Abdurrahman Dilipak: Zilhicce Yazıları 8 /HABERVAKTİ.VOM
Biz tarihi mefahir’e döndüdük, “tul-ü emel”le süslediğimiz dünya hayatını da süsledikçe süsledik.Padişahımız oğullarının sünnet merasimindeki ihtişamı, padişah efendimizin sünnete verdiği değerle açıkladık.Kedi aç kalır, yavrusunu yemeye karar verirse onu fareye benzetirmiş. Hani gösterişten kaçınacaktık, ayaklarımızı yere vurarak yürümeyecektik. “Tevazu” sahibi olacaktık. İsraf etmeyecektik, ama değil mi “itibarda tasarruf olmaz” diyerek israfa da bir kılıf-bahane uydurduk.
“Baby Shover” ajanslarımız var artık. Zengin hanımlar, Arabistan'da uzun süren ev davetleri ve ziyaretlerine saat başı değiştirdikleri kıyafetleri göstermek için, zenginlik yarışında öne geçmek için saatbaşı elbise değiştiriyorlar ya, onun için Moda danışmanlarını yanlarında götürüyorlar. Bir giydikleri elbiseyi bir daha giymiyorlar.
Artık Şeyh efendilerin zengin müritleri Şeyhlerin yakınlarına jest yaparak görkemli törenler hazırlıyorlar. Hocalarının yakını delikanlılara ışıltılı kristal taşlarla süslü taht kurup, etrafında halka olup zikir çekiyorlar.
“Hani Şeyh uçmaz, mürit uçurur” derler ya o hesap. Hocaları mı cemaatı yoldan çıkartıyor, cemaat mı hocaları? “Tavuk yumurtadan mı, yumurta tavuktan mı” bu öyle bir muamma. Her ikisi eş zaman birlikte başarıyorlar bu işi. Böyle hocaya böyle cemaat, böyle cemaata böyle hoca. Yani Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş hesabı.
Eskiden yoğ idi diyeceğim ama, eskiden de vardı bu işler. Fuzuli'nin Şikayetnamesindeki “Selam verdim rüşvet değuldur deyu almadılar” dediği zaman Kanuni devri. Her zaman her yerde her çeşit kişilikler olabiliyor. Peygamber evinde münkirler olabildiği gibi, bunun aksi de mümkün. Firavun sarayında Haacer’ler, Asiye’ler, Maşide’ler var.
Hz. İbrahim'den, Hz. Hacerden, Hz. İsmail'den vazgeçmeyen şeytan, bizden de vazgeçmeyecek. Bir şekilde kapımızı çalacak ve icabında bizi Allah'la bile aldatmaya çalışacak. Şeytan'ın en başarılı olduğu yerlerden biri de bu. Servet ve iktidar sahipleri, Mele’ler.
Şehvet istismarı ile ağına düşürdüklerini kolaylıkla insin Şeytanlarına dönüşebiliyorlar. İnsin Şeytanı, gerçek Şeytanı kıskandıracak ifsatlar, fitneler çıkartabiliyor.Düşünsenize, şu pandemi fitnesini didarlar üzerinden, onların eli ile pazarlamadılar mı? İstanbul sözleşmesi, Lanzarote nasıl çıktı, nüfus cüzdanımıza “Gender” diye kim yazdı?
Bakın bizi ''galubela''daki, ''elestü'' bezmindeki ahdimizden dönersek, rahmet de gazaba döner. Hz. Yusuf ve Züleyha bugün yaşasa, öyle bir düzen kurduk ki, kadını korumak için onun beyanını doğru kabul edip Hz. Yusuf’u biz de hapse atardık. Hatta Züleyha geri dönüp, “yalan söyledim” dese de hüküm değişmezdi. Yusuf’un gömleğinin önden mi arkadan mı yırtıldığına bakmazdık. Bu yasayı yapanların ya da uygulayanların, o gün Hz. Yusuf’u yargılayıp hapse atanlardan farkı ne, biri bana bunu açıklasın. Bugün ülkemde nice Yusuf’lar, Hz. Yusuf’un işlemediği bir suçun çilesini yaşıyorlar.
“Ebu Cehil öldü diyorlar, Ebu Cehil ölmedi ya Resulullah, kıtalar dolaşıyor!” Lawrancemin takipçisi Sarıklı Ebu Cehiller, 28 Şubat’ın Emire’lerinin örgütledikleri tarikatlar misali, FETÖ örneğinde, Adnan Oktar örneğinde de gördüğümüz gibi, bir takım insanları peşlerine takıp Cennette köşk pazarlıyorlar.
Bakın Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez. Din ve devlet büyüklerini, ya da her kim olursa olsun, Allah’tan başka birini İlah ve Rab edinmeyin. İşte o zaman rahmet gazaba döner. Bilmediğimiz şeyin peşine düşmeyelim. Sözü dinleyip doğrusuna destek verip, yanlışına karşı çıkalım. Birileri (kim olursa olsun) size bir şey söylerler de, o şeyin doğru olup olmadığına bakmaksızın o tek şahidi mutlak delil olarak kabul edip, o şey üzerinden düşünmeden, sizden beklendiği gibi o söz ve işi kabul ya da reddederseniz, o kişi, ya da kurumu İlah ve Rab edinmiş olursunuz. O kim ya da ne olursa olsun.
Bu saltanat aşkı, özlemi bize nerden geliyor bilmiyorum. Ezilmişlikten mi kaynaklanıyor yoksa. Ezenlere mi benzemek istiyoruz, onlara mı özeniyoruz. Onları kıskanıyor olabilir miyiz, ya da neden biz değil de onlar yiyor, zenginleşiyor diye onlara kinleniyor muyuz.
Bugünden bakınca “Üzeyir Allahın oğlu” diyenlerin sapkınlığını anlamak daha kolay hale geliyor bugün yaşadıklarımızla. Bugün bize “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadeden GreatReset’çilerin kim olduklarına ne yaptıklarına bakınca Tanrı kralları daha iyi anlıyor insan. Kaderi değiştirmekten söz edenler, insanlara rızık ve insanlar, ırkları ve devletleri için ebedi bir hayat vadedenler hangi zihniyetin mirasçıları!?
Bizimde de bu gidişle yerli ve milli “Ağa Han”larımız olacak. Biliyorsunuz, Müritleri Ağa Han’ın her yıl altınla tartıyorlardı... Körü körüne bir ideoloji ve insanları bir ölüm makinasına dönüştürebilirsiniz. Hitler’i, Musolini’yi hatırlayın, ya da Alamut kalası fedailerini. Tanrıyı kıyamete zorlamaya çalışan Siyonist Evengeliklerin derdi de. Ya da dine ve fıtrata meydan okuyan ModRNA’cı lar de bilim ve teknolojiye dayanarak birer ölüm makinasına dönüşmedilermi. Kerbela’da neler yaşandığını da biliyoruz. Birileri dinlerini siyaset ve menfaat uğruna pazarlık konusu yapıyor ve onu bir meta’ ya dönüştürmek konusunda tereddüt göstermiyorsa, onlardan daha tehlikeli kimse yoktur. Onlar herşey yapabilir. Onları dizginleyecek bir fren yoktur.
Allah'ın rahmeti gaza döndüğünde, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden sadece o zalimler değil, onlara destek olanlar yanında onlara karşı seslerini çıkartmayanlar da o gazaptan paylarına düşeni alacaklardır.
Şimdi Tevbe zamanıdır. Asra yemin olsun ki, insanlar hüsrandadır.
Ancak, İman edenler, ameli salih işler yapanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna.
Ya Rab bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl ve bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.
Selam ve dua ile.