Dün önemli bir gündü. Erdoğan Moskova'daydı, BMGK'de yine Suriye konusu vardı. Şam bir bomba eylemi ile sarsıldı. Ama ben bugün CHP kurultayından söz edeceğim..
CHP yeni kurultay hazırlığına bugünden itibaren başlayacaktır..
Bu kurultayda Genel Başkanlık yarışı yoktu.. Çünki hiç kimsenin parti delegelerinin çoğunluğunun oyunu alma ihtimali yok. O zaman birini getirip onun gitmesini beklemektense, Kılıçdaroğlu gibi birinin başta durması daha iyi. Gün gelir bir kanat gücü eline geçirirse, Kılıçdaroğlu'nu devirmek daha kolay olacaktır. Onun için en zayıf olan, iyi olandır, herkes için..
Yarış Genel Başkanlık için değil, parti meclisi için.. 60 kişilik parti meclisi için 434 aday var. 1200 delege olduğuna göre üç delegeden biri aday..
Bir de 20 kişilik Yüksek Disiplin Kurulu var. Orası için de 128 kişi başvurmuş aday olarak.. 462 kişi seçilecek. Nerede ise 2 delegeden biri aday..
1200 delege var da, bakalım kaç delege oy kullanacak.. Eğer delegelerin %50'si oy kullanacak olursa ve herkes kendine oy verecek olursa ilginç bir tablo ile karşılaşacağız..
Çarşaf liste olduğuna göre, yine seçilecek olanlara biraz oy çıkacak çıkmasına da, böyle bir liste ile girilecek seçimden çıkacak sonuç kimi nasıl tatmin edecek bilmem.
Seçimin sonucunu bir kenara bırakın, herkesin lider olmak istediği, herkesin yönetici olmak istediği bir tablodan nasıl bir parti damıtılır bilmiyorum..
Herkes kıral ve teb'a yok..
CHP'de kriz bitmez.. Kurultay da. Bizim Araplar gibi: "CHP'liler bir defa anlaştılar, bir daha anlaşmamak üzere"..
Kılıçdaroğlu çarşaf liste içinde kendi tercihlerini ayrı bir liste olarak delegelere dağıttı ama hangi liste kime ait o da karıştı..
Böyle bir şey parti içi barış açısından başlı başına sorun..
Peki ya başkanın listesi kaybederse! Bu aynı zamanda bir güvensizlik oyu anlamına gelmez mi? Ya da madem başkanın kendi ekibi var, başkanın listesi dışında kalanlar açıkça üvey evlat durumuna düşecek demektir.. Bu durumda parti içinde "başkanın has adamları" da, "partinin üvey evlatları" kadar damgalı hale gelecek..
Liste aslında steril bir liste değil. Belli dengeler gözetilmiş. Yani kendi içinde tutarsızlıkları olan bir liste.. "Yamalı bohça" gibi bir şey. Mesela Nur Serter yine bu anahtar listeye eklenmiş..
Tabii bu liste delegelerin filitresinden geçtikten sonra delinecek. Kimse listeyi alıp aynen kopya çekmeyecek.. Zaten altı ayrı liste var. Bir delege ancak 15 dakikada bir oy kullanabiliyor. Bu oylama ne zaman biter, sayım ne zaman yapılır, kimse bilmiyor.. "Kurultaylar partisi"nin Kurultayı böyle oluyor demek ki!
CHP bir gün, Allah korusun kendi partisini yönettiği gibi memleketi yönetmeye kalkarsa, o gün Türkiye'nin dibe vurduğu gün olur herhalde..
Bana kalırsa Kılıçdaroğlu'nun listesinden kimlerin parti meclisine gireceğinden çok kimlerin bu listeden eleneceği önemli.. Sandıktan ne çıkarsa çıksın, sonuçta huzursuzluk çıkacağı kesin.. Yani CHP cephesinde yeni bir durum yok..
CHP "6 ok"u revize etmiyor. Tek partiyi ve o dönemi savunmaktan taviz vermiyor, Kemalizmi savunmaya devam ediyor. Darbelere ve darbecilere karşı ise her zaman olduğu gibi müşfik tavrını sürdürüyor..
Değişim sadece sözde, özde değil..
Kılıçdaroğlu terörü bitirme sözü verdi konuşmasında, Anayasa konusunda masadan kalkmayacaklarını vurguladı.. AK Parti'nin bu konudaki ısrarını biliyor. Masadan kalarak aslında mümkün olduğu kadar tırpanlama görevini yapmak istiyor gibi sanki..
Konuşmasında "Biz CHP olarak görkemli tarihimize sahip çıkmaktan onur duyduk. CHP tarihi, emperyalizm ile mücadelenin, Kuvay-i Milliyecilerin, bağımsızlığın tarihidir. CHP'liler aydınlanmacı, idealleriyle evrenselliği benimsemişlerdir. Zamanın ruhunu iyi okumalıyız. Zenginliğin ve refahın temelleri artık bilgi toplumuna endekslenmiştir. Toplumu değiştirmek isteyen siyasetçiler, bu olguyu görmezlikten gelemez. Üniversiteler, bilim insanı özgür değilse bilgi üretemez. Peki bizim üniversitelerimiz? Ortaçağ medreselerine dönüştürülen üniversitelerimiz... CHP'liler, yurtseverler olarak kabul etmiyoruz" diyor ama bunlar sözde. Kuvayı milliye ruhu, 1. Meclisi açan ruhtur. O ruhun 2. Meclisle birlikte nasıl idam edildiğini okuyan ya da internet kullanan herkes bilir.. CHP her zaman, özgürlüklerin değil, darbecilerin ve dayatmaların yanında yer aldı. Tek parti iktidarı da aslında bunun örnekleri ile doludur. Onun için sözlerinin gerçeklerle pek bir alakası yok.. Ama konuşuyor işte..
Kıvılcımlı'ya gönderme yaparak İslam ve sosyalizm ilişkisine vurgu yapması ise utangaç bir tebessümden başka bir yankı uyandırmayacaktır CHP'de, eğer bu siyasi bir muziplik değilse tabii.. CHP kim, sosyalizm ne, Hikmet Kıvılcımlı kim! CHP İslam'a olduğu kadar sosyalizme de yabancı ve mesafeli bir parti aslında.. Faşizme daha yakın bir parti aslında.. 10. Yıl albümündeki "ortak idealler"den söz eden satırları hatırlatmak gerek zatı alilerine..
Selâm ve dua ile..
yeniakit