Abdurrahman Dilipak: Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

Habervakticom yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Andurrahman Dilipak: Şeytan Ayrıntıda Gizlidir /Habervakti.com

Derin Gerçekler

Aşk ve öfke, korku ve sarhoşluk aklı zail eder.
Makam, mevki, servet ve iktidar hırsı, daha doğrusu ihtirasla istenen her şey aklı zail eder, bu anlamda..

Dünyevi olan hiçbir şeyi ihtirasla istememek gerek. O yolun sonu hüsrandır çünkü. Çünkü bu anlamda bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Hayırlı olanı anlamak, bulmak için akılla birlikte, vahyin yol göstericiliğine ihtiyaç vardır. Akıl gerçekliğin, Vahiy hakikatın rehberliğidir. Vahyin hakikatine insan aklın basamakları ile yükselir.

Onun için, somut olaylardan yola çıkarak, sık sık vahyin aydınlığına gönderme yapıyorum yazılarımda. Aklın gerçekliğine ilişkin olarak multi disipliner ve asimetrik bir sorgulama yapıyorum. Bir tarafın tellallığını yapmamaya özen gösteriyorum. Karşımdakini de anlamaya çalışıyorum.

Mesela bu gün size, vahye dayalı bir uyarı mesajı vereyim: (Rum 41) “İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.”
Biliyorum bunların çoğu “ağzınızın tadı”nı kaçırır. Tıpkı bize ölümü, cehennemi, öbür dünya ve imtihanı hatırlamanın ağzımızın tadını kaçırdığı gibi.

Devam edeyim mi?
Biliyorum ham hayaller peşinde koşanlar için benim söyleyeceklerin, aktaracaklarımın çoğu can sıkıcı olacaktır. Birilerin keyfi için ya da keyfi kaçacak diye, herhalde bu gerçekleri söylemeyecek değilim: (Enam 6) “Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz onca imkânı kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmur indirip (evlerinin) altlarından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller meydana getirdik”.

Sadece dünyanın en güçlü parası, ordusu, ekonomisi, bilimi ve sanatına sahip olan ABD gibi olmak istiyorsanız, daha zalim, daha hırsız, daha arsız, daha yalancı, daha emperyal bir ülke olmanız gerek. Başkalarının kanları ve gözyaşları üzerine kendinize iktidar ve servet üretmeniz lazım. Din, ahlak ve ayağınıza bağ olan gelenekten kurtulmanız gerek. Uyuşturucu, fuhuş, kumar, savaş ve terörü sizin örgütlemeniz gerek.
ABD öyle yaptı. Batı bu servet ve iktidara ulaşmak için dünyanın karasal büyüklüğünün üçte birindeki Kızılderilileri yok etti, iki kıta dolusu kara derilileri köleleştirdi ya da imha etti, Sarı ırkı sömürgeleştirdi. Bu mirası paylaşabilmek için kendi aralarında 100 yıl savaştılar. Sonra bir dünya savaşı, o yetmedi bir ikincisi, o da yetmedi bir de aynı ülkenin çocuklarını sağ-sol diye birbirine kırdıran soğuk savaş icad ettiler ve bu günlere geldi. Uygar batının gücü buradan geliyor.

(Bakara 251, Ahmet Tekin meali) ”Sonunda Allah'ın izni ve lütfuyla onları yendiler. Dâvûd, Câlût'u öldürdü. Allah kendisine devlet, hükümdarlık, peygamberlik, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisi verdi. Allah'ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan bazı şeyleri de ona öğretti. Eğer Allah insanların bir kısmıyla diğer bir kısmının devletlerini, medeniyetlerini ortadan kaldırmasa, iktidarlarından uzaklaştırmasa, zulümlerine karşı koydurmasa, azgınlarını, kötülük yapanlarını engelletmese, insanlara savunma imkânı vermeseydi, ülkelerin, yeryüzünün düzeni, dengesi bozulurdu. Fakat Allah bütün insanlığa, bütün varlıklara karşı lütuf ve kerem sahibidir.” (bk. Kur’ân-ı Kerim, 22/40; et-Tefsîru’l-Kebîr, 6/187-192).
Evet, evet: Allah'ın insanları birbiriyle savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu. Bu sadece savaşlarla değil, siyaset, iş, toplum hayatında da böyledir. Sahi kaç kişi oyunu kullanırken bu anlamda kitaba baktı?
Unutmayın, “inmemiştir kur’an şunu hakkıyla bilin, ne mezar başında okunmak, ne de fal bakmak için.”Allahın emri, peygamberin kavli” nedir bilmeden nikah masasına oturup, “dini nikah kıydıklarını zannedenler, neye evet, neye hayır dediklerini bilmedikleri için aile hayatları bir türlü düzene girmiyor. Büyük aile ülkemizde de siyasetin fıkhı olmadığı için, seçen de seçilen de bunlardan bi haber olduğu için sonuç böyle oluyor.

Farketmişsinizdir,
Erdoğan’ın açıklanan oyu %49.50, Cumhur ittifakının oyu %49.49.
Kılıçdaroğlu’nun oyu %44.89, Millet İttifakının oyu %35.04.
Gizli ortak HDP %10.55. Toplam %45.59. Kılıçdaroğlu’nun oyu eksi veriyor. Kayıp %0.7. O oyların bir kısmı İnce’ye gitmiş. O da 0.44 seviyesinde. 2. Turda,
Ogan’nın 5.17’lik, Ata İttifakının2.44, İnce’nin 0.44 ve Sosyalist Güç birliğinin 0.29, toplam 8.34’lük oyun nereye gideceğine bakmak gerek. Erdoğan’la Kılıçdaroğlu arasındaki fark %4.61 seviyesinde.

Milletvekili dağılımı,
AK Parti %35.84 ile 266, CHP %25.57 ile 168, HDP %8.97 ile 62, MHP %10.14 ile 51, İYİ %9.78 ile 44, YRP %2.82 ile 5 Millletvekili kazandı. İttifak olarak Cumhurun 322, Millet ittifakının 274, Arada 48 fark var. TİP 4=600. TİP’i de hesaba katarsak Millet ile Cumhur arasındaki fark, Millet ittifakının karşısındaki blokla iktidar/muhalefet ayırımı açısından bakarsak aralarındaki fark, parlamento aritmetiği açısından 44’e düşüyor. İttifaklar açısından TBMM’de salt çoğunluk Cumhur’da olmakla birlikte, Anayasal çoğunluk oluşmuyor. Milletvekili seçiminde CHP 30 ilde, (ki bunlar sahil ve güney doğuda genelde kalabalık iller) önde AK Parti 51 ilde. Cumhurbaşkanlığında durum 23/58. Tabi bu sonuçlar sandık şaibesini hesaba katmadığımızda.

Herkes şaibeyi konuşuyor da, mesela sandığa giren ve milletvekili olarak çıkmayan oylar var. Bunların oy toplamı 3 milyonu aşıyor, %6 ediyor. Bu da birlikte düşünüldüğünde 35 milletvekili eder. Bu durumda hiç milletvekili çıkartamayan 24 parti var. TİP 953 bin oyla (%1.7) 4 milletvekili çıkarttı, Ama Zafer partisi 1.210.000 oyla (%2.27) hiç milletvekili çıkartamadı. Tabi TİP dar bölgede yoğunlaşan oyu ile bu kazanıma ulaştı. Zafer bu hesaba göre 6-7 Milletvekili çıkartması gerekirdi. BBP 537 bin, Memleket 502 bin, GP 112 bin, AP 110 bin, Sol P. 76.000, ANAP 66 bin, oy almış. Diğer küçük partilerin oy toplamı da 400.000 in üzerinde.

Şimdi Türkiye Tuncay Özkan’ı tartışıyor. Hani şu “Cumhuriyet mitingleri”nin mucidi Kemalist, Laik, Cumhuriyet değerlerinin yılmaz savunucusu, Solcu gazeteci. Aldatıldınız arkadaşlarım. Aldatıldık! Bizim içimizde de çok böyleleri ve Özkan aranızdaki tek BİREY değil bu şekilde kullanılan. Ve herkes kendi içindeki adamını koruyor. Ve sonunda onlar kimsenin adamı değil, aynı Şeytanın karanlık locasına iteat ediyorlar. Bizse hala, aynı silahla hem sağ hem de sol dernekleri kurşunlayanların aynı mihrakların tetikçileri olduklarını anlayamadık, tıpkı, Fransa’da 68 kuşağının solcu gençlerini CIA’nın Charles de Gaulle’nin, FED in karşılıksız dolar bastığını anlayınca Paris’te sokağa salmasını bile bugün hala anlayamadığımız gibi.
Bu kafa ile Habatçı Mason Adnan Oktar’ın nasıl AntiMason, Anti Darvinist, aynı zamanda Kemalist ve Mehdiyet hareketinin önemli sunucularından biri olduğunu ve sonunda nasıl (Haşa) “İslami pornografi”nin temsilciliğine soyunduğunu anlayamadığımız (!?) gibi.


Biz, Ne Emire&Ali Kalkancı’yı anlayabiliriz bu kafa ile, ne Tuncay Güney’i, Seyhan Soylu’yu anlayabiliriz. Mesela hem AK Parti, BBP, hem CHP, hem MHP, İYİ Parti, Zafer partisinin, yani milliyetçi oyların nasıl bir artış sağladığını da anlayamayız. Sinan Ateş olayının seçmen tercihinde hiçbir karşılığı yoksa, bütün mesele HDP ve göçmen endişesi mi idi. Sahi Milliyetçi çevreler neden WEF, GlobalReset, TransHumanizm ve Uluslararası sistem konusunda neden ses çıkartmazlar. Habat’dan söz etmezler. Cevabını arayan o kadar çok soru var ki. Aslında birbirimizin açığını aramaktan kendimize bakacak zaman bırakmıyorlar bize. Ötekiler olmasa biz aslında çok mutlu olacağız zannediyoruz. Oysa biz, ötekinin ötekisiyiz. Ötekinin bana uzaklığı, benim ona uzklığıma eşittir. Benim fikirlerim ona ne kadar garip geliyorsa, ötekinin bana uzaklığı da o kadar garip gelecektir.

Çözüm birbirimizi dinleyip anlamakta.. Aynı gerçeği birbirlikte sorguladığımız bir çok konuda uzlaşılacaktır aslında. Yeter ki samimi bir şekilde konuşalım. İhtilaf yine kalacaktır. O zaman da bir çok konuda birbirimizi mazur görür, birbirimize karşı sabır ve tahammülü kuşanırsak sorunlarımızı çözme yönünde önemli kazanımlar elde edebiliriz.
Bu ülkede barış içinde yaşamak emek ister, ama bu ülkeyi birbirimize cehennem haline getirmek için iki geri zekalı yeter de artar bile.
Ayrıntılara dikkat!
Şeytan ayrıntıda gizlidir.

Selam ve Dua ile...

Medya-Makale Haberleri

Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!
Abdurrahman Dilipak: Suriye bizim göz aydınlığımız olsun!