AİHM, "İslâm'a hakaret bizi ilgilendirmez... Biz, sadece Hıristiyanlığa hakareti suç sayarız" şeklinde bir karar aldı
AİHM’in zorunlu din dersini eğitim hakkına aykırı bulmasının yanı sıra bu kararının diğer kararlarıyla çelişki arz edip etmediği de tartışılıyor.
Vakit gazetesi, bu tartışmaya ışık tutmak için AİHM kararlarını inceledi:
Londra’da ikamet eden Abdal Choudhury adlı bir Müslüman avukat, Şeytan Ayetleri adlı kitabın yazarı ve yayıncısı hakkında, Allah’a, peygamberlere, Son Peygamber Hazret-i Muhammed (sav) ile ailesine hakaretlerde bulunmalarından dolayı ceza davası açmak üzere mahkemeye (Chief Metropolitan Magistrate of London at Bow Street Magistrates Court) başvurdu. Mahkemeden çıkan karar, “Batı uygarlığının(!)” düzeyini gösterir mahiyetteydi:
“İngiltere mevzuatına göre sadece Hıristiyanlığa hakaret etmek suçtur!..”
Mahkemenin başvuruyu bu gerekçeyle reddetmesi üzerine üst mahkemeye (D. C. High Court) başvuran Abdal Choudhury oradan da, “Engizisyon mahkemelerinden beri dine hakaret suçu, sadece Hıristiyanlığa hakaret olarak değerlendirilmektedir” şeklinde red cevabı alınca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitti.
AİHM: “UYGUNDUR!..”
Choudhury, AİHM başvurusunda, İngiltere’nin, Hıristiyanlığa yapılan hakareti suç sayarken, yine milyarlarca insanın müntesibi olduğu İslâm dinine hakareti suç saymamasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğünü” düzenleyen 9. maddesi ile “Ayrımcılık Yasağı”nı düzenleyen 14. maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirtti. Başvuruyu değerlendiren AİHM de, “İngiltere mevzuatını” hatırlatarak, başvurunun reddine karar verdi. Kararda, şu ifadeler yer aldı:
“İngiltere’nin dine karşı küfre ilişkin mevzuatında dinlere eşitlikçi davranmaması, (başvuranın şikâyetçi olduğu) uygulamanın meşruiyetine halel getirmez.”
Aynı AİHM; Hıristiyanlığa karşı küfür suçlamasıyla dağıtımına izin verilmeyen bir filmin konu olduğu Windgrove davasında ise (1995-525) filmle kutsal değerlere hakaret edildiğine ve İngiltere’nin bu filmin dağıtımını yasaklamasının dini değerlere saygının gereği olduğuna karar vermişti.
Bu iki karardaki bakış açısını değerlendiren AİHM uzmanı Dr. Akif Emre Öktem, “Görüldüğü gibi Choudhury davasında, İslâm dinini rencide edici yayınlar karşısında kayıtsız kalan İngiliz mevzuatı, ülkenin hâkim dini Hıristiyanlığa yönelik iletişim araçlarını deyim yerindeyse daha yumurtadayken öldürmektedir” diyor ve ekliyor: “AİHM de bu bakış açısını benimsemektedir!..”
Bunlar ve benzeri kararlar, AİHM’in Türkiye’deki zorunlu Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerine yapılan itiraz üzerine, Aleviliği “ayrı bir din” olarak değerlendirerek, Türkiye’yi tazminata mahkûm etmesiyle birlikte ele alındığında ortaya çarpıklığın bir başka boyutu çıkıyor: “Hıristiyanlık ve Müslümanlığı ayrı dinler olarak farklı muamelelere tabi tutan; birine hakareti ağır biçimde cezalandırırken diğerine hakareti adeta teşvik eden AİHM, Aleviliği ayrı bir din olarak görüyorsa, Türkiye’nin ayrı bir dinle ilgili uygulamasına da saygı göstermeliydi!..”
ALTUN: “ALEVİLİK AYRI BİR DİN DEĞİL, BUNU ALEVİ OLDUKLARINI İDDİA EDEN MARKSİSTLER ORTAYA ATIYOR!..”
Öte yandan; Alevi önde gelenlerinden Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, Aleviliğin ayrı bir din olarak değerlendirilmesine tepki göstererek; “Alevi olduklarını iddia eden Marksistler maalesef böyle bir anlayışı yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Aleviliği İslâm’dan saymamak, ayrı bir din olarak telakki etmek saçmalıktır, yıllarca bunu yapmaya çalıştılar başarılı olamadılar. Müslüman toplum içine duvarlar inşa etmeye çalışıyorlar” dedi.
Avrupa, müzik dersinde bile Hıristiyanlık öğretiyor
Alevi bir vatandaşın başvurusu üzerine AİHM’in Türkiye’ye ilişkin aldığı, “din dersi zorunlu olamaz” kararı Avrupa’daki eğitimciler tarafından yanlış bulundu. Almanya’da seçmeli İslâm dersi için eğitmen yetiştirmek amacıyla Frankfurt Üniversitesi bünyesinde kurulan İslâm Araştırmaları Kürsüsü Öğretim Üyesi Dr. Bülent Uçar, Almanya’nın birçok eyaletinde ve diğer Avrupa ülkelerinde “Din dersi” ve “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi ayrımı olduğuna dikkat çekerek, “Din dersleri zorunlu değil ancak Anayasal bir hak. Avrupa tarihinin bir parçası olarak okutulan Hıristiyanlığa ilişkin kültür dersleri ise zorunlu. Din dersinin öğretmenini, özerk bir yapısı olan kilise ve diğer dini cemaatler belirler” dedi.
Avusturya’daki okullarda İslâm dini dersi öğretmenlerini de belirleyen Avusturya İslâm Toplumu (Österreich İslâmische Glaubensgemeinschft) adlı kurumdan Müfettiş Dr. Mustafa Yıldız ise, Avusturya ve diğer Avrupa ülkelerinde Hıristiyanlığın aynı zamanda Avrupa’nın kültürü ve tarihiyle ilgisi nedeniyle daha anaokullarından itibaren yoğun bir şekilde çocuklara verildiğine dikkat çekti. Yıldız, “Burada din dersinin yanı sıra müzik derslerinde Hıristiyan ilahileri öğretilir. Hatta bu ilahiler Türk öğrencilere bile öğretilmektedir. Ayrıca Yılbaşı ve Paskalya bayramları gibi tüm dini bayramlar, anaokulundan liseye kadar yoğun etkinliklerle kutlanır, dini içerikli tiyatrolar sahnelenir ve çocuklar için katedrallere geziler düzenlenir. Türkiye’de ise bu tür bir etkinliğin yüzde biri bile yoktur. AİHM’in kararının Türkiye gerçeği ile hiçbir ilgisi yok” diye konuştu.
Vakit