Başbuğ'un ağlama duvarındaki resmi, hatırlarsanız olay olmuştu. Başbuğ pekala, "bu bir nezaket ziyaretidir" diyebilirdi. Demedi. O herhangi bir kişi değil!
Türkiye'de de cenaze namazlarına katılıyor, dua ediyordu.. Bu başlı başına bir haber. Bir cami imamının aynı zamanda bir kilisede ayin yönettiğini ve aslında da dinsiz olduğunu öğrenseniz bu bir haber değil mi? Aşağıdaki haberi okuyunca bu haber gözünüzde başka bir anlam kazanabilir.
Başbuğ bir yanlış anlamadan rahatsızsa, gerçeği söylemesi herkesi rahatlatır. Toplumsal aktörlerin cam evlerde oturmaları gerekir ve yaptıkları işlerin nasıl anlaşıldığına da dikkat etmeleri, hesaba katmaları gerekir.
Türk ordusunda gayrimüslimlerin komuta kademesinde görev alamadıkları iddiasını tartışabilirsiniz, ama bir Genelkurmay başkanı tek başına ağlama duvarına gidiyorsa, bu tartışılır. Ama Yahudi olmak için ağlama duvarına gitmek şart olmadığı gibi, orduda İsrail için çalışanların Yahudi olması da şart değil. İsrail İnsansız Hava Araçlarının Türk hava sahasına girişlerinde radarları kapattıran subaylar neyin nesi? Alın size bir haber daha: Ergenekon davasının firari sanığı emekli Tümg. Bakıcı'nın PKK yardımıyla Rusya'ya kaçarken, yanında 4 terabaytlık harddisk götürdüğü ortaya çıktı.
Bu dev bir arşiv demek. En azından Balyoz ve Ergenekon davasının toplam klasöründen daha fazla bilgi ve belge ifade ediyor olabilir. Tabii dosyaların ne içerdiğine bakmak gerek. Ses mi, fotoğraf mı, yazı mı, video mu? Mesela bir gazetenin 80 yıllık arşivini 2 terabayte sıkıştırmak da mümkün. Bu arşiv, şimdi Rusların elinde.. Kahraman, ulusalcı paşamız giderken askeri belgeleri de götürmüş.. Bu kadar bilgi ve belgeye nasıl ulaştı, bunları nasıl kopyaladı, niçin böyle bir iş yaptı, araştırılması gerek. Bu adam böyle haltlar karıştıracak biri idi de, bu rütbeye gelene kadar hiç mi fark edilmedi? Aşağıda anlatacağım ilişkiler, 3 günde sağlanacak ilişkiler değil..
İddialar mide bulandırıcı. İnternet andıcından sanık Tümgeneral Bakıcı, hakkında tutuklama kararı verilince, bir HD ile birlikte Diyarbakır'a geliyor. Orada kendini bir KORUCUBAŞI karşılıyor. Bu kişi, Paşayı, PKK'nın gözetiminde, Uludere'deki olayın yaşandığı koridordan Kuzey Irak'a götürüyor. Alın size bir TSK-KORUCU-PKK ortak yapımı bir sanık kaçırma operasyonu..
Daha bitmedi. PKK bölgesinde bu paşamız İsrail Kürt Dostluk Derneği kurucusu Davut Bagıstani ile buluşuyor ve burada bu HD Bagıstani'ye veriliyor. Yani bu dosya Irak'taki ABD ve Yahudi koalisyonu ile İsrail'e veriliyor.. Bu bilgilerin İngiltere'nin eline geçmesi de mümkün..
Ondan sonra da aynı kişi Rusya'ya gidiyor. Böylece bu bilgiler Rusların eline geçmiş oluyor..
Aynı zat, daha sonra Rusya'dan tekrar İsrail'e gidiyor.. Ergenekonda İsrail parmağı, ABD parmağı zaten işin başından beri biliniyordu ama bu sıcak gelişme bu ilişkinin aynı şekilde devam ettiğini gösteriyor.. Şimdi aklıma takılan bir husus var. On yılda orduda 470 personel hastalık ya da kaza sonucu hayatını kaybederken, 934 asker intihar etmiş. Yani yılda 93 cıvarında intihar vakası var.. Her ay neredeyse 10 asker intihar ediyor. 3 günde bir intihar olayı yaşanıyor..
Kim bu çocuklar, rütbeleri ne? Doğum yerleri ve görev yaptıkları yer neresi. Sakın bunlar ordudaki bu derin yapılanma ile ilgili olmasın. Birileri gizli bilgilere ulaşanları infaz etmiş olmasın..
Bunlar ilk defa olmuyor. Bunlar başbakan asan adamlar, Genelkurmay başkanını ortadan kaldırmayı planlayanlar kimlerdi? Jandarma Genel Komutanı ya da daha birçok üst subaya tuzak kuranlar, infaz edip intihar süsü verenler kimlerdi? Ere, erbaşa, astsubaya mı acıyacaklar! Korucuya mı acıyacaklar!..
Bu yapıda birini vurduruyorlar. Sonra vuranı da vurduruyorlar, onu vuranı da bir şekilde ortadan kaldırıyorlar. Bir de alkol ve uyuşturucu komasına, zehirlenme, kaza süsü verilmiş cinayetlere bakmak gerek. Bu tezgahta her halt var. Bazılarının da ilaçlarla hasta edip işini bitiriyorlar. Ya da, özel ilaçlarla akıl sağlığı ile oynanıyor. Kimini Mankurta dönüştürüyorlar, kimi aklını kaçırıyor..
Orduda bu tür olaylar var mı bilmiyorum, ama araştırılması gerek. Soru önergesi ile bu tartışmayı başlattığı için de CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa'ya teşekkür ediyorum.
Umarım Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ve Yazıcıoğlu suikastını soruşturan özel yetkili savcılar, diğer mahkemeler işin bu yanını da araştırırlar.
Şimdi bana kalırsa bu kaçan sanıklarla ilgili bir de casusluk davası açmak gerek.
Birileri bir yandan "ulusalcı" geçinirken, öte yandan bu haltları karıştırıyorlar.. Malatya'da tarihi camilerin kubbelerine pirinç ayyıldız alem takacağız diye tarihi tombak alemleri çalmışlar. Eski antik halıları götürmüşler. Ulu Cami'nin 100 yıldan daha eski minberine 5 tane ayyıldız çakmışlar. 28 Şubat günlerinde bir de minbere bayrak asmışlar iyi mi? Malatya'da birçok camiye emir komuta zinciri içinde bayrak asılmış..
Malatya'da geçen gün çok canlı bir kitap fuarı vardı. Yurdum insanı okuyor artık. Onlar da oynanan oyunu görecek, bilecek artık. Bundan sonra işleri çok zor..
Bu son olayla ilgili ortada somut bir olay var. Bu kripto bilgisine sahip kişilerin kaçtıkları ülkeler belli. Bu kişilerin bu ülkelerle ilişkilerinin de ciddi bir şekilde mercek altına alınması gerek.
Darbeler konusunda ABD, İngiltere ve İsrail bağı Rusya bağı ortaya çıkmadan bu tartışma bitmez. İşin ucu Localara uzanmadan bitmez! Benden söylemesi: Evet Ergenekonun şifreleri İsrail'de! Selâm ve dua ile..
yeniakit