Wilders’in Netherlands’ına olanları biliyorsunuz.
Wilders İslamofobik bir Siyonist faşist.
“Alçak Ülke” diyeceğim, birileri hakaret zannedecek. Ülkenin büyük bir bölümü deniz seviyesinin altında olduğu için oraya Netherlands, yani “Alçak Ülke” deniyor.. Fransızlar da bu bölgeyi Pays-Bas yani “alçak ülke” olarak tanımlar. Eğer kutuplardaki buzullar erimeye devam edecek olursa yakın gelecekte sırf bu sebeple Hollanda diye bir ülke olmayabilir..
Türkiye karşıtı ve İslamofobik söylemleriyle de bilinen Geert Wilders’in partisinin adı Özgürlük Partisi (PVV). Başbakan Mark Rutte’nin partisinin adı da Özgürlük ve Demokrasi için Halkın Partisi (VVD). Rutte merkez sağda bir politikacı.
Bu Mark Rutte denilen adam 50 yaşında bir politikacı. Partisinin adı Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi. Ne özgürlük ama, o ne demokrasi öyle, halkçılıkları da CHP’nin halkçılığına benziyor. Bu adam 14 Ekim 2010’dan beri Başbakan.
1991’e kadar Liberal Gençlik Örgütünde çalışmış. 2004’de bakan olmuş. Bekâr. Kalvinist Reform Protestan Kilisesi üyesi.
Hollandalıların demokrasiye ve insan haklarına bağlılığını biz Bosna’da Srebrenitsa katliamında gördük!?
Bugün Rutte, seçmen toplam sayısının % 12’sinin bile desteğini alan biri değil.. Seçmenin yarısı sandığa gitmemiş, gidenin de % 25’inin oyunu ancak almış. Batının cici demokrasisi böyle. Kalkmış bize laf söylüyorlar.
Biliyorsunuz herhalde Hollanda’da uyuşturucu kullanımı serbest. Balkonunuzda esrar yetiştirebilirsiniz. lezbiyen ve homoseksüel evlilikler de serbest.. Bu rezaletin arkasında bu kafada insanlar var. Özgürlük deyince fuhuş, alkol ve uyuşturucu anlıyorlar..
Çarşamba günü Hollanda’da parlamento seçimi var. Öyle anlaşılıyor ki, merkez sağda diye tanımlanan liberal Rutte, Wilders’in oyunu almak için, kendinin Wilders’ten daha fazla İslam karşıtı, Türk ve yabancı düşmanı olduğunu göstermek için bu skandala imza atmış olabilir..
Bu rezalet FETÖ ve PKK destekli Hollanda üzerinden Türkiye’ye karşı bir 15 Temmuz ya da Gezi kalkışmasıdır.. Almanya’daki Siyonist medya 16 Nisan referandumuna FETÖ, PYD, CHP ve HDP söylemleri çizgisinde fiilen katılmış ve Evet kampanyalarını fiilen engellemişlerdir..
Dikkat ediyor musunuz, “Monarşi”den ses yok. “Derin Hollanda” susuyor.. Bu süreçte Almanya sübap görevi yapmıştır.. İsveç bu rezalete destek verdi. Bakalım bundan sonra neler yaşanacak.
Zaten 2 gün sonra Hollanda’da seçim var. Bu olayın Hollanda seçimlerine ne yönde etki edeceğini göreceğiz.. Sonuç ne olursa olsun Hollanda bugün düne göre faşizme daha yakın. Hele bir de Wilders seçimden 1. parti olarak çıkarsa bu sonuç AB’nin geleceğini en az Brexit kadar etkileyecektir.. Bundan sonra gözler Fransa ve Almanya seçimlerine dönecektir. Bu olay Hollanda seçimlerine katılımın düşük olmasına ve iptal oylarında patlamaya sebep olabilir..
Hollanda bugün faşizm ve demokrasi cephesi olarak fiilen bölünmüştür ve bugün Türkiye ve İslam üzerinden verilen savaş, yakın gelecekte, kaçınılmaz olarak kendileri arasında bir “iç savaş”a dönüşecektir. Bu durum demokrasi tarihi için “Tarihin sonu”dur. Bu “Medeniyetler arası çatışma”, aslında Avrupa’nın kendi iç savaşıdır.
Bu olayın 16 Nisan’a yansımasına gelince, göreceksiniz bu olay EVET’e desteği artıracaktır.. Bu olay bir engelleme, yıldırma, caydırma, bastırma operasyonu idi, ama bu senaryo sahiplerinin ellerinde patladı. Tüm dünyada bu olayı duymayan kalmadı. Batı kendi küçük düşerken, desteklemeye çalıştığı çevrelere de zarar verdi..
Bu olay 15 Temmuz ruhunu canlandırdı, Gezi ruhu bir kere daha mahkûm edildi.. Bu olay FETÖ’cüler ve PYD / PKK çevrelerinin, onlara destek verenlerin, onlarla işbirliği yapanların işini zorlaştırdı.
Bu iş uluslararası ilişkiler ve hukuk, AB ve NATO ittifakı açısından tam bir rezalet. Bu diplomatik bir skandaldır. Bu rezalet karşısında sessiz kalan ülkeler açısından da bu durum ciddi anlamda bir talihsizlik anlamına gelmektedir..
Avrupa bizi ve Wilders’i, daha doğrusu yükselen faşizmi, FETÖ ve PKK / PYD’yi test etti, sonuç ortada..
Hep soruyorduk ya, nasıl Nobel Barış Ödülü verdiğiniz bir adamı Sisi’ye danışman yaptınız, Tony Blair gibi bir adamı bu kadar ucuza harcadınız?” diye, Marksist PYD karargâhındaki Amerikan bayrağını soruyorduk, “Marksist Fehriye Erdal’ın nasıl Avrupa’dan himaye gördüğü”nü soruyorduk ya, batıdaki demokrasi, özgürlükler konusunda dünyaya gösterecek somut bir örneğimiz daha var: Hollanda örneği.. Srebrenitsa’yı yeteri kadar anlatamamıştık dünyaya, şimdi onu da ekleyerek yeniden konuşacağız ve bu tartışma 16 Nisan’la da sonlanmayacak. Göreceksiniz bu işin faturası ve ona destek verenler için içeride ve dışarıda tahmin ettiklerinden çok daha ağır olacak. Selam ve dua ile..
yeniakit