Trump’ın, “Türkiye, Suriye’de Kürtlere (PKK/PYD) saldırırsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvedeceğiz” şeklindeki mesajı gündemdeki yerini koruyor.
ABD’nin bir müttefik, stratejik ortak gibi davranmadığı çok açık. ABD başkanı bu açıklaması ile köprüleri atmış durumda. Bu kriz NATO’nun sonu olabilir.
Bu “deli adam” fincancı dükkanına giren fil gibi. Bu lobi, ABD’nin BM’den çıkmasını da tartışıyor. Akıllarınca; para ve silah ellerinde iken Kovboy masayı devirip, dünyaya meydan okuyacak.
PKK/PYD meselesi göründüğü gibi değil. Ankara artık FETÖ, PKK ve PYD konusunda ABD’yi ikna etmek için heyetler göndermeyi, dosyalar göndermeyi bıraksın. Usulen bu gerekli idi belki ama artık değil. Bu yapıları kuran ve yöneten bizzat kendileri. Bu konuda onların ellerindeki bilgi, bizdekinden fazla. ABD kendi tetikçilerini, kendi aleyhlerindeki tanıkları bize teslim etmeyecektir.
PYD konusu da dışarıdan bakıldığında görünenden daha farklı ve derin bir konu. PYD’nin arkasında saklanan bir “Haçlı ordusu/ Christianity Army” var. Ve bu yapı daha sonra bölgede oluşturulması düşünülen “Arap NATO”suna entegre edilecek.
Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektörvekili Prof. Dr. Cengiz Tomar, Suriye’de yaşananlara ilişkin, “ABD ve İsrail bölgede, Türkiye, İran ve Rusya’nın gücünü azaltmak için Arap ülkelerinden müteşekkil bir “Güney Cephesi” oluşturuyor” dedi. Bu uyarı aynı konuya dikkat çekiyor. Tabii bir de Akdeniz’de “Batı cephesi” var. Irak sınır bölgesinde de “Doğu cephesi” kuruluyor.
Bu Güney cephesi ordu, ABD’nin BOP yerine ikame etmeye çalıştığı yeni yapı. İşin içinde Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve İsrail’in de olduğu bir yapı. ARAMCO bu işin finansmanı için kullanılacak.
Aslında Suriye de bu plan çerçevesinde yeniden yapılandırılacak. Esed taraftarlarına Lazkiye bölgesinde Akdeniz’le sınırlı Federatif bir devlet düşünüyorlar. Bir ileri aşamada Ürdün ve Lübnan’ın haritası da değiştirilecek. Türkiye sınırında bir Kürt yönetimi, hemen altında bir Hristiyan bölgesi, Sünni Arapların da Güney bölgesine yerleştirilmesi sözkonusu.
Planlarına göre Lübnan’daki Şii unsurlar tasfiye edilecek. Bekaa ve Lübnan Hizbullah bölgesi, Falanjisitler ve Dürziler gibi lokal unsurlara emanet edilecek ve İsrail’in güvenliğini sağlayacak bu Arap NATO’su dedikleri gücün en önemli karargahlarından biri olacak.
Yani Suriye’yi bölüp bir federasyon ve kantonlardan oluşan Arap, Kürt, Şii, Hristiyanlardan oluşan bir “Birleşik devletler”e dönüştürme hayali kuruyorlar. Bunun ilk 3 adımını, Türkiye, Rusya ve İran’ın bölgeden çıkartılması oluşturuluyor. Bunu görelim ve ona göre hareket edelim.
ABD’nin Patriotlarla ilgili oyalama takdiklerine kanmayalım. Biz bir yandan da Türkiye’deki ABD ve NATO üsleri konusunu gündeme alalım. En başta da İncirlik üssünü tabii ki. Ve bu arada Ankara bir an önce siber güvenlik, Milli Bilgi Merkezi, Süper bilgisayar konusunda bir adım atması gerekiyor. Yoksa işimiz kolay değil.
Geçenlerde İsrail Başbakanı Netanyahu, ülkesinin Suriye’ye gerçekleştirdiği füze saldırıları hakkında açıklamada bulundu. İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail Ordusu’nun hafta sonu boyunca Suriye’deki İran hedeflerini vurduğunu duyurdu. 12 Ocak Cumartesi günü Suriye Arap Haber Ajansı, İsrail’in Suriye’ye çok sayıda füze saldırısında bulunduğunu; çoğunun önlendiğini, sadece bir füzenin bir depoyu vurduğunu duyurmuştu. Ajans, Suriye hava savunma sistemlerinin füzeleri engellediğini ancak sadece bir füzenin Şam Havaalanındaki depolardan birine isabet ettiğini belirtmişti.. Bu saldırılar devam edecek. Hedef belli. İran unsurları dedikleri aynı zamanda Hizbullah kampları.
İngiltere’de sarı yelekliler hükümet istifa diyor. Bunu da bir kenara not edin. Fransa’da devam eden eylemler birbirinden bağımsız şeyler değil. Bu süreç derinleşerek ve genişleyerek devam edecek.
Bu arada Yunanistan’da koalisyon bozuldu. Makedonya sorunu, ülkenin adının “Kuzey Makedonya” olması ile çözülmüş değil.. Bu Makedonya konusu Rum, Yunan, Grek tartışmasını tartışmaya açarsa o “Batı Medeniyeti”nin nasıl bir illüzyon olduğu da ortaya çıkacaktır.
Öte yandan; Yunanistan bir yandan ekonomik sorunlarla uğraşıyor, bir yandan da siyasi bir krize sürüklendi. Öğretmenler sokakta. Böyle bir zamanda bir yandan FETÖ’cülerle uğraşmak istemiyor. Öyle anlaşılıyor ki, şimdilik FETÖ’cülerin sürgün adresi İsveç olacak. İsveç, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye›den kaçan yüzlerce FETÖ üyesine oturma ve çalışma izni vermişti.
Bu arada PKK ve FETÖ’cülerin batılı istihbarat örgütleri ile doğrudan ilişkilendirilerek kadroya alınmaları için de düğmeye basılmış.
Yunanistan zor durumda. Aynı zamanda Kıbrıs üzerinde Global petrol şirketlerinin Doğu Akdeniz’de Mısır ve İsrail’in de katılımı ile Türkiye’ye karşı bir “petrol cephesi” oluşturmalarını da buraya not edelim. Türkiye Münbiç ve İdlib konusunda artık bir karar vermek durumunda. Ama çok dikkatli olmalıyız. Münbiç Afrin’den daha zor. Bu saatten sonra geri adım atmak mümkün değil. ABD bölgede iki adım ileri bir adım geri gidiyor. Oyalama takdiği uyguluyor. Tam da böyle bir zamanda Esed rejimi Münbiç çevresine askeri yığınak yapıyor! Esed bu süreçte PYD ile birlikte hareket ediyor ve PYD üzerinden ABD ile temas halinde. ABD’nin askerlerini Suriye’den çekeceğini açıklamasının ardından Münbiç’te YPG ile ortak hareket etme çabası içerisinde olan Esed rejiminin, Türkiye’nin düzenleyeceği harekat öncesi bölgeye askeri yığınak yapıyor olması bu konuda ABD ile varılan dolaylı bir ittifakın sonucu.
Suriye rejimi sosyal medyada provokatörlük yaparak aslında Türkiye topraklarında da bir algı operasyonu yönetme çabasında. Suriyeli sığınmacılar üzerinden son dönemlerde artan provakasyon girişimleri sosyal medya üzerinden de yürütülüyor. Provakatörler Suriyelilere karşı nefreti artırmak için her yola başvuruyor. Kendisini Suriyeli gibi tanıtıp, Türklere hakaret eden “Suriye Vatandaşlık Ofisi” isimli hesabın sahibi, Mehmet T.’nin ‘Türk vatandaşı’ çıkması bu konuda bu ittifakın çok farklı çevreleri harekete geçirebildiklerini gösteriyor. Bunlar isterlerse DAEŞ gibi dini grubları, dilerlerse LBGT gibi unsurları, Liberal kesimden birilerini harekete geçirebiliyorlar. Bunu Gezi olaylarında asılında çok açık bir şekilde gördük. Anymos geçen hafta Gezi benzeri bir eylem çağrısı yaptı ama, kara - yağmura takıldı. Bu çağrılarını sürdürecekler. Kaset ve sosyal media üzerinden saldırılarına hız verecekler.
Bütün bunlar olurken, Çin ve Rusya’nın ABD ile restleşmesi devam ediyor. Lavrov resmen açıkladı: Anlaşmazlıklar sürüyor saklamayacağım. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Japonya ile Kuril Adaları’na ilişkin yapılamayan barış anlaşması hususunda anlaşmazlığın sürdüğünü belirterek, “Hâlâ önemli anlaşmazlıklarımızın sürdüğünü saklamayacağım” dedi. Rusya ABD’nin Türkiye’ye karşı politikaları konusunda Türkiye’nin yanında olduklarını açıkladı. Çin’de ise ABD ile restleşme devam ediyor, teknoloji devi Huawei’in Mali İşler Direktörü Ming Vancou’yu gözaltına alan Kanada›ya ağır bir misillemede bulundu. Reuters’ın haberine göre, Çin mahkemesi, Kanada vatandaşı Robert Lloyd Schellenberg’i ölüm cezasına çarptırdı.
Bakalım bundan sonra ne olacak. Görelim Mevlam neyler. Selâm ve dua ile.