Abdurrahman Dillipak : Hoşgeldin “Allah'ın Kurtuluş Müjdesi” Yuşa! /HABERVAKTİ.COM
Son evladım 2013'te ABD’ye gelin gitti. Bahar bu yıl, bir müjdeyle geldi ve 8. torunum ailemize katıldı. Bize “Allah’ın emaneti”, “ikramı” ve ”göz aydınlığı” olarak verdiği, inşallah bizler için rahmet ve bereket vesilesi olsun diye dua ettiğimiz evladımızın adını “Kerem Yuşa” koyduk.
Hz. Yuşa’nın MÖ 1450 - MÖ 1370 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Yûşa‘ (Yeşu) kelimesinin İbrânîce aslı, “Allah kurtuluştur” veya “Allah kurtarır” anlamına gelen Yehoşua’dır (Yeoşua). Yeşu da bazı kaynaklarda “Rabb’in kulu” diye nitelendirilmiş (Yeşu, 24/29). Yani bir başka anlamı da “Abdullah”.
Tevrat’a göre aslı Hoşea olan bir isim. Yeşu, İsrâiloğulları’nın 12 kabilesinden biri olan ve Yûsuf’un oğlu Efraim’in adını taşıyan kabilenin lideri Elişama’nın oğlu Nûn’un oğludur.
Bizim Yuşa’mızın bir abisi ve bir de ablası var. Abdurrahman Akif ve Dilruba.
Ailemizin 2. neslinde en büyük olan Ömerimiz, en küçük ise şimdilik Kerem Yuşa’mız.
Ömer, Ayşe Meryem, Sare Nur, Abdurrahman Akif, Asaf Bera, Asude Bahar, Dilruba diye devam ediyoruz.
Anne-babalarına gelince;
Ali Osman / Sezin,
Ahmet Taha / Kübra,
Fatıma Zehra / İsmail,
Ahsen Büşra / Emre..
Yuşa aleyhisselam, İsrailoğullarını Kudüs’e götüren kişi. Hz. Harun yolda vefat etti, Hz. Musa Kudüs’ü göremedi. O, Hz. Yuşa’ya nasib oldu. Hz. Yuşa, Kudüs'ün ilk fatihidir bu anlamda. İstanbul onun mekanı mı, makamımı bilmiyorum ama Beykoz’da biz onun komşusu sayılırız. İstanbul'un manevi fatihlerinden biliriz. Yuşa artık evimizde. Müslüman, peygamberlerin manevi mirasçısı olmalı. Onun için onlara “veresetül enbiya” denir.
Yuşa aleyhisselam Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Asiye’nin din kardeşi idi. Firavun'un sihirbazlarının yenilişini gördü. Yed-i Beyza’ya şahidlik etti. Asa’yı Musa’ya da. Allah’ın ikram’ına muhatab olanlardandı. Tur-u Sina’da yaşananlara da şahidlik etti, 10 Emre de. O pınardan da su içti, Hidayeti bırakıp puta tapanları da gördü. 40 Yıl Tih çölünde yürüdü. Emanet sandığının etrafındaki meleklerle tanıştı. Vahye şahidlik etti. Mısır’dan Filistin’e, oradan Kudüs'e... Arz-ı Mev’ud coğrafyasını adım adım dolaştı. Sahi, Hızır-İlyas buluşmasını kutlarız da, neden “Yuşa günleri” diye bir günümüz yok, Hz. Yuşa’nın hayatı ve şahsında Vahiy bilincimizi canlı tutmamıza yardım edecek bir gün.
Bugün Hanımım Asiye, Kerem Yuşa’sı ile, Hz. Yuşa’nın manevi mirasçısı torunu ile binlerce yıl sonra bu topraklarda buluşuyor. Dilerim biz ailece Allah yolunda hayır yolunda koşanlardan oluruz.
Mûsâ, İsrâiloğulları’nı denizden geçirdiği gibi Yeşu da kavmini Şeria nehrinden geçirmiştir. O belde ahâlisinin iri cüsseli, çok kuvvetli ve kalabalık olduğunu görünce korktular. Geriye dönüp kavimlerine gördüklerini anlatarak onların harbe gitmelerine mâni oldular. İçlerine korku düşüp, feryâda başladılar: “Keşke Mısır’da ölseydik. Yâhut burada ölsek de, Allah bizi o zâlimlerin memleketine sokmasa, yoksa hanımlarımız, çocuklarımız ve mallarımız ganîmet olarak kalacak.” dediler. “Ey İsrailoğulları! Cebbarların (zâlimlerin) şehrinin kapısından hemen girin (onların vücutlarının büyüklüğünden korkmayın. Biz onları gidip gördük ve öğrendik. Onların bedenleri büyük ve kuvvetli fakat kalpleri zayıftır. Sizinle harp etmeye rûhî metânetleri yoktur). Bir defâ kapıdan girdiniz mi (Allahü teâlânın vâd ettiği yardımın size gelmesiyle) elbette siz gâliblerden olursunuz. Siz gerçekten inanan, Allahü teâlânın vâdini tasdik eden kimseler iseniz, (Allahü teâlânın kudretine, size yardım edeceği hakkındaki vâdine, Musâ aleyhisselamın peygamber olduğuna inanıyor, îmân ediyorsanız, düşmanların boy ve cüsselerine bakarak aldanmayınız. Onlardan korkmayınız. Size ilâhi yardımın geleceği husûsunda ve bütün her hâlinizde) Allahü teâlâya tevekkül ediniz. (O’na îtimâd ediniz. Yalnız O’na güveniniz ve cihâddan geri durmayınız.)” (Mâide sûresi: 23)
İsrailoğulları Yuşa bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ’yı taşlayıp, Musa aleyhisselama karşı gelerek Allahü teâlâya isyân edince Musa aleyhisselam üzüldü. Allah'u Teâlâ İsrailoğullarını kırk sene müddetle Arz-ı Mev’ûd denilen bölgeye girmelerini haram kıldığını ve onların Tîh Sahrasından çıkamıyacaklarını bildirdi. “Biz harbe gitmeyiz.” diyerek isyân eden kimseler kırk sene müddetle Tîh Sahrasında şaşkın bir halde dolaştılar. Kırk sene içinde öldüler. Kırk senenin sonuna doğru Harun aleyhisselam ve ondan üç sene sonra da kardeşi Musa aleyhisselam vefat etti. Musa aleyhisselam vefat ederken yerine Yuşa aleyhisselamı halîfe bıraktı. Allah'u Teâlâ, Yuşa aleyhisselamı da İsrailoğullarına peygamber olarak vazîfelendirdi. Bu sırada Musa aleyhisselama karşı çıkıp; “Biz harbe gitmeyiz.” diyen kimseler ölmüş, onların yerlerine oğulları ve torunları çoğalmıştı. Allah'u Teâlâ, Yuşa aleyhisselama İsrailoğullarını toplayıp Tîh Sahrasından çıkarmasını ve Arz-ı Mev’ûd denilen bölgeye gidip cebbârlarla (zâlimlerle) harp etmesini emretti. Hz. Yuşa, Hz. Musa’nın her kabileden birer kişi seçerek gönderdiği Arz-ı mev‘ûd coğrafyasının kaşiflerinin başındaki kişidir... Bu görev verildiğinde Efraim kabilesini temsilen Yeşu o zaman 40 yaşındadır... Yeşu, İsrâiloğulları’nı müminlere vadedilen kutsal topraklara girmeye ikna etmeye çalışsa da orada yaşayan iri-yarı insanların görüntüsünden korkan İsrailoğulları o topraklara girmeyi reddeder. Kendilerini cesaretlendirmek için ısrar eden Yeşu’yu taşlarlar. Taife ilk yolculuğunda Hz. Muhammed'in başına gelen onun da başına gelir. Taif halkı tevbe etmişti ama İsrailoğulları inatlarından vazgeçmediler. Kendilerini taşlayanlar hariç Arz-ı Mev’uda girmeyi hak edeneler, kendilerine komuta eden Nûn b. Yeşu ve Yefunne oğlu Kaleb dışında 20 yaşın altında, Mısır’dan çıktıktan sonra doğanlardır. Ahid sandığı’nı Şilo’ya yerleştiren odur.. Yuşa Kudüs’te karargahını Efraim dağındaki Timnatserah’ta kurdu. Yuşa aleyhisselam İsrailoğullarını toplayarak Erîha şehrini kuşattı. Kuşatma altı ay sürdü. Nihâyet bir Cumâ günü Akşam üzeri mucizeler göstererek şehri fethetti. Yuşa aleyhisselam ve O’na inananlar Erîha’yı fethettikten sonra İlyâ (Kudüs) şehrini de aldılar. Bu şehrin Yuşa aleyhisselam tarafından fethedildiğini duyan çevre şehirlerin hükümdarlarından beşi bir araya gelip İsrailoğullarıyla topluca savaşa girdiler. Sonunda hepsi de yenilerek hezîmete uğradılar. Yuşa aleyhisselam Erîha ve İlyâ şehirlerini ve civârını fethettikten sonra Belka şehri üzerine yürüdü. Belka şehrini de fethedip, Belâk adındaki hükümdârını Bel’âm bin Bâûrâ’yı öldürdü. Böylece Belka şehri de fethedilmiş oldu. Arz-ı Mev’ûd diye bilinen Filistin ve Şam diyarı da peyderpey İsrailoğullarının eline geçti. Fetihler yedi sene devâm edip Kudüs şehri de Yuşa aleyhisselam ve ona inananlar tarafından fethedildi. Bu bölgedeki diğer şehirleri de fetheden Yuşa aleyhisselam batıda beş şehre gidip orayı da düşmanlardan aldı. Daha sonra Şam diyârına giderek orada yerleşmiş otuz bir hükümdârlığın beldelerini zaptetti. Yuşa aleyhisselam, Ömrünün sonuna doğru hastalandı. Yerine Kâlib bin Yuknâ’yı halîfe tâyin etti. 127 yaşında vefat ettiği rivayet edilir. Kabrinin Nablûs veya Haleb yakınındaki Mearre şehrinde olduğunu söyleyenler yanında, Yeşu Tevrat’a göre Efraim dağında Timnatserah’ta defnedilmiştir Sâmirî geleneğinde Yeşu’nun kabrinin Şekem’in 9 mil güneybatısındaki Kefr-Haris’te bulunduğu ileri sürülürken yorumcuların çoğunluğuna göre Şekem’in 17 mil güneybatısındaki Khirbet-Tibneh’te yer aldığını söyleyenler de vardır. Esasen Yûşa as'nin beşi Filistin'de olmak üzere İstanbul'dan Kuzey Afrika'ya kadar çeşitli yerlerde mezarının bulunduğu ileri sürülmektedir. Beşiktaş’taki türbe Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi Yahya Efendi’nin (1494-1570) manevi keşfi ile tanınmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de Yûşa‘ adı geçmemekle birlikte iki yerde ona işarette bulunulduğu kabul edilmektedir. (el-Mâide 5/12).
Hz. Yuşa’nın da içinde olduğu Sina’dan Kudüs’e yolculuk ibretlerle dolu bir yolculuktur. Hz. Musa Asasını Hz. Şuayb’dan aldı. Hz. Harun onun yol arkadaşı idi. O vefat edince emaneti, Hz. Yuşa’ya verdi. O Kudüs’ün ilk fatihidir. O Emanet sandığını yerine koyan ilk kişidir. O, Tur-u Sina da Hz. Musa’nın kutsal buluşmasının şahidi, Hızır aleyhissselamla buluşmaya giderken yoldaşı, kutsal emanetin yerine ulaştırılmasında Meleklerin sırdaşıydı. Hz. Musa’nın Kızıldenizi geçme mucizesi, Şeria ırmağını geçerken onunla birlikte tekrarlandı. Hz. Mûsâ’nın vefatından sonra Yeşu Kudüs’e girmek üzere hareket eder. Ken‘anlılar’ın gücünü kırarlar. Amoriler’e karşı yapılan savaşta Cumartesi yasağı başlamadan İsra olayında olduğu gibi zaman durdu, savaş bitince günün battığını gördüler. Allah zaman içinde zaman yaratmıştır. Onun Kudüs yolculuğu sırasında meleklere emanet ettiği sandık, kıyamete yakın yeniden ortaya çıkacak.
Bize bir Yuşa dokunuşu gerek belki de bugün, bir İsrafil dokunuşundan önce. Onu selamlamak için, O üçten en genç olanın adını, o üçlünün manevi mirasçısı olsun diye, onun yed-i beyza’sı ve asası, onu meshetsin diye onun adını Kerem Yuşa koyduk.
Allah mübarek etsin, Hoş geldin Kerem Yuşa, gözümüzün nuru ol.
Allah’ın rahmet ve bereketinin, rızasının tecellisinin vesilesi ol. T
ek’dik, 2 olduk, 2 idik 4 olduk, dörttük sekiz olduk. Ve Yuşa, 4’ü kız, 4 erkek 8. Torunumuz.
Dua edin bize, duanıza muhtacız.
Ya Rab, sabır ver, güç ver bize.
Bizi razı olduğun kullarından eyle.
Selam ve dua ile.