Abdurrahman Dilipak: Türkiye bu işin Neresinde?/Habervakti.com
Derin Gerçekler
Size, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail arasındaki karanlık ilişkiden söz edeceğim ve soracağım, Türkiye bu denklemin neresinde?
BAE gizli bir Amerika var. Aslında ABD elçiliği olan her ülkede onlar var. Mesela onlar Yemen’de de varlar. BAE bayrağı altında savaşan paralı askerler var. Onların diğer adı BlackWater. Bu bir şirket. Kurucusu Erik Dean Prince eski ABD de eski bir Deniz Subayı ama kökleri Hollanda’ya dayanıyor. Kalvenizmden Katolizme hızlı bir geçiş yapan Prince, Cumhuriyetçi bir kafa yapısına sahip. Size küçük bir ayrıntı daha; Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde BlackWater şirketi “Darkriver” adıyla, Erik Prince ise Gölge/Ferdinand karakteriyle sembolleştirilerek anlatılmaktaydı.
Namı diğer “Academi”. Merkezi Hong Kong'ta olan “Frontier Resource Group” da Dean Prence’ye ait. 1 milyar 350.milyon dolara kurulan şirketin ABD’den aldığı yardım 3.6 Milyar Dolar.. Ruslar’ın Wagner’nine benzer. Bizimkiler SADAT’ı buna benzer bir şekilde modelleme istediler ama olmadı. Mesela “Korucu” sistemini de biz ABD’nin Tretoryal savunma birliklerinin Filipinlerdeki ILAGA uygulamasından esinlenerek kurguladık. “Küçük Ameirka” olmanın beraberinde getirdiği bu tür imkanlar(!?) oluyor. “Özel Harb”i, “Gayri nizami harp”i de ABD’li dostlarımızdan (!?) aldık. Ah bunu bir bilsek, PKK’nin kimler tarafından niçin örgütlendiğini de anlarız ama, Türklerin de Kürtlerinde maalesef böyle bir derdi yok. Onların kutsal yalanları var, gerçekten bağımsız! Özel görevleri dışında tüm dünyada ABD elçiliklerini bu şirket koruyor.
Eylül 2007'de Bağdat'ta 17 sivilin öldürülmesinden dolayı bu şirket suçlandı. Mesela ABD’nin desteklediği YPG gibi kuruluşlarda bunların elemanları da var. Bakın “Dahlan senaryosu” da bu çerçevede burada biçimlendirildi. Arap baharında da bunlara yeni roller verilecekti. 2010’da “Arap Baharı” öncesi BAE’de, hem BAE, hem de Arab yarımadasındaki ülkelerle komşu ülkelerinden güvenliği için bir imzalandı. Mısır, Somali, Sudan, Yemen, Suriye, Lübnan, Irak’ta bunlar vardı. 2011’da Somalili 2000 kişilik bir grubu Aden Körfezinde görev almaları için eğitenler bunlardı..
Durun, bakın daha neler var? 2018 yılında BalckWater “Frontier Services Group” üzerinden Guantanamo ve Ebu Gureyb’deki tecrübelerden yola çıkarak, Çin'de Doğu Türkistan’ın Uygur Bölgesi'ndeki Müslümanları için tutuklama kampları kurma işi de bu şirkete veriliyor. Ayrıca, Türkiye’nin de içinde olduğu, Çin'in “Bir kuşak bir yol projesi”nde güvenliği sağlama işi bu şirkete verildi.
Daha bitmedi, bu Eric Dean Prince, Hong-Kong merkezli iş adamı Chun Shun Ko ile birlikte Çin Uluslararası Güvenlik ve Yatırım Şirketi ile birlikte bölgede ve Afrika'daki gaz ve petrol alanında, madencilik konusunda da işbirliği yapmaktadır. Bu çerçevede Kenya’da Kijipwa Aviation ve Phoenix Aviation havacılık şirketlerini satın aldılar.
BAE’da hangi “sivri akıl”lı, son “Global Hükümetler zirvesi”nde, Erdoğan’la birlikte, Katar’ı da araya katarak, Filistin topraklarında İsrail’in yanında Gazze’ye karşı savaşan ve kendi ülkelerinde Müslümanlara Doğu Türkistan’a benzeyen zulümler yapan bir ülkenin hükümet başkanını Onur konuğu yaparak birlikte tek bir fotoğraf karesinde buluşturarak kime ne mesajı verdiler.
Blackwater BAE’ye geldikten sonra ülke ordusunun Eğit/Donat/Yönet işlerini Blackwater yapıyor. Zaman içinde, 2015’den itibaren, BAE'nin, özellikle Yemendeki çatışmalar çerçevesinde askeri işlerine giderek daha fazla dahil oldu. Sonuçta bugün savunma hizmetlerinde istihdam edilen çok az sayıda yerli var. Ve bununla birlikte VİP / CIP koruma hizmetleri ile birlikte, ülkenin istihbaratına da büyük ölçüde bunlar hakim oldular. Temmuz 2017’de bu şirket Trump ile Putin arasında arka kapı politikasını da organize etmiş. Yani ABD’nin stratejik ve taktik operasyonlarında da rol oynamış. Dahlan senaryosu, Bölgesel Kürt politikası, Şii politikası, Gayrimüslim unsurların varlık ve güvenliği, uzun yıllardır bunlardan sorulur. Bu çerçevede bunların Habat ve Agartha / Epsteinden ayrı olması düşünülemez.
Bu şirket bir Amerikan şirketi ama, İnsan Kaynaklarında her milletten birileri var. Bir çok ülkede faaliyet gösteriyorlar ve o ülkelerin Silahlı kuvvetlerine, Jandarma, Polis ve istihbarat elemanlafrına eğitim vermek için İngiltere, Fransa, hatta Avusturalya gibi ülkelerden emekli askeri personellerden destek alıyorlar. Sudanlı Janjaweed, Kolombiyalılar, Güney Afrika ve diğer yabancı birliklerin çoğu BAE'nin başkanlık muhafızları da dahil, ABD’li, Fransız, İngiliz ve Avustralya'lı eski askerler tarafından eğitiliyor..
FSG, R2 ve Blackwater'ın arkasındaki Erik Prince'in kız kardeşi, eğitim bakanı Betsy Devos Trump'ın kabinesinde görevli. Trump'ın danışmanları Steve Bannon ve Peter Thiel Eric Prince ile çok yakın çalışan iki kişi. Hatta Pringe’nin Trump’un gölge danışmanı olduğu söylentisi çıktı bir ara.
BAE’nin “yerli ve milli” bir güvenlik şirketi var!? R2 “Reflex Responses Company” adındaki bu şirketin arkasında Blackwater var. Bu şirket, 2010 yılında BAE projesi kapsamında Erik Prince tarafından kuruldu ve daha sonra BAE’ne taşındı. Abu Dabi Prensi Muhammed bin Zayed El Nahyan, doğrudan kendisine bağlı olan yabancı paralı askerleri Yemen ve diğer ülkelerde R2'yi üzerinden yönetiyor. Bu arada BAE’de bir de Sınır Hizmetleri Grubu (FSG) var. BAE’nin yatırım yaptığı, yurtdışında stratejik ortaklık yaptığı ülkelerde kendi ve işbirliği yaptığı toplulukları ve yatırımlarının 'güvenliğini sağlamak için FSG görev yapıyor ve tabi hepsinin arkasında Blackwater var. BAE’nin “yerli ve milli” gözüken bir çok projesinin arkasında ya ABD, ya İngiltere ya da İsrail var.
Marc Cher-Leparrain 22 Şubat 2017’de şunları yazdı: “Abu Dabi'nin dış politikasının iki temel hedefi var: Kendisini İran'a karşı korumak ve ana hedefi Müslüman Kardeşler olmak üzere siyasal İslam'ın her türünü yok etmek”
İhvanı Müslimin/Müslüman kardeşler BAE’de 2011'den itibaren acımasız baskılara maruz kaldı. Hem Abu Dabi hem de Riyad ve BAE, Muhammed Mursi'yi deviren darbesinin güçlü destekçileriydi.
Dünyanın en büyük “özel ordu”su olan Blackwater ve Xe'nin sahibi Erik Prince, sadece güvenlik işleri ile de ilgilenmiyor. Mesela AMWAY ile de ilgili. Erik'in kız kardeşi Betsy AMWAY’ın sermayedarlarından Dick DeVos ile evlidir. Prentice, Erik Prince'in ailesi tarafından kurulan ve finanse edilen sağcı bir dini lobi grubu olan “FRC / Aile Araştırma Konseyi”nin, nasıl F. Gülen bizde “İslam - Hristiyan diyaloğu”nu savunuyorsa, bu yapı da Yahudi-Hristiyan diyaloğunu savunuyor. FRC’nin misyon belgesinde bu durum şu şekilde ifade ediliyor: "...Aile Araştırma Konseyi, adil, özgür ve istikrarlı bir toplumun temeli olarak Yahudi-Hıristiyan dünya görüşünü desteklemektedir." Bu arada bu örgüt, LGBT’yi Hristiyan ve Yahudi ahlakına aykırı olduğu için, kendi toplumları için reddederken, görev yaptığı diğer ülkelerdeki kendileri dışındakiler açısından bu konuda sorun çıkartmamaktadırlar. Focus on the Family'den evangelist James Dobson ve muhafazakar ikon Gary Bauer bu hedef için bunlarla birlikte çalışıyor. Kendileri Kalvinizm’den Katolizm’e geçmiş ama Evengelik’lerle beraber Yahudilerle birlikte yaşamayı savunuyorlar. Mesela, ilgi alanlarının çeşitliliğini göstermesi açısından, “Kök hücre araştırmaları” da bunların özel ilgi alanında.
2008'de ABD’de, sağlık hizmetlerine yaklaşık 2,3 trilyon dolar harcandı; bu, kabaca tüm federal gelir vergisi gelirlerinin toplamına eşittir.. Bu para dağının yüzde yetmiş beşi kronik (tedavi edilemez) hastalıkları olanların bakımına gitti. Onlara göre “sevdiklerinin sadece pahalı sefaletlerini sürdürmek” için bu kadar para harcanmamalı. Bu para onların iyileştirilmeleri için araştırmalara bizi yönlendirmeli. Onun içinde sadece “Embriyonik” değil, “yetişkin kök hücre araştırmaları” da desteklenmelidir. ABD yönetimi 2008 mali yılında insanlarda “embriyonik kök hücre araştırmaları”na 88 milyon doları hibe verilirken, “yetişkinler için yapılacak çalışmalar için” bu rakam 381 milyon dolar olarak açıklandı. Bu proje “Gen Manipülasyonu” içinde ayrıca bir ön çalışma olarak değerlendirilmektedir..
Hal böyle iken, acaba hangi irade niçin, Hindistan’daki İslamofobik uygulamalar devam ederken ve Gazze’de Müslümanlara karşı Hindistan’dan gelen Hindu askerler gönüllü olarak savaşırken, BAE’de Global Hükümetler zirvesinde Hindistan ile birlikte Türkiye’yi ve Katarı “Onur konuğu” olarak aynı masaya oturttu acaba. Oradan Mısır’a giderken Mursi, Biltaci ya da Esma hiç akıllarına gelmedi mi? Beştepe’deki Rabia anıtı ne zaman sökülecek? O orada durdukça yaşanan çelişkilerle ilgili hafızalar hep tazelenmeye devam edecek.
Bu zirvenin arkasında Dünya Ekonomi Forumu vardı. Dahlan lobisi oradaydı, HABATçılar da öyle. Agarthacılar da oradaydı. Böyle bir zirve olurken, Blackwater heryerdeydi. Güney sınırımızdaki PYD unsurlarının koruyucusu, onların eğitimini, donatını sağlayan örgüt ya da Libya’da karşımızdaki Hafter’in arkasında güç olan BLACKWATER, “Dünya Hükümetler Zirvesi”nde aynı zamanda Türk delegasyonunun koruyucusu idi. Peki, hal böyleyken bizimkiler orada ne geziyordu? Sanırım cevabını bulmamız gereken asıl soru bu. Yoksa dünya 5’den büyük değil miydi? Hatta bugünkü gerçekler ışığında dünya WEF’den bile küçük olabilir.
Selam ve dua ile..