29 Mart mahalli seçimleri sona erdi ancak tartışmalar bitmedi. Türkiye büyük ölçüde kendi gündemine dönse de, şimdi de partilerdeki iç çekişmeler ve liderlik yarışları konuşuluyor. Seçim sonuçlarına bakıldığında asıl kaybedenin iktidar olduğu tezi işlendi ancak CHP, MHP, DSP, DP hatta Saadet Partisi bile AK Parti'den daha fazla iç hareketlilik yaşıyor. Bu seçimlerin en fazla konuşulan partisi olmasa da aslında ayrıntılara inildiğinde en ilginç sonucu alan partinin, Süleyman Soylu liderliğindeki Demokrat Parti olduğunun altını çizmek lazım. Yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen 29 Mart seçimlerinde Demokrat Parti, kendi ölçeğinde Türkiye partisi olduğunu ispatlama zemini buldu.
Süleyman Soylu, seçim öncesi verdiği sözü tutarak, başarısızlık gerekçesiyle görevi bırakacağını açıkladı açıklamasına ancak acaba Demokrat Parti gerçekten başarısız mı? Oy oranı açısından bakılacak olursa, gerçekten de ortada bir başarısızlık var. Buna rağmen kriterleri biraz değiştirdiğinizde ortaya ilginç sonuçlar çıkıyor. Türkiye'nin her bölgesinden ve her sosyolojik tabandan oy almanın AK Parti'ye özgü olmadığı, benzer bir özelliğe DP'nin de sahip olduğunu anlaşıldı. Bu açıdan bakıldığında aslında iyi bir liderlik ve etkili bir teşkilat ile DP'nin şu anki muhalefetten daha ciddi bir iktidar alternatifi olabileceği tespitini yapmak mümkün. 29 Mart yerel seçimleri bu açıdan önemli ipuçları verdi aslında. Meseleyi biraz daha somutlaştıracak olursak...
Genel sonuçlara bakıldığında DP'nin 1 il, 39 ilçe ve 110 beldede belediye başkanlıklarını kazandığı görülüyor. Türkiye genelinde son derece mütevazı bir başarı gibi görünse de, dağılıma bakıldığında Demokrat Parti'nin batıdan Orta Anadolu'ya; Doğu Anadolu'dan Güneydoğu Anadolu'ya; Karadeniz'den Trakya'ya uzanan bir hatta belediye başkanlığı kazandığını görmek mümkün. İzmir Tire, Muğla Bodrum, Antalya Demre, Elazığ Keban, Urfa Siverek, Ardahan Akyaka, Iğdır Aralık, Yozgat Çekerek, Eskişehir Sivrihisar, Kastamonu Taşköprü, Mardin Midyat ve Savur, Konya Altınekin, Kırklareli Vize, Zonguldak Alaplı ve Trabzon Yomra gibi ülkenin istisnasız bütün toplum kesimlerini temsil eden ilginç ilçeleri Demokrat Partili adaylar kazanmış. Doğu ve Güneydoğu illerinde oy oranı CHP'ninkinin üstüne çıkmış. Sonuçta aldığı toplam oy 1,5 milyonda kalsa bile DP, Türkiye partisi olabileceğini ve merkez sağın tarihî mirasına sahip çıkabileceğini de ortaya koymuş oldu. Görünen o ki; Süleyman Soylu'nun genel başkanlığı bırakma kararını bir kez daha gözden geçirmesi gerekiyor!
Saadet Partisi 29 Mart seçimlerinin en fazla konuşulan partilerinden biri oldu kuşkusuz. Ancak bu daha çok AK Parti'den alabileceği oylar üzerineydi ve bu durum bir kısım medyayı çok heyecanlandırdı. Sonuçlara bakıldığında Saadet oylarında iki katı oranında artış yaşandı. Yüzde 5'lik oy oranı genele bakıldığında çok düşük kalsa da, farklı bölgelerden oy alabilme becerisini gösteren üçüncü parti Saadet Partisi'ydi. CHP ve MHP'nin neredeyse hiç olmadığı Güneydoğu'dan Saadet ciddi oy aldı ve belediye başkanlıkları kazandı. Bazı yerlerde AK Parti ve DTP'nin de en büyük rakibiydi. SP, 23 ilçe belediyesine, bağımsız adayın katılımı ile Urfa'yı da eklemiş oldu. Urfa'da, aralarında Siverek'in de olduğu 3 ilçe belediyesi kazanan Saadet, Bingöl'de yüzde 17'lik oranıyla üçüncü parti oldu ve bir ilçe kazandı. Saadet, geleneksel tabanının bulunduğu Konya'da da yüzde 15'lik oy oranına ulaştı. Karadeniz'den de oy alabilen Saadet'in en önemli dezavantajı, batıda çok zayıf kalması ve hemen hemen hiçbir ilçeyi kazanamaması.
Her şeye rağmen Demokrat Parti ve Saadet Partisi aslında AK Parti'nin gizli rakipleri konumunda. Her bölgede farklı partilerle yarışan ve bu sebeple hep kendisiyle yarıştığı yorumlanan AK Parti'nin işi, bu iki muhalefet partisi güçlendikçe daha da zorlaşacak. En azından ülkenin her bölgesinde seçim yarışına katılabilen partilerin sayısı artacak. Bu da aslında Türkiye siyasetinin daha sağlıklı bir zemine kavuşması anlamına geliyor.
AKSİYON