Akılla çözemiyorsanız yumruklarınızı sıkarsınız

Abdurrahman Dilipak

Amerika’da eyaletler tek tek çöküyor.

Detroit bunların başında geliyor.

Amerikan malı otomobillerin revaçta olduğu zamanlarda Detroit en parlak günlerini yaşadı.. Bugün müflis bir eyalet.. ABD bozulan ekonomisini düzeltmek için bu bölgede dolaşıyor.. “Bir damla kan, bir damla petrol” hesabı yapıyorlar beyaz efendiler yine..

Paralel yapı, BOP içinde kansız çözüm için düşünülmüştü. Batı, kendisi için tehdit oluşturmayan bir İslam üretecekti.. Bu şekilde İsrail’in varlık güvenliği garanti altına alınacak, batı değerler sistemi ile uyumlu bir din algısı üretilecek, ABD ve NATO’nun askeri ve stratejik hedeflerinin önündeki engeller de, diyalog ve hoşgörü kampanyası ile bu şekilde ortadan kaldırılmış olacaktı..

Bu arada hedef ülkelerin rejim, sınır ve iktidar yapıları değiştirilecekti. Daha demokratik, katılımcı, şeffaf bir yönetim oluşturulacaktı, bugünki feodal yapıların, tek parti diktatörlüklerinin yerine..

PKK, IŞİD vs aslında hepsi, uluslararası güçlerin bölgeye burnunu sokmak için uydurulmuş bahaneler.. Adına kontrollü bunalım stratejisi dedikleri, “Tavşana kaç, tazıya tut” düzeni.. Faili meçhullerin, o baskıcı rejimlerin arkasında da beyaz efendiler vardı, onlara karşı “özgürlük savaşçıları”nın da..

Putin durduk yerde “elimizde 5000 atom başlığı var” demiyor.. Evet evet, ABD’nin Akdeniz’deki 6. Filosunun Polaris grubu denizaltındaki nükleer başlıkların toplam infilak gücü, 1. Dünya savaşındaki toplam infilak gücünden daha fazla..

Obama’ya göre, dünya barışı için önlerindeki en büyük tehlike “Suriye, Irak, IŞİD, Ebola ve Rusya”. Niye İsrail ya da Esad değil. Neden Husiler değil mesela.. Neden Sisi değil! “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” hesabı!

Artık nükleer inatlaşma, siyasi şakalaşmanın malzemesi olmaya başladı. “Avustralya merkezli Sydney Morning Herald gazetesinin haberine göre ise, Putin bu yılın başında Yeni Zelanda Başbakanı John Key ile bir yemek yedi. Yemekte Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev de vardı. Key’in şaka yoluyla “Rusya’dan bir nükleer bomba atsanız, Yeni Zelanda’ya ne kadar sürede varır?” sorusuna Medvedev, “Merak etme, füzeyi fırlatmadan önce seni uyarırız” cevabını verdi.”

Rusya için ABD öncelikli tehdit olarak gözüküyor: “ABD ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin her geçen gün kötüye gitmesi halka da yansımaya başladı. Moskova yönetiminin resmi araştırma şirketi Rusya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin (VTsIOM) son anketine göre Rusların büyük kısmı ABD’nin, kendi ülkelerine yönelik Ortadoğu ve Kafkaslardaki radikal örgütlerden daha çok tehlikeli olduğunu düşünüyor. Anketteki “Günümüzde Rusya halkına karşı en büyük tehdit nereden geliyor?” sorusuna katılımcıların yüzde 22’si “ABD” cevabını verdi. Ankete katılanların yüzde 13’ü tehdit olarak radikal grupları gösterirken, yüzde 7’si Ukrayna’yı ve yüzde 2’si de Ortadoğu’yu gösterdi. Katılımcıların yüzde 68’inin ise Moskova yönetiminin muhtemel terör saldırılarına karşı kendilerini koruyacağına inandığı belirtildi”

Bu anket maniple edilmiş olabilir, ama bunu yayınlayan akıl, bu sonuçları gerçekleştirmek için çalışıyor demektir o zaman..

Bu rekabette AB ve Çin pek hesapta yok gibi.. İsrail ve Yahudi Lobisi de gözardı edilmiş sanki. Bir de bütün bu hesaplar görünen iktidarlar üzerinde kurgulanmış. Bir de görünmeyen iktidar güçleri, Sermaye ve derin devlet yapıları var..

Sanki herkes teröre karşı gibi ama, terörü destekleyen gizli güç her an ensemizde..

Teröristlere gelince onlar gönüllü kurbanlar.. Cennet hayali ile kendi cehennemine kendi sırtlarında odun taşıyan zavallılar.. 

Bu süreç, yeni bir soğuk savaş süreci değil.. Hepsinden daha karmaşık bir yapı..

Bu süreçle ilgili en önemli gerçek ise, 19.YY sonunda oluşan kavram ve kurumlarla şekillenen dünyamız, ekonomik ve hukuk düzeni, toplum düzeni karşısında yetersiz kalıyor.. Sorun yapısal ve çok derin.. Dünya felsefi ve ahlaki bir kriz yaşıyor.. Din, mezhep, ideoloji, siyaset ve menfaat hakikat ve meşruiyet temelinden uzaklaştı.. Aslında manevi bir deprem yaşıyor dünya ve insanlık..

Akıl, bilim, sanat, felsefe, kurumlar, sahip olduğumuz kavramlar yeni durumu açıklamakta yetersiz kalıyor.. Akılla çözemediğimiz sorunlar karşısında yumruklar sıkılıyor. Korkularımız umudumuzu esir almış durumda. Bir korku tünelinde ilerliyoruz sanki..

Akılla çözemediğimiz sorunları hayat çözmeye kalkınca trajedi ortaya çıkıyor.. Pahalı da olsa bazı gerçekleri yaşayarak öğreniyoruz..

Sonunda her şey geçici. Bugünler de geçecek.. Bu süreçte göstereceğimiz zeka ve çaba bu işin kan, can, ekonomi ve zaman maliyetini belirleyecek.. İmtihanımızın sonucunu belirleyecek.. Selâm ve dua ile..

yeniakit