Fırat, Türkiye'de sendikacılık hareketinin giderek güç kaybettiğini ileri sürerek, ''Sendikalar 1 Mayısta kendilerindeki bu erimeyi, bir nevi toplumun gözünden kaçırabilmek için böyle bir eylem tarzının içine girdiler'' dedi.
Fırat, partisinin merkez Seyhan ve Yüreğir ilçe kadın kollarını ziyaret etmek için geldiği Adana'da, yaptığı açıklamada, 1 Mayısta yaşanan olayların hiç bir şekilde tasvip edilemeyeceğini söyledi.
Olayların iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Fırat, ''Aslında, asıl nedenine bakmak lazım. Burada bir emek bayramını, emekçinin mutlu gününü kutlamak mı, yoksa başka bir şey mi var? Benim görebildiğim kadar, başka bir şey var'' diye konuştu.
Türkiye'de sendikalı işçi sayısının giderek azaldığını ifade eden Fırat, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunun temel nedeni 20'nci yüzyılın başlarında 19. yüzyılın ortalarından itibaren başlayan ücret sendikacılığının devam ettirilmeye çalışılıyor olmasıdır. Dolayısıyla işçiler, kendi sorunlarına çözüm bulamayacaklarını gördükleri için giderek sendikaları yalnızlaştırıyorlar. Sendikalar 1 Mayısta kendilerindeki bu erimeyi, bir nevi toplumun gözünden kaçırabilmek için böyle bir eylem tarzının içine girdiler. Çünkü eğer bir yerde bir devlet varsa, bir intizam vardır. Ve bu kurallara istisnasız herkesin uyması lazım. Sendikaların da, vakıfların da, bireyin de uyması lazım. Gösteri ve yürüyüş hakkı, her vatandaşın temel hakkı ve özgürlüklerinden birisi. Bu anayasada net olarak yazıyor, ancak bunun nasıl sınırlanacağını, ne şekilde sınırlanacağını yine anayasa belirliyor. Yasaya göre devlet, diğer özgürlüklerde olduğu gibi, gösteri ve yürüyüş kanununda da toplumun huzuru, milli güvenlik gibi konularda sınırlama hakkına sahip. Valiler belirli zamanlarda toplanarak, gösteri ve yürüyüş yapılacak yerleri belirler, buna da herkes uyar. Siyasi partilerde uyar.''
-''SENDİKALAR, HÜKÜMETLE ZITLAŞMA İÇİNE GİRİYORLAR''-
Taksim Meydanı'nda, 1977'de yaşanan acı olaylar sonrasında gösteri ve miting yapılmasına izin verilmediğini anımsatan Fırat, şöyle devam etti:
''30 seneye yakın bir süre geçmiş, bu süre zarfında sendikalar burada kutlama lüzumunu hissetmezken, 2008'de, bir seneyi devriye de değil, onuncu, yirminci, otuzuncu sene olsa onu da anlarım, hiç bir gereği yokken böyle bir direnişin içine giriyorlar ve bir şekilde de (şu devletle hesaplaşırız, hükümetle hesaplaşırız) gibi devletle bir zıtlaşmanın içerisine giriyorlar. Devletin buna müsaade edebilmesi mümkün değil, olmaz. Birisine bir istisna tanıdığınız zaman siz bunların dışındaki tüm topluma haksızlık yapmış olursunuz. O bakımdan, sendikacılık hareketinin kendini yenileyememesinden dolayı bu zafiyetini giderebilmek için yapmış olduğu bu hareketi tasvip etmek mümkün değil.''
Fırat, polisin ''Orantılı güç mü, orantısız güç mü'' kullandığı yönündeki değerlendirmelere ise, göstericilerle polisin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
-VALİ GÜLER'İN BASIN TOPLANTISI-
İstanbul Valisi Muammer Güler'in düzenlediği basın toplantısını hatırlatan Dengir Mir Mehmet Fırat, şöyle konuştu:
''Ben medyaya da üzülüyorum. Çünkü devletin valisi ve emniyet müdürü bir basın toplantısı yaptı. Orada bir şeyler gösterdiler. Ben orada pamuk balyaları falan görmedim. Benim görebildiğim; ateşli silah vardı, molotof kokteyli vardı. Bunu herhalde kutlama yapmak için kullanmamışlardır. Artı, o çatışmada şunu da gördük, insanların parke taşlarını sökerek polise saldırdığını, polise karşı mukavemetin içine girdiklerini gördük.''
Fırat, benzer olayların Ankara'da da yaşandığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ankara'da bir göstericinin taşıdığı pankartın sopasıyla polise vurduğunu, yere düşmesine rağmen polise vurmaya devam ettiğini de gördük. Yani baktığınız zaman, ikisine birden bakmak lazım, eğer size güvenlik güçleri tarafından bir dağılma talimatı verilmişse, buna uymak zorundasınız. Ama bir haksız talimat olabilir, o zaman bu talimata şiddet göstererek değil, yetkili mercilere, kanun yoluna başvurarak o haksız işlemin gereğinin yapılmasını talep edebilirsiniz.''
-KAPATMA DAVASI-
Dengir Mir Mehmet Fırat, AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili olarak da, ''Hazırlanan iddianamedeki delillere baktığım zaman, bir hukuk devleti içerisinde partinin kapatılacağına inanmıyorum'' ifadelerini kullandı.