2008 yılının son günleri, Güneydoğu Asya'daki Müslüman azınlıkların yaşadıklara yeni bir drama tanıklık etti. Askeri rejim yönetimindeki Myanmar'dan kaçan yaklaşık bin kişilik Müslüman grup balıkçı tekneleri ile okyanusa açıldı.
Myanmar (Burma'da)'da yaşayan Arakan'lı Müslümanların dramı Güneydoğu Asya'yı sararken, Endonezya Cumhuriyeti'nin Açe Eyaleti önce 193 ardından da 198 mülteci için umut ve özgürlük kapısı oldu. 193 kişilik ilk grup, 7 Ocak 2009 tarihinde Weh Adası, ardından da 198 kişilik ikinci grup, Kuzey Açe'de bir balıkçı kasabası olan İdi'de karaya çıktı. Böylece yeni yılla birlikte Endonezya sınırlarına sığınan mültecilerin sayısı 391'e yükselmiş oldu.
Güneydoğu Asya ülkelerinden diktatörlükle yönetilen Myanmar'da yaşayan bir grup Müslüman, ülkede yaşanan baskı ve zülumden kaçmak amacıyla batı sahillerinden Bengal Körfezin'e açıldı. Sayıları bir civarında olduğu düşünülen mülteciler dört veya beş tekne ile okyanusa açıldıktan sonra Bangel sahillerine ulaştılar.
Önce kuzeye yönelen tekneler Bangaldeş sahillerinde insan tüccarlarının ağına yakalanmaktansa özgürlük umuduyla yeniden denize açılmayı yeğledi. Mültecileri taşıyan tekneler, bu Sefer güney istikametinde ilerleyerek Tayland'ın güney sahillerine ulaştılar. Kota Ranong limanında Tayland sahil güvenlik birimlerince tutuklanan mülteciler, aynı zamanda, insanlık dışı muamelelere tabi tutuldular. Grup içerisinde sakallı olanlar sakallarının yakılmasıyla tehdit edildi ve alaya maruz kaldılar. Zaten ülkenin güneyinde Patanili Müslümanlarla silahlı mücadele içerisinde olan Tayland yönetimi Myanmarlı müslümanları ülkeye kabul etmedi. Mülteciler, yanlarına erzak dahi verilmeden yeniden okyanus sularında yalnızlığa terk edildi. Bunun üzerine, Rohingyalı Müslümanlar yeniden denize açılmak zorunda kaldı.
Güneydoğu Asya'da muson yağmurlarının yoğun bir şekilde devam ettiği bu tarihlerde denizde güvenli yol almanın imkansız olduğuna aldırmadan Tay görevlilerinin mültecileri yeniden okyanus sularında yalnızlığa terk etmesi Myanmar'daki dikta yönetimi aratmayan bir yaklaşım olarak tarihe geçti. Okyanus sularında yollarını kaybeden teknelerden biri, 193 mülteci ile birlikte, yaklaşık bir ay boyunca okyanus dalgalarında hayatta kalma mücadelesi veren mülteciler nihayetinde Endonezya Cumhuriyeti Açe Eyaleti'ne bağlı Weh Adası'nın Sabang limanına ulaştı. Geri kalanların akibeti ise bilinmemekle birlikte, içinde bulundukları teknelerin, bölgede yaşanan yoğun muson yağmurları ve fırtına nedeniyle okyanus sularına gömüldüğü tahmin ediliyor. Susuzluk ve açlık nedeniyle okyanusta ölümün eşiğinden dönen mültecilere yardım elini Açeli yetkililer uzattı.
İlk günden itibaren başta Sabang Belediyesi olmak üzere Açe Valiliği ve Uluslararası Mülteciler Organizasyozu (IOM) gibi uluslararası STK'lar, mülteci konumundaki Myanmar'lı Müslümanlara yardım eli uzattı. Uzun süre açsız ve susuz kalmaları sonucu ölümle yüzyüze gelen mülteciler, sağlık kontrolünden geçirildi; durumları ağır olanlar ise hastaneye kaldırıldı.
Endonezya resmi makamlarının ve Açe'de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların yardımları ile yeniden dünyaya bir umutla bağlanan Arakanlı Müslümanlar gazetecilerle görüştürülmüyor. Resmi makamlarca yapılan mülakatlardan basına sızan bilgiler ışığında, ülkelerindeki askeri dikta rejiminden korkularından Myanmara geri dönmek istemediklerini belirttiler. Haftalar boyu okyanus dalgaları ile mücadele ettikten sonra Sabang limanında karaya çıkan mültecilerin tamamı erkek.
Öte yandan, Myanmarlı resmi makamlar bu gelişme üzerine yaptığı açıklamada, Endonezya'da karaya çıkan mültecilerin Myanmar vatandaşı olmadığını açıkladı.
Yeni Mülteci Akını
3 Şubat günü geceyarısından sonra saat iki sularında Açeli denizcilerce Malaka Boğazı sularında Kuzey Açe'nin İdi kasabasından denize açılan denizcilerce kurtarıldılar. Geleneksel balıkçı teknesi içerisinde toplam 220 kişilik Myammarlı Müslümanlardan 22'si yolda hayatını kaybetti. Aralarında bir Bangaldeşlinin ve Taylandlıların da bulunduğu mülteciler Açe Eyaleti'nin Kuzey bölgesindeki İdi Kasabası'nda Endonezya Deniz Kuvvetleri'ne bağlı tesislerde konuk ediliyor.
Söz konusu mülteciler ülkelerinden ayrıldıktan sonra, bir önceki mülteci grubu gibi Tayland'a çıkmak istedi. Ancak Tay yetkililer tarafından ülkeye sokulmadıkları gibi, insanlık dışı muameleye tabi tutuldular. 21 gün boyunca okyanusta dalgalara karşı hayatta kalma mücadelesi veren mültecilerden 22'si açlık ve susuzluk nedeniyle hayatını kaybederek cesetleri denize atıldı. Endonezya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ikinci grupla ilgili araştırmaların başlatıldığını belirtti.
İdi'li yerli halk, Müslüman mültecilere yardım elini uzatmakda gecikmedi. Mülteci olmanın acısını uzun yıllar yaşamış olan Açeliler, müslüman kardeşleri ile yemeklerini, giyeceklerini paylaşıyorlar.
Rahmat adında ve 37 yaşındaki mültecilerden biri verdiği bilgiye gore, Tayland ordusu, sayıları 1200'ü bulan mülteciyi ıssız bir adada topladığını ve işkenceye maruz bıraktığını dile getirdi. Daha sonra Tay ordusu, buradaki belirli zaman aralıklarında okyanusa açılmaya zorladı. İdi'de karaya çıkan ikinci mülteci grubu söz konusu adadan ayrılan dördüncü tekneyi oluşturuyordu. Myanmar'a geri dönmek istemeyen Arakanlı Müslümanlar, geri dönmeleri halinde insanlık dışı muameleye maruz kalacaklarını ve uzun yıllar hapis yatacaklarını dile getirdiler.
Endonezya'dan Tepkiler
Endonezya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri mültecilerle ilgili nihai kararını vermemekle birlikte, mültecilerin belgelerinin olmaması nedeniyle kısa bir süre sonra Endonezya topraklarından sınır dışı edilecekleri uyarısı yapıldı.
Bununla birlikte, sorun sadece Endonezya'nın tek başına karar almasından çok daha büyük öneme sahip. Mültecileri kabul edilmesi ülkeler arasında krize yol açabileceği, kabul edilmemeleri halinde ise insanlık sınavında başarısız olma gibi ikilemle karşı karşıya. Bu nedenle son birkaç aydır Güneydoğu Asya'yı saran Arakanlı Müslüman mülteciler sorunu, Bali Süreci adı verilen forumda masaya yatırılacak.
Öte yandan, Endonezya'nın ikinci en büyük cemaati olan Muhammediyye başkanı Din Syamsuddin, Endonezya hükümetinin Myanmarlı Müslümanların sorununun, bu ay sonundayapılacak ASEAN rizvesine taşıyarak çözüme kalıcı bir sorun bulunması gerektiğini ileri sürdü. Din Syamsuddin, yaptığı açıklamada, şayet Endonezya hükümeti gerekli yardımı yapmaması halinde, Muhammediyye organizasyonu olarak Myanmarlı Müslümanlarla yakından ilgilenebileceklerini dile getirdi.
Uluslararası Örgütler Yakın Takipte
Merkezi New York'ta bulunan Human Rights Watch yetkililerinden Bred Adams, Rohingyalı Müslümanların bu durumda kalmalarının temelinde Myanmar yönetiminin yaklaşımı olduğunu dile getirdiler. BM Mülteciler Konseyi sözcüsü Ron Redmont Tay hükümetinin mültecilere ülkeye giriş izni vermesini arzu ettiklerini söyledi. UNHCR, Tayland'a ulaştıktan sonra mültecilerden bazılarının hayatlarını yitirdiğ ibildirildi. Tayland ve Myanmar tarafları ise Rohingyalı Müslümanlara yönelikherhangi bir insane hakları ihlali olmadığını dile getirmesine rağmen, UNHCR yetkilileri bir araştırma yapılması gerektiğini dile getiriyorlar. Burma'da bulunan Asya Alternatif İşbirliği örgütü yetkilileri, konunun ASEAN tarafından ele alınarak çözüme kavuşturulması talebinde bulundu.
Rohingya'nın Kısa Geçmişi
Rohingya etnik kimliği taşıyan Müslümanlar aslen Bangel, Burma ve Çin kökenli bir geçmişe sahip. Yedinci yüzyıldan başlayarak bugüne kadar, Myanmar'ın batısında Arakan adı verilen ve 14.200 mil uzunluğundaki sahil şeridinde yaşayan Rohingyalıların bugünkü toplam nüfusu 800.000. Myanmar'da bir azınlık olarak yaşayan Rohingyalılar, ordu diktatörlüğünün hakim olduğu Myanmar'da birazınlık grubu olarak dahi tanınmıyorlar. Dikta yönetim tarafından büyük siyasi ve dini baskı altında yaşayan Rohingyalıların ibadet yapmalarına izin verilmediği gibi, Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim yakılıyor ve dini okullar yıkılarak ortadan kaldırılıyor.
Myanmar'da hüküm süren askeri dikta rejiminin baskısı altında yaşayan yaklaşık 800.000 Müslüman bu baskıdan kurtulmanın yolunu arıyor. Bir anlamda dünya kamuoyunun ilgisinden ve alakasından uzak bir şekilde ülkelerinde insanlık dışı baskılara maruz kalan,dinlerini ve geleneklerini yaşayamayan Arakan'lı Müslümanlar, kendilerine ulaşacak yardımı dört gözle bekliyorlar.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun 'İnsanlık' Çağrısı
Endonezya'nın Açe Eyaleti'ne sığınan Arakanlı Müslümanlarla ilgili olarak İslam dünyasından yükselen tek ciddi ses İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu oldu. İhsanoğlu, Aralık ayının sonlarında yaşanan insanlık dramına dikkat çekerek, Myanmar'daki askeri dikta rejiminden kaçan Arakanlı Müslümanları ülkeye kabul etmeyen Taylandlı yetkilileri eleştirerek ve BM tarafından 1951 yılında karara bağlanan Mülteciler Statüsü'ne atıfta bulunarak Tay yönetiminin gereken hassasiyeti göstermediğini dile getirdi.
İhsanoğlu, açıklamasında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (UNHCR) çağrıda bulunarak, Arakanlı Müslümanların maruz kaldıkları insanlık dışı uygulama ile ilgili olarak bağımsız bir araştırma ekibinin oluşturulması ve söz konusu mültecilere gerekli yardımın yapılması talebinde bulundu.
Yetkililer yaptıkları açıklamalarda, ABD yönetimin uzunca bir süredir Arakanlı Müslümanların maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara göz yumduğunu belirterek, bu yaklaşımın ardında temel neden olarak da mültecilerin Müslüman olmasından kaynaklandığını ifade ediyorlar. Arakanlı Müslümanlar ülkelerinde vatandaş olarak kabul edilmedikleri gibi toplumsal yaşamda ayrımcılığa tabi tutuluyorlar. Bu konuda en son haber, geçen hafta çıktı. Ocak ayının son haftasında Myanmar devlet yayın organlarınca, Arakanlıların ülkede var olan etnik gruplar arasında kabul edilmedikleri açıklandı.
TİMETURK