“Abla”lar işbaşında!

Abdurrahman Dilipak

Mahkemeler karar eşiğinde olduğundan mı, yoksa seçim süreci diye mi bilmem, “abla”lar iş başında. Kimi suret-i haktan gibi gözüküp, AK Parti eleştirisi yapıyor, kimi “evlat acısı” ile konuşuyor..

Tabi bilmiyorsunuz gerçek anne mi, hala mı, teyze mi? “Oğlu suçsuz”dur. Hepsi aynı metni okur gibi, sanki ezberlerini tekrarlıyorlar.. FETÖ’ye lanetle başlayıp, eğer bu zulme karşı çıkılmışsa bu cinayete ortak olunacağı uyarısında da bulunuyorlar. Hatta eğer onları sahiplenmeyecek olursanız, öbür dünyada size de davacı olacaklar. Haklarını haram edecekler.

Telefon, mektup, Whatsapp, hangisi olursa, biri bitiriyor, ötekisi başlıyor. Sizin soru sormanıza bile izin vermiyorlar. Hep onlar konuşacak, bazen ağlayacaklar. Sizin üzülmeniz, haklısınız demeniz gerekiyor. Sizi kime yakın görüyorlarsa, onlar da o çevreden geliyorlardır. AK Partinin kuruluşunda gece-gündüz çalışmışlardır, her seçimde oylarını AK Partiye vermişlerdir, ama artık vermeyecekler..

Ablalar camilerdeki Kur’an derslerine gidiyor, gözlerine kestirdiklerini evlerine davet ediyorlar. Okumuş, hali vakti yerinde, ağzı laf yapan, giyimi, kuşamı yerinde olanlar tercih sebebi. Sohbet, dua, zikir derken, kazanabildikleri ile yollarına devam ediyorlar. Ailesi AK Parti çevresinde yerel çevrede etkili biri ise yakanızı zor kurtarırsınız bu hanımlardan.

Kocaları, abileri değil de, illa hanımlar.

Garip tipler. Laf anlamıyorlar, kırık plak gibi aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Siz ne derseniz deyin o bildiğini okuyor. Bugüne kadar böyle gelmişler ya, bundan sonra da aynı yöntemle başarıya ulaşacaklarını sanıyorlar.

Bakın, gerçekten bu örgütle ilgisi olmayan ve haksızlığa uğramış insanlar da var. Yarbay Yasin Nacar diye biri var mesela. Daha ilginç örnekler de var. Kamuya malolmuş isimler üzerinde incelemeler hızlandırılıp sonuçlandırılamaz mı?

Bu FETÖ denen lanetli örgüt, suçsuz insanları gibi suçlu gösterip, suçluları da aklamaya çalışıyor.. Bu tür haksız suçlamalar konusunda, haksızlığı gidermekten öte, bu haksızlığa sebep olan sorumlular da en ağır şekilde cezalandırılmalı ki, bir daha böyle bir şeye teşebbüs edemesinler..

Herkesin bildiği örgüt içinde yer almış isimler hâlâ ortalıkta dolaşıyor. Bu da kahreden ve zihinleri bulandıran bir başka gerçek. Bu alçaklar, mecliste, parti üst yönetiminde birileri ile hâlâ kumpas kuruyorlar, ortaklık yapıyorlar, oğlu, enişte, kayınbirader malı götürüyorlar.

Suçsuzların aklanması kadar suçluların cezalandırılması da gerek. Ve bunu yaparken, tepeden başlamak, yakın çevreden başlamak gerek. Bakın bu sorun çözülmüş değil.

Geçenlerde Antalya, Adana, Çankırı seyahatlerim oldu. Sadece burası değil. Gittiğim yerlerin en az yarısında sorun var. Şuyu bulmuş bir sürü iş var. Bakın bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir. Bu sorunların en kısa sürede çözülmesi ve gerçeğin ortaya çıkartılması gerek. Söylenti kargaşanın kız kardeşidir.

Bana kalırsa bugün AK Parti’nin en büyük riski, dışarıdan gelen tehditlerle ilgili değil, içindeki AKP’liler ve onların işbirlikçileridir.

Bunlar bilinmiyor değil. Bilinmemesi mümkün değil. İşin ucu gruba, parti üst yönetimine, hatta bakanlar kuruluna gelip dayanıyor. Üst düzey bürokratlara gelip dayanıyor.

Geçen gün FETÖ’nün mahrem yapılanmasındaki ‘ankesörlü telefon’ soruşturmasında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 5 bin civarında ‘kripto’ askeri tespit etti. Savcılık, ‘şüpheli’ listesindeki askerlerin isimlerini Genelkurmay Başkanlığı’na bildirdi.

Bakın aynı durum, diğer kamu kurumlarında ve siyaset dünyasında da var. Hani şu emniyetteki kadro fazlası emniyet müdürlerinin emekli edilmesi hikâyesi var ya, 15 Temmuz öncesi bu tasfiyeyi yapan kurul üyelerinin neredeyse tamamı bugün içeride, sanık ya da görevden el çektirildi. O gün onlar, kendi önlerinde engel gördükleri ne kadar kişi varsa hepsini tasfiye ettiler ve bugün hâlâ onlar göreve iade edilmiş de değiller, hem de bugün o kadrolar boşalmış olsa da.

Bu hainlerin büyük bir bölümü, içeriden birileri ile kol kola girdiler. Tehdit, şantajdan tutun da, ortaklık ilişkilerine kadar her yolu deniyorlar. En üst derecede birileri ile iş kotarıyorlar.. Ve hâlâ sistem içinde etkinler.. Bu iş böyle devam edemez.. 

Bakın FETÖ’de birilerine dokunulmuyor, dahası onları hâlâ imtiyazlı konumdalar. Tamam, tutuklamalar, görevden almalar devam ediyor, ama dokunulmayan birileri de var. Öte yandan bir takım sıradan kişiler FETÖ’cülükle suçlanıyor. Bankanın müdürü dışarıda, bankada 3-500 liralık hesabı olanlara soruşturma açılıyor.

Bu durumdan biz hepimiz sorumluyuz, gazetecisi, polisi, savcısı, hakimi, istihbaratçısı, belediyeler, bakanlıklar, YÖK, iş dünyası, sorumluluğu yukarıya, ya da bir başkasına yıkmak kolay, ama bu şekilde sonuca ulaşamayız. Tamam, Türkiye’nin 40 tane gailesi var, ama bu mesele sıradan, basit bir mesele değil. İçeriden adam kaçırmaya yönelik kumpaslar konusunda dikkatli olunması gerek. Bu işi aracılık eden kim olursa olsun, FETÖ’cüler gibi aynı şekilde muameleye tabi olması gerek.

Bakanlıklar, belediyeler ve teşkilat ilk temizlenmesi gereken yerler.

FETÖ davası 28 Şubat davasına benzememeli. Bu işin medya, siyaset, bürokrasi, STK, piyasa ayağı deşifre edilmeli ve sorumlular hesap vermeli. Yapanın yanına kâr kalmamalı. 

Birileri bu işleri sulandırmaya çalışıyor. Parkta çekirdek çitleyip çevreyi kirleten hanım kıza “yakışıyor mu yaptığın” diyen adama, “hanım kız!?”, “beni taciz ediyor dersem görürsün gününü” diyebiliyor. Bir öğretim üyesi, fakülte girişinde sigarasını tüttüren başörtülü kıza “bu sana yakışıyor mu” diyen öğretim üyesini rektörlüğe “beni küçük düşürdü, taciz etti” diye şikâyet ediyor, o öğretim üyesi hakkında soruşturma açılıyor ve açığa alınıyor.

Topyekûn saldırıyorlar!. Alkolle geliyorlar, uyuşturucu ile geliyorlar, Mavi Balina ile geliyorlar, kumarla geliyorlar. Sadece terör ve uydurma din ve ideolojik manipülasyonla değil.

Gelsinler bakalım. Gelecekleri varsa, görecekleri de var. Selam ve dua ile.