Suriye’nin Türkiye sınırındaki Afrin ilçesinde Türkiye’ye karşı emperial- şeytanî güç odaklarınca açıkça tezgâhlanmak istenen oyunun bütün Müslüman dünyasında daha karmaşık entrikaları geliştirmeyi hedeflediği açık.. Türkiye de bu durumda, son derece temkinli, dikkatli bir harekât yürütmektedir.
***
Türkiye’nin kendisine sıçrayacağını bildiği bir yangına, önceden müdahale etmek istemesi, devletlerin kendilerini koruma reflekslerinin de tabiî bir gereğidir. Amerikan emperyalizmi ve müttefikleri, Suriye’de kendi menfaat ve oyun üstünlüklerinin korumak için onbinlerce km. uzaktan gelip bu coğrafyada oyun kurarken..
Rusya emperyalizmi, yarım asırdır kovulduğu Ortadoğu sahnesine yeniden ve aslî iki oyuncudan birisi olarak dönmek imkânını ve de Türkiye’yi kendi yanına çekebilirse, NATO dünyasında bir gedik açabileceği ihtimalini gözetlerken..
İran Yönetimi de, en yakın noktasında 280 km. uzaklıkta bulunduğu ve ortak sınırının olmadığı Suriye’ye, oradaki yangının İran’a sıçramaması için müdahale ettiğini en yetkililerinin ağzından dile getirirken..
Türkiye’nin üstelik de 100 yıl öncesine kadar 400 yıllık bir birlikteliği ve bugün de 910 km’lik bir ortak sınırı bulunduğu halde Suriye Buhranı karşısında eli böğründe şaşkın-şaşkın beklemesi devlet mentalitesi açısından normal olmazdı. Nitekim, USA emperyalizmi, ‘Türkiye’nin Afrin müdahalesi, IŞİD /DEAŞ’a karşı verilmekte olan mücadelede dikkati zayıflatıyor..' derken; Rusya, kendi elinde tam bir oyuncağa dönüşen Beşşar Esed rejimini ayakta tutmak için her uluslararası sürtüşmeyi göğüslemekte kararlı olduğunun mesajını veriyor.
İran’da, İran Lideri Ali Khameneî’nin Dışsiyaset Başdanışmanı Ali Ekber Velâyetî’nin ağzından ‘Suriye rejiminin izni olmaksızın Suriye’de bulunan Amerika ve diğer yabancı güçlerin işgalci olduklarını’ ve ‘Suriye’den çıkmazlarsa, tokadı vurup çıkaracaklarını’ dile getiriyor. Bununla yetinilmeyip, İran Dışbakanlığı, Türkiye’den, ‘Afrin Harekâtı’nı durdurmasını, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermesini’ istiyor! İran’ın Suriye’deki binlerce asker ve milis gücüne gelince.. Onlar Şam’daki Hz. Zeyneb Türbesi’ni korumak için oradalar, tabiî!!!
Gerçekte ise,bütün bu güç odaklarının, her birisinin bugün Türkiye’nin harekâtından rahatsız olmaları, kendi menfaatlerini korumaya yönelik, elbette.. Ama, bu güç odaklarının, Türkiye’nin de bir ‘devlet mantığı’yla, kendisini korumak refleksiyle hareket etmesinin tabiî olduğunu anlamak istemeyişleri, anlaşılır değil..
***
Şimdi asıl mesele, Afrin’de sivil halka zarar vermeden ve halkın içine karışmış silahlı terör unsurlarını temizleyebilmek.. Bu, mutlaka başarılmalıdır.
Ancak, terörist de olsalar, o genç insanların cesetlerinin teşhir edilmesinden kaçınılmalıdır. Hatırlayalım ki, Amerikan güçleri DEAŞ’tan kurtarmak adına Raqqa şehrini ağır bir bombardımana tâbi tutup, sivil halktan 3 binden fazla insanı da katlettiği halde, hiçbir fotoğraf yayınlanmamıştı. Halbuki, o sivil kayıplarının fotoğraflarını görsem, kesinlikle benim de içimde derin bir gayz ve nefret ateşi yükselirdi. Bu ruhî tepkiyi başkalarının da kendi eğilimlerine göre gösterebilecekleri tabiî görülmelidir.
Hele de, Afrin ve öteki çatışma durumları için, eski âdetleri nükseden bazı emekli generallerin, ekranlardan, insan hayatının ne olduğunu düşünmeden yaptıkları zâlimâne değerlendirmelere, hakezâ, sosyal medyada ve bazı yayın organlarında, ‘Afrin’de, asla merhamet gösterilmemesini; Amerika Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de; Rusya Suriye’de İdlib ve civarında, İran Halep ve diğer yerlerde; Beşşar Esed bütün Suriye’de nasıl acımasızca hareket ettiyse ve ediyorsa, Türkiye’nin de aynı acımasızlık içinde davranmasını’ isteyenlerin emelleri kursaklarında bırakılmalıdır.
Bu gibiler, ‘Müslümanların, zâlim veya kâfir güçleri kendilerine örnek ve öğretmen olarak göremeyeceklerini bilmiyorlar. İnşaallah, o gibilerin zâlimane önerilerine kulak verilmez ve Afrin’in sivil halkı olabilecek en mülâyim şekilde bir davranışla kurtarılır.