AİHM Yargıcından İtiraf

AİHM'in Leyla Şahin ile ilgili kararında 'karşı oy' kullanan Belçikalı Yargıç Françoise Tulkens, Vakit'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

AİHM'in Leyla Şahin ile ilgili kararında 'karşı oy' kullanan Belçikalı Yargıç Françoise Tulkens, Vakit'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de birtakım çevrelerin sürekli “başörtüsü yasağına hukuki dayanak” olarak lanse etmeye çalıştığı “AİHM'in Leyla Şahin kararı”nda çoğunluk görüşüne katılmayan Belçikalı Yargıç Françoise Tulkens, “Leyla Şahin, eğitim hakkından kanunsuzca yoksun bırakıldı” dedi.
Fermon: Karar yanlış yorumlanıyor


Konferans için Türkiye’ye gelen yabancı konuklar arasında merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Demokratik Avukatlar Derneği (IADL) üyesi ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku uzmanı Avukat Jan Fermon da vardı. Fermon, başörtüsü takmak isteyenin takabileceğini, insanların bundan ötürü eğitim hakkının elinden alınmasını düşünemediğini söyledi. AİHM'in kararları ile yasak getiremeyeceğini belirterek, Leyla Şahin kararının "Türkiye’nin sana karşı uyguladığı yasakta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırılık yoktur"un ötesinde bir anlamının bulunmadığını belirten Fermon, kararın kimi çevrelerce "Türkiye'de üniversitelerde başörtüsünün tamamen yasaklandığı" şeklinde yorumlanmasının son derece yanlış olduğunu vurguladı. Fermon, Türkiye'ye ilişkin çok çarpıcı bir tesbitte de bulundu.
Başörtüsü konusunda Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayarak, Anayasa değişikliğinin uygulamaya yönelik olduğunu düşündüğünü söyleyen Fermon, Türkiye'de ancak bazı kesimlerin yıllardır hukuk kurallarının dışına taşan, olağanüstü hukuk normlarını olağanlaştıran fiili uygulama alanları oluşturduğunu ve bu alanları koruma adına demokratikleşmeye karşı çıktıklarını söyledi.
Ankara Barosu, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Merkezi’nce gerçekleştirilen “Yeni Avrupa’da İnsan Hakları Mahkemesi: Başarı mı, Hayal Kırıklığı mı?” konulu uluslararası konferans için Türkiye’ye gelen AİHM Yargıcı Françoise Tulkens’la, Leyla Şahin davasını konuştuk. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, başörtüsü mağduru Leyla Şahin’in temyiz başvurusunu Kasım 2005’te oyçokluğu ile reddetmiş, temyizi görüşen 17 yargıçtan biri olan Tulkens, çoğunluk görüşüne katılmayarak, karara şerh koymuştu. AİHM’de görev yapan Belçikalı Yargıç Tulkens, Türk medyasında ilk kez Vakit'e konuştu.
TÜM MEDENİ İLKELER HİÇE SAYILIYOR
Tulkens, “Leyla Şahin'in başörtülü olduğu için eğitim hakkının elinden alınmasını Türkiye şartlarında kabul edilebilir” bulan Büyük Daire’de çoğunluğun siyasi davrandığını şu sözleriyle ortaya koydu: “Başörtüsü yasağında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre bir ihlal bulunmadığını söylemek; hukuk, din ve ifade özgürlüğü, eğitim hakkı, ayrımcılık yapmama, eşitlik gibi tüm medeni ilkeleri hiçe saymak anlamına gelir.”
ŞAŞKINIM: EĞİTİM HAKKINDAN KANUNSUZCA YOKSUN BIRAKILDI
Büyük Daire’nin kararında “eğitim hakkının insan haklarının geliştirilmesinde vazgeçilemez olduğunu” vurgulamış olmasına rağmen, çoğunluğun Leyla Şahin aleyhinde görüş bildirmesi karşısında şaşırdığını söyleyen Tulkens, şöyle devam etti: “Leyla Şahin, dini nedenlerle, bazı aktivitelerden muaf tutulmak ya da öğrenci olarak kaydolduğu üniversite dersinde değişiklik yapılması talebinde bulunmadı. O sadece üniversitede başörtüsünü özgürce giyebilmeyi istedi, ilk kaydolduğundaki şartlar altında ve üniversite kariyerinin başlangıcındaki yıllar süresinde olduğu gibi eğitimini tamamlamak istedi. Davacının Tıp Fakültesi’nin bir parçası olan derslere ve sınavlara girmesinin reddedilmesiyle, onun eğitim hakkından kanunsuzca yoksun bırakıldığına inanıyorum.”
Tulkens, kararda ileri sürülen “Başörtüsünün laiklik ilkesine karşı geldiği” iddiasını da şöyle çürüttü: “Leyla Şahin’in bu ilkeyi ihlal eden bir davranışıyla ilgili bir delil yok. Davacının dini bir sembol olarak giydiği başörtüsü, göstermelik ya da baskı yapmak, provoke etmek, dine döndürmek veya propaganda yapmak için kullanılsa idi, bu durum sağlanmış, yerine getirilmiş olurdu. Mahkeme önünde Bayan Şahin’in böyle bir niyeti olduğunu gösteren bir kanıt yoktu. Davacının başörtüsü giymesi sonucu olarak üniversitede öğretimde veya günlük yaşamda herhangi bir karışıklık, ya da herhangi bir disiplinsiz davranış ne ileri sürüldü, ne de gösterildi.”
AVRUPA ÜLKELERİNDE BÖYLE BİR YASAK YOK
AİHM’in Belçikalı Yargıcı Tulkens’in, muhalefet şerhinde de ortaya koyduğu diğer dikkat çeken görüşleri şöyle: “Mahkemenin rolü tek yönde çözümleri kabul ettirmek değildir, özellikle de devlet ve kilise(din) arasındaki hassas ilişkilerde. Dini topluluklarla ilgili ihtilaflarda diğer hükümler söz konusu olsa dahi mahkeme her zaman aynı yasal kısıtlamayı getirmedi. Herhangi bir dini modelle ilgili görüşünü açıklamak mahkemenin işi değildir.”
“Bu davada geçen konuyla ilgili, eğitimde dini sembollerin kullanılmasına ilişkin, Avrupa'da bir uzlaşma eksikliği var. Ancak hiçbir üye ülkede üniversitede dini sembollerin kullanılmasını yasaklayan yasalar yok, daha küçük yaştakiler için bazılarında mevcut.”
MÜDAHALE HANGİ ZEMİNE OTURUYOR?
“Leyla Şahin’in başörtüsü yasağı nedeniyle din özgürlüğü hakkına yapılan müdahale hangi zemine dayanıyor, sorusu çok önemli. Bu davada genel olarak 2 noktaya oturtuldu: Laiklik ve eşitlik. Bu ilkelerin bu davada başörtüsüyle ilgili yorumlanma biçimine katılmıyorum. Demokratik toplumlarda laiklik, eşitlik ve özgürlüğün arasında uyum aranması gereğine inanıyorum.”
MAHKEME’NİN BÖYLE BİR HAKKI YOK
“Laiklikle ilgili olarak Türkiye’deki demokratik sistemin korunması gerektiğine katılıyorum. Fakat din özgürlüğü de demokratik toplumların kurucu ilkelerindendir. Sadece tartışmasız gerçekler ve gerekçeler sözleşmeyle garanti altına alınan kısıtlamalar için meşrudur, endişe ve korkular değil.. Eşitlik konusunda ise başörtüsü takılması kadının dışlanması, başörtüsünün yasaklanması ise kadın erkek eşitliğini destekleyen bir faktör olarak yer almıştır. Yasakla cinsiyet eşitliği arasındaki bağlantı nedir? Karar bunu söylemiyor. Mahkemenin başvuru sahibine bir dinle ilgili olarak görüşünü empoze etme hakkı yoktur.”
HOŞGÖRÜSÜZLÜK HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜ DOĞURUR
“Üniversitede başörtüsü takılmasının yasaklanması, yerinde gerekçelere dayanmıyor ve müdahale ‘demokratik toplumda gerekli’ değildir. Bayan Şahin'in din özgürlüğü hakkı ihlal edilmiştir… Laiklik ve eşitlikle ilgili yükümlülükler gönüllü olmalı, empoze edilerek değil. Kadınlar için özgürlük ve eşitlikten bahsetmek onları gelecekleri hakkında karar vermek hakkından mahrum bırakarak olmaz. Hoşgörüsüzlük hoşgörüsüzlüğü doğurur.”
AVRUPA’NIN AYIBI, UTANCI
Aynı AİHM'in, Türkiye'de onbinlerce insanın ölümüne neden olan Öcalan'ın ise lehinde karar vererek, teröristbaşının idam edilmemesi için birçok yasal düzenleme talebinde bulunduğuna da dikkat çeken Tulkens, çifte standardı ortaya koydu ve şöyle dedi: “Bu çifte standart Avrupa’nın ayıbıdır, utancıdır.”

vakit

Avrupa Haberleri

Siyonistler Hollanda'dan Kovuldu!
Hollanda'da Filistin bayrağına saldıran İsrailliler tekme tokat dövüldü
İspanya'dan İşgalci İsrail'e Şok
NATO-Rusya savaşına doğru! Meşru hedef ilan etti!
İşgal destekçisi McDonalds hisselerine "bakteri" darbesi!