"AFGANİSTAN'A ASKER ARAYIŞI"
NATO'nun Hollanda'daki savunma bakanları toplantısı devam ederken, Afganistan ile ilgili gelişmeler de yeniden gündemde öne çıkıyor. Times, ISAF kuvvetlerinin Amerikalı komutanı Dan McNeill ile görüştü. Gazete, NATO komutanının ISAF'ın durumunu şöyle özetlediğini aktarıyor:
"Kimileri çatışmaya girmez, kimileri karda çarpışamaz, ötekiler doğu ya da güneyde konuşlandırılmaz, bazıları gece devriyeye çıkmaz, bazıları tutuklama yapabilir, ama kimileri buna yanaşmaz. Liste uzayıp gidiyor. Böyle bir güce komuta etmek, fünyesine Rubik küpü yerleştirilmiş bir saatli bombayı devre dışı bırakmaya çalışmaya benziyor."
Times, "38 ülkeden toplam 40 bin personeli yöneten Dan McNeill'inkinden kötü bir görev varsa ancak Irak'taki Amerikalı komutan David Petraeus'unki olabilir" yorumunu yapıyor.
McNeill, Afganistan lideri Karzai ile Taliban arasında görüşmeler yapıldığı haberlerini eleştirerek, bunların yok yere bir çözüm beklentisi yarattığını söylüyor. NATO Komutanı, son tahlilde, "Mümkün olduğunca elimizdekilerle yapmamız gerekenleri yapmaya çalışmalıyız. Çünkü zaman azalıyor ve son sayfaya gitgide yaklaşıyoruz" ifadesini kullanıyor.
Daily Telegraph başyazısında, "Müttefiklerimiz nerede" diye soruyor. İngiltere askerlerinin Afganistan'da büyük bir başarı sağladığını savunan gazete, pek çok NATO üyesinin askerlerini sevk etmemesini sert şekilde eleştiriyor:
"2 milyonu aşkın kara hava ve deniz askeri bulunan bir ittifakın üyeleri NATO'nun tarihindeki en önemli göreve askerlerinin sadece çok küçük bir bölümünü gönderiyor. Türkiye'deki kriz dikkatleri dağıtmış olsa da, Afganistan'a daha fazla asker sevki zorunluluğu artık görmezden gelinemez."
Afganistan için oluşturulması düşünülen daha geniş yetkili 'süper elçilik' makamı için adaylar arasında olan BM'nin eski Bosna Hersek Yüksek temsilcisi Paddy Ashdown da, Daily Telegraph'a verdiği özel mülakatta, Afganistan'daki durumla ilgili şu tespitlerde bulunuyor:
"NATO Afganistan'ı kaybetti. Buraya istikrar getirmeyi başaramamak, 1. ve 2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'nın yaşadığı deneyimi anımsatan boyutlarda bir bölgesel savaşa yol açabilir."
Ashdown'un bu tespitleri pek çok diplomatça abartılı bulunsa da NATO'ya daha fazla kaynak aktarılması için bastıranlar açısından zamanlaması çok uygun. Lord Ashdown şöyle devam ediyor sözlerine:
"Bence Afganistan'da yenilgi, Irak'ta yenilgiden daha ciddi. Çünkü bu, Pakistan'ın da düşmesi anlamına gelir. Bu da hem ülkelerimizin iç güvenliği hem de bölgede bir Şii-Sünni savaşı çıkması açısından ciddi sonuçlara neden olacaktır."
Times'ta yazan Bronwen Maddox ise, Pakistan'ın "nükleer silahlı Talibanlar ülkesi" haline gelebileceği yorumlarına 'şimdilik' katılmadığını ama zamanın daraldığını belirtiyor köşe yazısında:
"Pakistan'ın altyapısı Arap tarzı bir otokrasiye dönüşmektense modern bir devlet haline gelmeye çok daha uygun. Ordu, devlet kurumları ve mahkemeler işliyor; daha da iyiye gidebilir. Pakistan her krizden sonra dirayetle kendisini toparladı. Ancak bu krizler şimdi peş peşe geliyor. Devlet kurumları, seçkinler ve ordu, eğitim, yoksullukla mücadele ve terör alanlarında ilerleme sağlamadan sonsuza dek direnemez. En büyük umut muhtemelen Bayan Butto olacak, bir sonraki Başbakan ile Cumhurbaşkanı Müşerref'in
bu yolda ilerleme sağlamaları. Ülke bir nesil daha bu sorunlara el atamazsa, kötümserlerin tahminleri gerçekleşir ve Pakistan dünyadaki en büyük iflas etmiş devlet olur."