Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşme için Washington'a giderken, beraberindeki gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Obama ile bölgesel ve ikili ilişkileri masaya yatıracaklarını belirten Erdoğan, Türk askerinin Afganistan'da savaşmayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Amerika yolunda net mesaj verdi: "Afganistan'da Türk askeri savaşmayacak. Bir taburu Türkiye'de, bir taburu Afganistan'da eğiteceğiz. Desteğimiz, eğitim ve altyapı hizmetleri noktasında olacak. Ayrıca 50 milyon dolarlık yatırım yapacağız."
Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşme için Washington'a giderken, gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Obama ile bölgesel ve ikili ilişkileri masaya yatıracaklarını belirten Erdoğan, Afganistan'da savaşacağımıza dair iddiaları yalanladı. Afganistan'da savaşmayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan ABD yolunda şu açıklamalarda bulundu:
"Öncelikle Türkiye ile Amerika arasındaki ikili ilişkiler, sonra da bölgesel ve uluslararası sorunları görüşeceğiz. Ana başlıklar bunlar olacak. İkili ilişkilerin siyasi, idari, ticari, askerî, ekonomik boyutları var. Bunları değerlendirme fırsatlarımız olacak. Özellikle Afganistan, Irak. Buralardaki gelişmeler ele alınacak. Bu iki konu büyük önem arz ediyor.
Ekonomik olarak G-20 olsun, bunun dışında Türkiye Amerika arasındaki ticari ilişkilerin boyutu olsun. Özellikle küresel krizden sonra biraz düşüş var. 36 milyar dolarlara düştü. Bunu tabiî Obama döneminde sıçratmayı düşünüyoruz. Tekrar nitelikli endüstri bölgelerini gündeme getirmeyi hedefliyoruz. Eğer nitelikli endüstri bölgeleri konusunda istenen neticeyi gerçekten alabilirsek, desteği alabilirsek, başta tekstil olmak üzere ciddi bir açılımı bölgeye yapma fırsatı buluruz."
"SAVAŞMAK YOK"
Başbakan Erdoğan, Obama'nın açıkladığı strateji planı bağlamında Türk askerinin "savaşıp savaşmayacağına" ilişkin sorulara da şu karşılığı verdi:
"Afganistan önemli bir gündem olacak.. Malum üçüncü kez komutayı aldık. Silahlı Kuvvetlerimizin geniş bir ufukla henüz rakam telaffuz edilmeden 700-750 olan asker sayımızı 1700'e çıkarttık. Ancak Türkiye olarak askerî eğitimleri Türkiye'de verdik ama şimdi yeni bir önerimiz olacak. Eğitim noktasında orada da bir eğitim merkezi kurmak suretiyle, bir taburu orada, bir taburu da burada eğitme imkânımız olabilir. Silahlı Kuvvetlerimiz bu eğitimi vermeye hazır. Polis eğitimi noktasında da yine Emniyet teşkilatımız hazır. Bunu da yapabiliriz. Bizim özellikle savaşma noktasında böyle bir hedefimiz söz konusu değil. Afgan halkıyla bizim ordumuzun arasındaki bağlar, daha çok onların lojistik noktasındaki açığını gidermeye yöneliktir. Askerimizle Afgan arasında güzel bir diyalog var. Bölgesel imar timleri noktasında çok önemli yatırımlar yaptık. Özellikle Vardak bölgesinde çalışmalarımız sürüyor. Şu ana kadar 150 milyon dolar civarında yatırımlar yaptık. Ağırlıklı olarak eğitim, yol, su.. 50 milyon dolarlık daha yatırım hedefliyoruz. TİKA vasıtasıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Zaman zaman farklı talepleri geldiğinde onları da değerlendiriyoruz. Kültürel alanlarda da çalışmalarımız var. Mevlana'nın doğduğu yerdeki evini de yapmayı planlıyoruz."
"ARABULUCULUĞA HAZIRIZ"
"Obama ile önemli gündemlerimizden birisi de Ortadoğu olacak. İsrail Filistin arasındaki süreç, belirsizliğe mahkûm olmuş vaziyette. İsrail-Suriye arasında sıkıtılar var. Bu konuda Türkiye'den direkt-endirekt yardımlar isteniyor. Taraflar samimi olarak arabuluculuk isterse, biz sürecin içinde yer alabiliriz. Bunu stratejik müttefikimiz olan Amerika ile burada görüşeceğiz. İsrail koalisyonu içinde çok farklı sesler çıkıyor. Netanyahu'dan çok farklı sesler çıkarken, koalisyon ortakları farklı şeyler söylüyor. İstikrarlı, inandırıcı bir açıklama olmadığı taktirde, biz rol almayız."
İRAN MESELESİNDE, VİYANA'DA ACELE KARAR ALINDI
"Aynı şekilde İran'ın nükleer program olayı var. Bu muhakkak ki gündeme gelecek. Zaten gündemde. Şu ana kadar atılmış bazı adımlar var. İlk adım, geçen ayın başında Cenevre'de olmuştu. Solana ile Celili arasında olan görüşme ki; onu yine Türkiye temin etmişti. Gönlümüz onun İstanbul'da olmasıydı; fakat Cenevre'de oldu. İkinci bir görüşme olsun istiyoruz ama aceleci bir karar alındı Viyana'da. Bu kararda acele ettiler. Biraz daha uzatabilirlerdi. Tabiî bütün bunlar olabilecek, çözülebilecek sorunları adeta çözümsüzlüğe mahkûm ediyor.
Bu arada Baradey'in bizim için güzel denebilecek bir açıklaması oldu; takasın Türkiye'de olabileceği yönünde. Aslında Amerika da buna olumlu baktı. Biz İranlı dostlarımızla yaptığımız görüşmede, aslında onlar da olumlu yaklaşımdaydı. Kaç kilo olsun, kaç etapta olsun, bunlar varken; Viyana'da böyle açıklamalar gelince, işler tıkandı. İran da eşzamanlı olarak olsun-bitsin noktasına geldi. Temenni ederiz; tekrar masaya yatırılır, konuşulur, çıkışı için ne gibi yollar var, bulunur. Bizler tabiî sorunun diplomasi yoluyla çözümüne gayret göstermeliyiz. Bölgenin barışı bunu gerektiriyor."
Başbakan Erdoğan gazetecilerin "Obama'ya İran'ın görüşlerini yansıtacak mısınız?" şeklindeki sorusuna ise şöyle cevap verdi: "Tabiî bunları da anlatacağız. İran'a bir seyahat yaptık, onların kanaatlerini de aldık. Celili Ankara'daydı, bunları konuştuk. Bunları Amerika'ya da aktarmak için konuştuk" dedi. Başbakan Erdoğan gazetecilerin "Mesaj götürüyorsunuz diyebilir miyiz.." şeklindeki sorusuna ise "Diyebiliriz. Mesajımızı götüreceğiz. Viyana ile ilgili süreçteki acelecilik, işi zora sokmuştur. Aceleci olmasaydı, İran ve Türkiye'de takas mümkün olabilirdi. İran, Viyana gelişmesini kendisi için sıkıntılı bir gelişme olarak görüyor. Biz de diyoruz ki; mevcut durum üzerinden değil, biraz daha tartışmamız lazım. Başarırsak, İran ve Türkiye'de tekrar eşit zamanlı olarak takası gerçekleştirme olabilir umudunu taşıyoruz" dedi.
DIŞ POLİTİKAMIZI BİZ BELİRLERİZ
Başbakan Erdoğan, "İran'a yaklaşımınız konusunda Amerikalılardan bir rahatsızlık yansıdı mı?" şeklindeki soruya, "Bu tür bir rahatsızlığı hissetmedim. Bir şey söylemem lazım; biz dış politikamızı neye göre belirleyeceğiz?.. Öncelikle politikamızı kendimiz belirleyeceğiz!.. Bölgenin bu noktadaki barışı, huzuru bizim için çok önemli. Türkiye'nin de bir bakışı var. Bu bakışı da dünyadaki farklı unsurlarla görüşmek suretiyle oluşturmamız lazım. Biz bugüne kadar Amerika'ya tüm düşüncelerimizi açık ve net konuştuk. Batılı ülkelerle de konuştuk.
İran'da alınıp satılan şeylere baktığınızda, farklı aracılar vasıtasıyla Amerika'nın, Fransa'nın her şeyi İran'da var. Ama Türkiye'ye gelince siz vermeyin. Benim 350 kilometre sınırım olacak, ikinci derecede doğalgazımı Rusya'dan sonra İran'dan alacağım, bunun yanında 2 milyar dolarlık dış ticaretimiz var. Bunu da bana çok görüyorsun. Olacak iş değil. Konuştuk, konuşacağız. Özgüven meselesi. Bugüne kadar hiç tepki görmedik. Sayın Obama ile çeşitli platformlarda bir araya geldik, en ufak bir ima görmedim."
Başbakan Erdoğan gazetecilerin sorusu üzerine, Mahmur'un tasfiyesinin söz konusu olduğunu belirtti.
PKK, AVRUPA VE UYUŞTURUCU
"Dönüşle ilgili hoşgörü zemini oluşturduk. Olaylara bulaşmamış olanların silahını bırakmak suretiyle ülkemizi yeniden dönüşlerine imkân tanıyabiliriz dedik. Bu imkânı tanıdık. Tabiî bu imkânı tanırken bazı duyumlar aldık. Dedik ki, bu tip şeyler olursa, yanlış olur dedik.. Silbaştan yapmak durumunda kalabiliriz dedik...
Tabiî benim silbaştan yaparız ifadem dönüşle ilgili. Yoksa bizim milli birlik kardeşlik projemizle ilgili değil. Milli birlik kardeşlik projemiz, affedersiniz dağdakilerin, Mahmur'dakilerde olduğu gibi gelin anlamına gelmez. Bizim terörle mücadelemiz, aynı kararlılıkla sürecek, bundan taviz veremeyiz.
Bir de olayın uluslararası boyutu var. İçimizde başlayıp içimizde bitmiyor ki... Bakıyorsunuz ki; Avrupa kanadı var. Bakınız Avrupa'da uyuşturucudan insan kaçakçılığına kadar hepsini örgüt yapıyor."
DTP'NİN TAVRI
"Parlamento çatısı altındaki parti çok çirkin açıklamalar yapıyor. Terör örgütünü adeta legal yapıların karşısına çıkarmak istiyor. Bir defa bu, kendini terör örgütüyle özdeş hale getirmektir. Bunlar, söz konusu olacak şeyler değil. Terörist başını muhatap almak gibi laflar ediliyor. Böyle bir şeyi hukuk sistemi içinde muhatap almayı kullanmak, demokratik sistem içinde olacak şeyler değil."
PARTİ KAPATMADA, VENEDİK KRİTERLERİ BİLE YETERSİZ
Başbakan Erdoğan, DTP'nin kapatılma süreciyle ilgili bir soruya da şu cevabı verdi: "Doğmamış çocuğa don biçemeyiz. Şu anda mahkemede. Salı günü esastan görüşmeye başlayacaklar. Fakat bizim partilerin kapatılmasına yönelik tavrımız bellidir. Bir ceza verilecekse, gerçek kişilere verilmesinden yanayız. Tüzel kişilerin, partilerin, derneklerin kapatılmasını bir siyasi parti olarak doğru bulmuyoruz... Siyasi partilerle ilgili Anayasa çalışmamız da vardı. Venedik Kriterleri'ni bile zayıf buluyoruz."
DTP'DEN UMUDUMUZ YOKTU
"Açılım sürecinde biz bütün siyasi partiler, taşın altına ellerini koysun istedik. Maalesef taşın altına MHP ve CHP elini koymadı.. DTP'den bizim bu noktada umudumuz yoktu. İlk zamanlar varız filan dediler. Kendi manevra alanlarını farklı şekilde dönüştürerek süreçte olmayacaklarını söylediler. Biz zaten bu yola çıkarken milletle çıkmayı hedefledik. Bu projenin muhatabı zaten millettir. Millet arkamızda olduğu sürece problem yok."