Akdeniz sahillerine vuran o ceset nasıl bir sır içeriyor? Doğu Akdeniz'de istihbarat savaşının hangi aşamaya geldiğini, tansiyonun ne kadar yükseldiğini, bölgede yoğunlaşan güçler çatışmasının boyutlarını mı anlatıyor bize?
Eğer öyleyse, bu konuya biraz kafa yormak sadece Ruslara mı düşüyor? Ya biz, Türkiye, yakın komşularımız, tansiyonun sürekli yükselmesinden endişe edenler, Doğu Akdeniz'de dev gaz kaynakları, bölgenin çözülemez siyasi sorunları ve çatışmaları ile yakından ilgilenenler; "sarhoş olmuş boğulmuş" diyerek geçiştirebilir miyiz bu meseleyi?
"Çeçen avcısı" Rus generali gerçekten Çeçenler öldürmüş olabilir mi? İmkanları olsa elbette öldürmek isterler ve öldürürler de. Bu ihtimali yadırgamamakla beraber, daha can alıcı ihtimal ve bağlantılar üstünde durmanın çok daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
Şöyle düşünelim: Birileri gelip İskenderun'da Türk deniz üssünü vurabiliyorsa, o birilerinin generali, Rus askeri istihbarat Başkan Yardımcısı Yuriy Ivanov'u öldürüp denize atması neden zor olsun ki... Ayrıca, General'in cesedinin Türkiye'nin sahillerine vurmasının sembolik anlamı olabilir mi? Tıpkı İsrail savaş uçaklarının Suriye'yi bombalarken yakıt tanklarını Türkiye topraklarına bırakmaları gibi. Türkiye-Rusya-Suriye üçgeninde bir hesap bozma girişimi olabilir mi bu?
Sarhoşken denize girdiği ve boğulduğu, 9 üst düzey Çeçen'in ölümünden sorumlu olduğu için bu çevreler tarafından öldürüldüğü iddiaları gündemde. Ancak Suriye-Rus yakınlaşmasından ve Rusya'nın bölgede askeri üs kurmasından rahatsız olan İsrail'in öldürmüş olabileceği de öne sürülüyor. Bence bu güçlü bir iddia. Neden mi?
14 Mayıs 2010 tarihinde bu köşede; olaydan üç buçuk ay önce, "Bu proje İsrail'in uykularını kaçırır" başlığı altında yazdıklarım aslında bu sorunun cevabı gibi... O zaman gelin cevapları birlikte değerlendirelim:
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Türkiye'den önce gittiği Suriye'de ne yaptı? Hamas'ın siyasi lideri Halid Meşal'le görüştü. Türkiye'nin Hamas'la görüşmesi üzerine kıyametleri koparanlardan hiç ses çıkmadı. Medvedev, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le birlikte şunu söyledi: "Ortadoğu barış görüşmelerine tüm taraflar dahil edilmeli." Yani; Hamas olmadan barış oymaz. Türkiye ve Rusya'nın, İsrail'i çok kızdıran bu açıklaması, yeni Ortadoğu'nun işaretleri, artık bölgesel iklimin değiştiğinin göstergesidir. Açıklamaya İsrail'in verdiği "sert" tepkiyi kimse umursamadı. İsrail'den gelen; "Çeçenler neyse Hamas da odur" itirazı Moskova'da rahatsızlığa yol açmadı bile.
Medvedev, Türkiye ile nükleer santral anlaşmasından sonra Suriye ile aynı konuyu görüştü. İki ülkenin nükleer işbirliği yapacağı açıklandı. Rusya, Suriye'de nükleer santral kuracak. İsrail'in can düşmanı ve "savaş hali"ni sürdürdüğü Suriye ile Rusya'nın nükleer işbirliği yapması İsrail için ne anlam ifade ediyor? Tel Aviv şimdilik buna sessiz gibi. Aslında yapabileceği çok fazla bir şey de yok. Ne Suriye'yi caydırabilir, ne de Rusya'yı ikna edebilir.
Türkiye ve Rusya, İsrail'in "savaş hali" içinde olduğu Suriye ile sınırsız işbirliği yolunda kararlı adımlar atıyor. Nükleer işbirliği dahil, Suriye'de Rus deniz üssü dahil, Türkiye-Suriye arasında derin güvenlik anlaşmaları dahil, Ankara ve Moskova Suriye ve Filistin konusunda, İsrail'in önceliklerinin çok ötesinde gerçeklerle hareket ediliyor.
Suriye'nin Akdeniz kıyısındaki Rus askeri üssü öteden beri İsrail'in uykularını kaçırıyor. Doğu Akdeniz'de kendisine bir meydan okuma olarak algıladığı, hareket alanını daralttığı için caydırıcı itkiye sahip. Sadece bu üs değil, son aylarda Rusya, Suriye'nin hava savunma sistemlerini güçlendirici ileri teknoloji silahlar sevketmeye başladı. İsrail'in ve ABD'nin bütün baskılarına rağmen Moskova bu konuda geri adım atmadı.
İsrail Golan tepelerine askeri yığınağını devam ettirirken, Şam yönetimi savunma gücünü artırmaya yönelik çok yoğun çaba harcarken, sadece Rusya değil Türkiye de, Şam'a askeri destek verdiği gerekçesiyle, eleştiriler alırken Rusya'nın bölgedeki silahlanmasının, Rusya-Suriye ortak savunma projelerinin merkezinde yer alan bir ismin öldürülmesi halinde sadece Çeçenleri düşünmek biraz saflık olur.
Medvedev Şam'da Halit Meş'al'le görüştüğü zaman İsrail ne demişti? "Çeçenler neyse Hamas da odur." Çeçenler'in hedefindeki bir isim, Suriye'deki faaliyetleri nedeniyle İsrail'i çok rahatsız eden bir isim, İsrail tehdidine savuşturmak için Suriye'ye verilen ileri savunma sistemleriyle bağlantılı bir isim, bölgedeki Rus askeri üssüne denetleyen bir isim, bölgedeki istihbarat yapılanmasından sorumlu bir isim öldürülüyorsa ne diyeceğiz?
Elbette "Çeçenler yaptı" diyeceğiz.. Öyle değil mi! Hem de bütün bunlar olurken, Rusya-Suriye nükleer işbirliği yaparken.. Öyle mi!..
yenişafak