerin gözlerinin yuvalarından fırlayacağı gün için onları uyarıyorum. Bakın, daha asıl büyük tehlikeyi söylemedim. Bunu artık birilerinin adeta iman ettikleri “Bilim”in ana referanslarından biri olan NASA söylüyor. Allah’a, Resulüne, Kitaba itibar etmiyorsanız, NASA’ya da mı itibar etmiyorsunuz (!?). Bak, İngiliz başbakan yardımcısı da öyle diyor. Aklı fikri Lucifer’de olanlara ne söylersen söyle, onların gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez.

Bu manyetik fırtına var ya, bu elektromanyetik şoklar havadaki oksijen atomlarının frekansını değiştiriyor. Onun için daha fazla fıtratı bozulmamış oksijene ihtiyacımız var. Bunu da en kısa yoldan, en kısa zamanda ve en ucuz şekilde bize sağlayan genetiği ile oynanmamış Kenevir. S.O.S. çağrısına verilecek en doğru cevap Kenevir olacaktır. Dağa taşa Kenevir ekmemiz gerek, hem de fıtratı bozulmamış. Bırakın o endüstriyel kenevir, tıbbi kenevir yalanlarını. 8 yıl bilim adamlarını çalıştırıp en değerli unsurlarını yok edip fıtratı bozuk bir kenevir üretiyorsunuz. Allahtan korkun. Önümüzdeki dönemde, her alanda, her anlamda en fazla ihtiyaç duyacağımız bit Kenevir’dir. Hava için, su için, toprak için, bitkiler, hayvanlar ve insanlar için buna mecbursunuz. Dünyada daha az oksijenle daha sağlıklı yaşayan bir canlı türü yok. Keneviri yasaklayanlar cinayet işliyorlar. Ölen çocuklar, ölen buzağılarda aşılarınızın vebali büyük. Onların ihtiyacı olan CBD’yi onlara yasaklıyorsunuz. Hasta insanlar ve çocuklar yurt dışında getirilen pahalı ürünlerle hayatta kalmaya çalışıyor. Kenevir yokluğu ile yanlış beslenme, aşı, ilaç ve tedavi yöntemleri ile ülkemizde hayatını kaybeden insan sayısı Gazze’de ölenlerden fazla ve bu dün başlamadı, hep böyleydi. Yazık değil mi bu ülkeye, bu insanlara.

Söylediklerim size absürd gelebilir. Bak Uzay tarikatının gurusu üstad Elon Musk efendi hazretleri(!?) ne buyuruyor: “Tek kurtuluş başka bir gezegene yerleşmek Tüm canlıların yok olacağını” söyleyen Elon Musk, "Başka gezegenlere yerleşmek tek kurtuluş yolu" açıklamasında bulundu. https://www.youtube.com/watch?v=xsXs2u50I2U kızıl gezegen marsa gitmek istiyor”. Mark Zuckerberg, de, Hawaii'de, Kozmik felaketlere karşı tam korumalı bir yer altı sığınağı yaptırıyormuş. Aynı Ada'da Bill Gates ve Jeff Bezos dâhil bir çok önemli şahısların arazileri bulunuyormuş. Korkudan ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bizimkiler de dünyada ne olup bittiğinden habersiz, gelecek on yıl için uçak siparişleri veriyor, uzaya astronot göndermeye hazırlanıyoruz!? Sonunda korkunun ecele faydası yok, ama insanoğlunun hali pür melali de ortada! (Bu arada dün, son 6 yılın en büyük güneş patlaması gerçekleşmiş. Bu daha öncü ve dünyaya etkisinin ne olacağını göreceğiz). Size Tevrattan da delil getirebilirim. Tarihin sonu ile ilgili Yeni Ahit’de, Yuhanna İncilinden ayrı bir bölüm olan “Yuhanna vahyi”ni okudunuz mu, “Enok’un (Hz. İdris AS’nin) kitabı” diye bilinen kitabı ya da. Size Kur’an-ı Kerimden, FİTEN hadislerinden sözetsem, inanacak mısınız. O zaman bana sormayın siz okuyun. Bakın bakalım “Tarık suresi”nde ne deniyor. Bu “Tarık yıldızı” neyin nesi! Ya da “Şira”. Hani Allah kitabında öyle diyor ya “Şira’nın da Rabbi Allahtır”. Sahi Allah (cc) kitabında bize bunları niçin söyledi? Kimi “Dünya’dan 10 Kat Büyük Olan Bir Gezegen”, NASA Planet X diye bir şey uydurdu. Hadi size DW’den bir haber vereyim. Alman kanalı, ona artık inanırsınız herhalde, “Bilim insanları astronomi prensiplerine aykırı bir gezegen keşfetti. Jüpiter’e benzeyen ve GJ 5312b adı verilen dev gezegen, küçük bir yıldızın yörüngesinde dönüyor”muş. Yakında daha çok duyarsınız. Güneşten daha sıcak bir yıldız: “Kahverengi cüce”, “M tipi kırmızı cüce”.. “Öte yıldızlar” konusunu bundan sonra daha çok duyacaksınız.

Amaan, biz Coğrafyayı bile sevmedik, ben de kalmış “Astronomi”den söz ediyorum. Oysa Allah “yere-göğe bakmaz mısınız” diyor. Bakın Astronomi ve Coğrafyayı bilgisine sahip olmadan hiçbir ibadeti yapamazsınız. Biri bize “zaman”, ötekisi ”Mekan” bilgisini verir. Allah (cc) Asr’a ve Arşa yemin eder. İbadetler zaman ve istikamet /Yön ile mukayyetdir. Ayet öyle der, “Ay ve Güneş Allahın iki şeairidir”. Onlar da “Allahın şeriatı”na bağlıdır, ama biz bunu içimizdeki kendini akıllı sanan Laikçilere nasıl anlatacağız. Millet Astronomiye değil, Astrolojiye ilgili duyuyor. Din gibi, Tarih gibi, Bilim gibi, Astronomi de magazinleştirildi, önce ideolojik ön yargılarla ve media üzerinden algı operasyonları ile yumuşatıldı, sonra Kahinlerin elinde oyuncak olan VİP siyasilerin azgın iştihalarına yem edildi.

Yazı uzadıkça uzuyor. Söylenecek çok söz var da, insanlar okumayı sevmiyor. Ben de zaten uzun yazıyorum. Bu gün burada bu konuyu noktalayayım da, hem bu (Allah cc’nin “gökyüzüne ve gece çakıp görünene!” yemin ettiği Karanlığı delip, darbeler vurarak gelen yıldızı ne bilebiliriz ki) şeklinde uyarıldığımız TARIK ve hem de “Onun da Rabbinin Allah olduğu” uyarısı yapılan ŞİRA’dan size daha sonra biraz bahsedeyim. Bir de tekrar Yapay zeka konusuna döneceğim. Hani şu hakaret davaları ile ilgili yeni bir ceza yasası tasarısı meclise getiriliyor ya, bugün yapay zeka ile bundan sonra neler olacağından bahsedeyim.. Ya hu bu “Tercüme yasa” hastalığı bizi 2. Meclisten kaldı. Tercümanların yetersizliği sebebi ile ve bir takım oynamalarla ortaya çıkan durumlar malum. Bir de sanki VİP konuşmaları hazırlayan metin yazarlarına yasa tasarısı mı hazırlatıyorlar bilmiyorum. Zaten meclise gelen tasarıların meclisten nasıl geçtiğini biliyoruz. Ya hu o yasalar daha resmi gazetede yayınlandığı günden sonraki ilk uygulamada ve ilk yargı aşamasında sorunlar başlayacaktır. Kaş yapayım derken göz çıkartan yasalara bir yenisini daha eklemek, yasamayı, yargıyı, yürütmeyi tartışılır, güvenilmez bir duruma sürüklüyor. Bakın, bu anlattığım konuyu bilmeden HABAT’ı, Gazze’de, Ukrayna’da yaşananları, GlobalReset ve TransHumanizm’i, dünyada olup-biten bir çok şeyi anlamak mümkün değil.

Neyse bugünlük de bu kadar, bu yazdıklarım sadece bir girizgahtı. Bir Mukaddime bile değil. Selam ve dua ile.

Medya-Makale Haberleri

Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!
Abdurrahman Dilipak: Suriye bizim göz aydınlığımız olsun!