Gelecek, geliyor derken, 2023 yılı korku ve umutları ile geldi.
Size söyleyeyim, 2023 size bir şey getirmiyor, 2023’e sizlerin, bizlerin neler getireceğinizi ise zaman gösterecek. Herkesin bir kaderi var, rızkı var ve eceli var. Olan oldu ve olacak olan da olacak. Ölen ölecek, kimi zarar edecek, kimi kazanacak. Herkes kaderinde olanı yaşayacak.
2023’ün gündemi hayli yüklü. Görünen o ki, zor bir yıl olacak. Tabi şunu da unutmayalım, Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay ve zorlaştırdığından daha zor bir iş yok. Allah cahillere ve zalimlere yardım etmeyeceğine göre, insanlar eğer akıllarını başlarına toplamazlarsa daha zor bir yıl bizi bekliyor.
2023’de yine seçimi konuşacağız, ekonomik krizi, savaşı, terörü, iklim, gıda, sağlık konusunu, aileyi, gençliği, depremi, yeni dünya düzenini konuşacağız. Bunları bilmek için kahin olmaya gerek yok. Görünen köyü hikayesi böyle.
Seçim, ister 14 Mayıs’ta, ister Haziran ayında olsun, büyük ihtimalle bu iş 2. Tura kalacak. Yani, yeni meclisin açılması Eylül-Ekim’i bulabilir. O seçim bitince zaten yerel yönetim seçimleri ile ilgili tartışmalar başlayacak. Dahası eğer Beştepe ayrı bir ittifakta, TBMM çoğunluğu ayrı bir ittifakta olursa seyreyle sen gümbürtüyü. Zaten ilk bütçe görüşmelerinde kızılca kıyamet kopar. Ardından da ya Cumhurbaşkanı Meclisi fesheder, ya Meclis Cumhurbaşkanını görevden alır, sonuçta yerel yönetim seçimleri ile birlikte 2024’de Mart sonunda ya da Mayıs gibi Türkiye bir daha genel seçimlere gider.
Zaten bugünden kimse seçimin zamanında yapılmasından söz etmiyor. Kimi erkene alma, kimi ertelemeden söz ediyor. Seçim güvenliği şimdiden bir endişe konusu.
Size Nasreddin Hoca fıkrası anlatayım: Hocanın komşusu bir karı-koca kavga etmişler. Kavga konusu, yeni doğan çocuklarını nüfusa erken kaydettirme, geç kaydettirme. Birisi askere erken gitsin gelsin diyor, daha önce vefat eden küçük çocuklarının kimliğini kullansın diyor, ötekisi geç gitsin istiyor. Önce komşu hanım gelmiş, derdini anlatmış, sonra kocası gelmiş, o da anlatmış, hoca her ikisini de dinlemiş, peki normal doğduğu zamanında kaydettirmeyi hiç düşünmediniz mi demiş. Komşu karı koca “o hiç aklımıza gelmedi” demişler. Maalesef doğru olan kimsenin aklına gelmiyor. Her biri kendi çıkarına, ötekilerin aleyhine olacak bir düzen kurmak istiyor. Öyle bir şey yapmak istiyor ki, kendi kazansın. Bu Parti, Vakıf, Dernek, Sendika, Şirket fark etmiyor. Kendi içlerinde de böyle, ötekilere karşı da böyle.
Kendi içlerinde, rakipleri ile ahlaki ve hukuki bir zeminde uzlaşamayanlar, sonuçta, bu Pedofolik, Satanist, Sadist çetelerin eline düşecekler.
Düne kadar hep işsizlik sorununa çözüm arandı, EYT tartışıldı, Asgari Ücret konuşuldu. Ya hu otonom robotik sistemler insanın yerini alacak. Bu kadar çalışanı ne yapacaksınız, kimsenin umurunda değil. 2023 de NeuraLink insan üzerinde denenecek. Artık TransHumanizm dönemi başlıyor. biyolojik insan tedavülden kaldırılıyor, İnsan 2.0 başlıyor. Milyonlarsa insan çöp olacak! Kimin umurunda. O okullara, öğretmenlere , öğrencilere gerek yok. Nesnelerarası iletişimde Siborg, makine ve hayvanla aynı network’de bir NESNE olacak. Hala aileden söz ediyoruz. Böyle giderse biyolojik cinsiyet yok artık, hangi aileden söz ediyorsunuz. Diyanet yeni kadro almış, yeni senaryoda din, ahlak yok ki, siz hangi diyanetten söz ediyorsunuz. Endüstri 4.0’da işçi sorunu da yok. İnsanın yeniden yapılandırıldığı, Toplum 5.0’da öyle vakıf, dernek, sendika, siyasi parti filan da yok. Asker yok, polis yok, para yok! İnsansız araçları biz çok sevmiştik aslında.
Aslında İstanbul Sözleşmesi, 5G, Lanzarotte, Pandemi, LGBT, iklim arasındaki değin bağı göremeyenlere bu işleri anlatmak çok kolay değil. Biz yine de anlatmaya devam edelim, belki aralarından bir anlayan olur. Uzun sürecek bir seçim süreci için kafamızı kiraya vermeyelim. OYUN’u görmeden Oyumuzu vermeyelim. Vekalet vereceğiniz parti ve vekilleri ince eleyip sık dokuyalım. Kimseye mahkum ve mecbur değilsiniz. Sonuçta “Allah’a dayanacak, sa’ye sarılacak, hikmet’e ram olacağız”. Akif’in dediği gibi, “yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”