45. Münih Güvenlik Konferansına katılan Babacan, Türk gazetecilerine yaptığı açıklamada, Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan ve Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan ile görüştüğünü hatırlatarak, "Bizim artık Ermenistan'la olan sorunlarımızı ikili planda konuştuğumuz bir sürecimiz var. Ermenistan'la ilişkilerimizin nasıl normalleşeceği konusunda devam eden bir görüşme sürecimiz var ve bu süreç iyi işliyor. Buradaki görüşmelerde de mesafe katettik" dedi.
Buradaki hedeflerinin iki ülke arasındaki ilişkilerin tam olarak normalleşmesi olduğunu ifade eden Babacan, "Bu hedefe doğru devam ediyoruz. Türkiye ve Ermenistan bu konuları ikili planda ele alırken üçüncü ülkelerin belki bu sürece katkı yapmalarını, bu süreci izlemelerini faydalı görüyorum. Çünkü nereden bakacak olursanız olun, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Türkiye ile Ermenistan arasındaki görüşmelerin en yoğun olduğu, belki de en önemli olduğu bir süreç yaşıyoruz" diye konuştu.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile dün yaptığı görüşmede, Afganistan'a daha fazla askeri yardım yapılması konusunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine de Babacan, şöyle konuştu:
"Afganistan'la ilgili herhangi bir görüşmemiz olmadı. Biz zaten Afganistan'daki çözümün askeri bir çözüm olacağına inanmıyoruz. Sadece daha fazla asker, daha fazla para göndererek, Afganistan'ın sorunlarının çözüleceğine inanmıyoruz. Kuşkusuz askeri enstrümanlar önemlidir. Özellikle Afganistan konusunda sosyal ve siyasi enstrümanların çok daha etkili bir şekilde kullanılması gerekiyor. Afganistan'ın demokrasisinin iyi işlemesi için demokratik mekanizmalarının iyi işlemesi için bu iyi bir fırsat. Bunun üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız gerekiyor. Bunun için tabii tüm gruplarla görüşüyoruz. Tüm grupların bu süreç içinde yer almasını istiyoruz. Afganistan'daki seçimler ne kadar büyük bir güvenlik havası içinde geçerse, Afgan halkının iradesi ne kadar iyi bir şekilde yeni yönetime yansırsa sorunların o kadar çabuk çözülebileceğine inanıyoruz."
SOMALİ AÇIKLARINA GEMİ GÖNDERİLMESİ
Somali açıklarına donanma gönderilmesiyle ilgili bir soruya karşılık olarak da Babacan, Çin'in bölgeye kendi donanmasını gönderdiğini ve AB'nin Atalanta Operasyonu gerçekleştirdiğini hatırlatarak, bölgeye bir firkateyn gönderilmesi konusunda mecliste bir hükümet tezkeresinin kabul edilmesi gerektiğini, bununla ilgili süreci başlattıklarını söyledi.
Babacan, BM'nin girişimiyle yaklaşık 20 ülkenin katıldığı bir donanma gücü içinde yer aldıklarını belirterek, "Çünkü bu global bir konu haline geldi. Biz buna sadece bir Türk gemisini kurtarma çerçevesinde bakmıyoruz. Tüm ülkelerle birlikte bu konuda hareket edeceğiz" şeklinde konuştu. Münih Güvenlik Konferansının küresel ve dış politika konularının tartışıldığı ve dünya genelinde önemli politikacıların katıldığı bir konferans olduğuna dikkat çeken Babacan, "Avrupa'dan yoğun katılım vardı. ABD yönetimi de oldukça yüksek düzeyde burada temsil edildi. Rusya'dan Başbakan Yardımcısı düzeyinde katılım vardı. Ayrıca Pakistan, Afganistan ve Hindistan'dan, yani tüm dünyadan ve bizim de yakından takip etmemiz gereken coğrafyadan belli başlı isimler buradaydı" dedi.
"BİZİM AÇIMIZDAN ÇOK FAYDALI BİR KONFERANS OLDU"
Konferansa Amerikan yönetiminin de yüksek düzeyde katıldığına işaret eden Babacan, "Yeni Amerikan yönetiminin dış politika ve güvenlik konularında dünya kamu oyuna seslendiği belki de ilk toplantı oldu. Türkiye açısından baktığımızda, Türkiye bir NATO ülkesi ve AB katılım sürecindeki bir ülke olarak, aynı zamanda Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya'dan Hindistan, Pakistan kadar uzak bir coğrafyaya uzanan geniş bir dış politika gündemi olan bir ülke. Panellerde konuşulan tüm konular Türkiye'yi yakından ilgilendiren konular. Ben biliyorsunuz bir panelde de konuştum. Bizim açımızdan çok faydalı bir konferans oldu. Amerikan yönetimin diyalog ve çok taraflı ağırlıklı ve müttefiklerle yakın çalışma ağırlıklı dış politika bakışı var. Genelde biz de bunu destekliyoruz. Avrupa ülkeleriyle ABD arasındaki ilişkiler de sıkça tartışılan bir konuydu. Rusya-ABD ve Rusya-Avrupa ilişkileri de yoğun şekilde ele alınan konulardı" diye konuştu.
Türkiye'nin bu konularda tutumunun çok açık olduğunu ifade eden Babacan, "Biz ABD ile dost ve müttefik, stratejik bir ülke olarak ilişkilerimiz her alanda daha da geliştirmeyi arzu ederiz. Bu arzunun Amerikan yönetiminde de olduğunu ben gördüm. Biden ile yaptığım görüşmede ortak dış politikamızın çok yoğun ve hemen hemen aynı olduğunu gördüm. Dolayısıyla bu konularda daha yakın bir istişare ve işbirliği içinde olmanın her iki ülke için de önemli olduğunu düşünüyorum. AB'nin ve Türkiye'nin dış politika ve güvenlik konularının da birbirlerine daha fazla yaklaşan, birbirleriyle daha fazla örtüşen bir çizgide olmasını da önemsiyorum. Türkiye'nin bu konuda AB'ye katabileceği çok şey var. AB'nin uzanamadığı, yapamadığı, tarihi nedenlerle Türkiye'nin çok daha etkin, çok daha sonuç alıcı konumu olan pek çok konu var. Bunu da Avrupalılarla daha fazla geliştirmenin önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Türkiye'nin Rusya'yla ilişkilerinin de öneme değer olduğunu kaydeden Babacan, "Türkiye hem NATO üyesi, hem de AB müzakere süreci içinde olan bir ülke. Diğer yandan da Rusya Federasyonu'yla ilişkileri son derece iyi olan bir ülke. Bir numaralı ticaret ortağımız. Çok sayıda Rus turist Türkiye'ye gidiyor. 3 milyon turist geldi geçen yıl. Çok büyük inşaat projelerini şu an müttehitlerimiz yürütüyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin böylesine kompleks, böylesine değişik bir ortamda kendi izleyeceği politikaları, kendi uygulamalarını çok daha dikkatli bir şekilde tasarlaması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Babacan, 2009 yılının dış politika konusunda gündemi çok yoğun bir yıl olacağını kaydederek, "Orta Doğu'daki gelişmeler, Afganistan'daki seçimler, İran'daki seçimler, Pakistan-Afganistan ilişkileri. Pek çok konuda bizi Türkiye olarak gerçekten son derece ilgilendiren bir yıl olacak. Bazıları belki 2010 yılına devredecek, bunlarla ilgilenmeye devam edeceğiz" dedi.
Çok sayıda ikili görüşmeler de yaptığını hatırlatan Babacan, ABD Başkanı Barack Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones ve Obama'nın Afganistan-Pakistan sözel temsilcisi Richard Holbrooke ile de görüşmeler yapacağını kaydetti.
Münih Güvenlik Konferansının son derece faydalı olduğunu ve kendisinin bu konferansa ilk kez katıldığını belirten Babacan, "Türkiye'nin nasıl bir önemi olduğu hemen hemen tüm panellerde gündeme geldi. Bu da Türkiye'nin global anlamda öneminin ne kadar artmakta olduğunu ortaya koyuyor" diye konuştu.