AB,Türkiye ile yollarını ayırıyor mu?

Abdurrahman Dilipak

Paşa gönülleri bilir.. AB Türkiye’ye verilen 4.5 milyar Euro’luk “Katılım Öncesi Mali Yardım fonları”nıdurdurmayı değerlendiriyormuş.Ankara ise bu konuda, “IPA’nın askıya alınabilmesi için müzakerelerin de askıya alınması gerekir” diyormuş.

Birileri de “Aman AB ile ipleri daha fazla germeyin, bu FETÖ’nün işine yarar” diyor.

AB ile ilişkiler kötü. Hâlâ şu Suriyeli mülteciler için söz verilen 3 milyar euronun 652 milyon eurosu gönderilmiş, kalanını göndermek için hâlâ yol haritasını belirleyecekler.. Ödemeleri gereken 2 milyar 239 milyon euro daha var, bekletiyorlar..  

Avrupa Birliği’nin temellerinin atıldığı Roma Antlaşmaları’nın 60. yıldönümü töreni için Roma’ya gelen AB liderleri bu vesile ile (!?) Vatikan’da Papa Francesco ile dePapalık Sarayı’nda bir araya geldiler.  Görüşmeye, İngiltere dışındaki 27 AB ülkesinin liderleri ve AB kurumlarının temsilcileri katıldı. Papa burada yaptığı konuşmada “AB’nin bugün karşı karşıya olduğu krizleri yenebilmesi için özeleştiri yapması gerektiğini” söyledi.

Papaya göre AB geriatrik engelli!. 60 yılda çok şey değişti ve yeni bir yol, yöntem, hedef ve heyecan gerekli. Avrupa artık “insan merkezleri” bir dünya görüşüne geçmeli diyen Papaya göre AB “bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret olamamalı». Avrupa’nın “sahte güvenlik korkuları içine hapsolmaması” çağrısı yapan Papa, Avrupa’nın tarihinin “diğer halklarla ve kültürlerle buluşmaya” dayandığını, “popülizmin egoizmden beslendiğini ve panzehrinin de ‘dayanışma’ olduğunu söyledi. Papa’ya göre “Avrupa’nın tarihinin diğer halklarla ve kültürlerle buluşmaya’ dayanmaktadır, ama gerçekte böyle bir şey yok. Avrupa 1000 yıldır hegemonik, saldırgan bir iktidar yapısına sahiptir.. Kızılderililerin, kara derililerin, sarı ırkın başına gelenler, 100 yıl savaşları, 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, soğuk savaş, İslamofobia ve FETÖ bunun delilidir. Ruanda için daha yeni özür dileyen Papa önümüzdeki günlerde dinlerarası diyalog için Mısır’a gidecekmiş. İyi bari, Gülen’i de davet etsinler. Papa, Sisi, Gülen birlikte resim çektirirler. Aralarına Baradey ve Tony Blair’i de alsınlar. Merkel, Wilders, Le Pen filan da katılır belki.

60 yıl önce yola çıktıklarında Türkiye’yi kendileri davet etti. Onların “gül hatırı” için (?!) “Dostlarımız”a sadakatimizi göstermek için, savaş bittikten sonra Almanya ve Japonya’ya savaş ilan ettik. Bizi NATO’ya alacaklar, “ucuz asker deposu” olarak kullanacaklardı ya, onun için NATO’ya aldılar.. Kore’ye asker gönderdik. “Küçük Amerika” olma hayalleri ile İsrail’i ilk tanıyan ülkelerden biri olduk. Fransa’ya karşı istiklal savaşı veren Cezayirli mücahidlere “terörist” dedik..

“Bağdat Paktı” dediler “tamam” dedik. “CENTO” dediler, “tamam” dedik. “RCD” dediler, “Tamam” dedik. NATO da öyle. Onlar ne derlerse “evet” diyen bir ülkeden kendi değerlerine “Evet” diyen bir Türkiye var artık ve asıl kızılca kıyamet de burada kopuyor.

Buyurun Türkiye ile yollarınızı ayırın. NATO da sizin olsun, AB’niz de! Bu AB, Wictor Hugo’nun hayal ettiği “Europe” değil. Domuz sürüsüne karışmış bir kuzu gibi ortalıkta dolaşıyoruz. Bugünkü Avrupa yaşlı, hırçın, hasta, öfkeli, saldırgan, laf anlama, bunak bir psikopata benziyor. Hitler ve Mussolini’nin hayaleti dolaşıyor bugün Berlin, Paris, Rotterdam, Roma, Viyana, Zürih sokaklarında..

AB liderleri, Türkiye’yi dışladıklarında neyi kaybedeceklerinin farkında değiller.. Hem zaten, bizi dışlasalar yine bizden kurtulamayacaklar. Biz Avrupa’da sayıları 40 milyona yaklaşan ve sayıları her gün biraz daha artan Müslüman toplumun yüreklerinde ve beyinlerinde sökülmez bir yere sahip bir halkız. Biz onların dünyasında her zaman varolmaya devam edeceğiz..

Türkiye’nin AB’ye taviz vererek birlikte kalma çabası FETÖ’nün, PKK’nın, PYD’nin işine yarar. Gerçek “ABD’nin sesi”, “monitör”ü bazı kalem sahiplerinin yazıp çizdikleri gibi değil.. AB, İslam dünyasına karşı savaş üssüne dönmüş durumda. Onun için FETÖ, PKK, PYD’ye, DHKP-C’ye sığınma ve üs sağlıyorlar.

Hep söylüyorum, PYD “Yeni Haçlı Ordusu”nun Truva atıdır.. PEGIDA benzeri faşist yapılar bu ordunun eleman devşirme büroları gibi çalışıyor.. ABD’nin, AB ülkelerinin PYD’ye sahip çıkması aslında bir kandırmaca. PYD, YPG’nin arkasında “Suriye Demokratik Güçleri” diye örgütlenen gizli bir yapı. Bu yapı, hem Vatikan, hem Protestan gruplar, hem de Ortodoks milislere ev sahipliği yapıyor. Bunlara bu çerçevede eğitim veriliyor.. Yani PYD, YPG ne Marksist, ne de bir Kürt hareketi. Bu görüntü altında ABD ve AB’ye, NATO ülkelerine, daha doğrusu dünya derin devleti, Haçlı ordularına hizmet veren bir taşeron örgüt görünümünde.. Bu yeni oyunla, Kürtler, Ezdiler, bölgedeki Hristiyan güçler ve batıdaki Hristiyan unsurlar bu çerçevede anlam kazanıyor..

Onun için ABD’nin ya da batılıların sıcak, yakın, cömert ilgi ve desteği, yabancılara verilen bir destek değil, kendi adamlarına verilen bir destek. Bundan da asla vazgeçmeyecekler. Yoksa, Kürtler, PYD falan umurlarında değil..

Batı artık “kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede!” ABD ile AB ayrıştı. Hem ABD, hem AB kendi içinde 40 parça.. Korkuları farklı, umutları farklı, hayalleri farklı. Uzlaşmaları da mümkün değil..

Gelecek günler, onlar için geçen günleri aratacak.. Kim onlarla kol kola girerse onlar da domino etkisi ile aynı kaderi paylaşacak.. Bizim için belki dirsek temasını kaybetmemekte fayda var, ama daha fazlası değil.. Batı 21.YY’ın “Hasta adam”ı. FETÖ marifeti ile bizi yutsalar, ya da PKK üzerinden bizi ezerek teslim alsalardı, organ nakli, ilik nakli ile kendilerini hayata döndürmeyi hayal ediyorlardı. Canlanınca da BOP üzerinden İslam dünyasını kuşatacak, ele geçirecek, sömürecekler ve yeni bir sömürge çağı başlatacaklardı.. Tek kutuplu bir dünya kuracak ve kurdukları düzen, tarihin sonuna kadar devam edecekti.

Ama olmadı işte. Madem öyle, bundan sonra işler böyle, tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna. Selam ve dua ile..

yeniakit