AKP İktidarken Neden Sus Pussunuz Beyler?

Eskiden olsa... İslamcı yazarlarımız, bu afişe karşı topyekûn mücadele başlatırlardı... Ahmet Hakan'ın yazısından...

 Pardon! Türkiye’ye şeriat mı geldi?


Konya Vergi Dairesi’nin "Vatandaşı vergi vermeye teşvik" amacıyla hazırladığı bir afişi görünce...

"Memlekete şeriat geldi de bizim mi haberimiz olmadı" deyiverdim.

Söz konusu "Afiş" şöyle bir şey:

Başörtülü bir ilköğretim okulu öğrencisinin fotoğrafı ve yanında "Vergini ver devletine/Haram katma servetine" cümlesi...

Böyle bir afiş, ancak "Şeriat devleti"nde duvarlara asılabilir...

Çünkü...

Laik bir devlette vergi vermek, vatandaşlık görevidir.

Şeriat esaslarına dayalı bir devlette ise...

Vergi verenlerin haramdan uzak durduklarını söylemekte ve "Haram" gibi dinsel bir kavramın devreye sokulmasında bir sakınca yoktur...

Yani...

Bu afiş, "Türban propagandası"nın çok ötesinde anlam taşımaktadır.

Eskiden olsa...

İslamcı yazarlarımız, bu afişe karşı topyekûn mücadele başlatırlardı...

Abdurrahman Dilipak abimiz, "Başörtüsü vergi toplama aracı değildir" diye kükrerdi...

Ali Bulaç abimiz, "Bu nasıl laik devlet?" derdi...

Ahmet Taşgetiren, "Başörtüsünü her alanda yasaklayan devlet, iş vergi toplamaya gelince başörtüsünü kullanıyor" diye yazardı...

Vakit gazetesi her zamanki gibi işi biraz daha pespayeleştirir, "İçki üreten, kumar oynatan bir devlete verilen vergiler, nasıl oluyor da serveti haramdan koruyor?" diye sorardı...

Fakat...

Gelin görün ki...

İktidarda AKP var diye...

Hepsi ama hepsi sus pus...

Sanki memleketimizde "Şeriat" ilan edildi...

Sanki artık "Anayasa Kur’andır" ilkesi yürürlükte...

Oysa değişen bir şey olmadığını İslamcı aydınlar da biliyor...

Peki o zaman neden susuyorlar?

Neden olacak?

AKP’nin iktidarda olması, onlara "Memleket bizimkilerin elinde" havası veriyor.

"Memleket bizimkilerin elinde" olunca da...

"Devlete verilen vergi" ile "Servetin haramdan korunması" arasında bir ilişki kurulmasında beis görmüyorlar.

Yani...

"AKP’nin iktidarda olduğu Türkiye"ye çaktırmadan "Din Devleti" muamelesi çekiyorlar.

Bense...

İktidar kimin elinde olursa olsun, tutarlılık arayışımı sürdürüyorum.

"Nedir senin İslamcı aydınlarla alıp veremediğin?" diye soranlara duyurulur...

On bir maddede yeni YÖK Başkanı

BİR: Tamam, yeni YÖK Başkanı muhafazakár biri... Ama öyle "Tutucu" ve bir "Anlayışsızlık abidesi" gibi yükselen muhafazakárlardan değil. Hadi gelin ona "Yeni muhafazakar" diyelim...

İKİ: Yanında her şeyi rahatlıkla konuşabileceğiniz türden acayip "Kafa dengi" adamlar vardır ya... Yeni YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan işte öyle biri...

ÜÇ: Öyle tipik AKP bürokratlarına da benzemiyor... Gümüş yüzük takmıyor örneğin... Bıyıkları da "Badem" sınıfından değil... Ayrıca bir belediye geçmişine de sahip değil... Daha çok Turgut Özal tarafından atanacak türden biri mi ne?

DÖRT: Pipo içiyor ama motosiklet tutkusu yok. Pipo içmesi "Dünya nimetleri"ne açık olmasına, motosiklete ilgisizliği işi kararında tutmasına işaret gibi görünüyor.

BEŞ: Şükürler olsun ki eşinin başı açık. Ve yine şükürler olsun ki "İlk eşi"nin de başı açıkmış...

ALTI: Abdullah Gül’e mi, Tayyip Erdoğan’a mı yakın? Cevap şu: İtikatta Abdullah Gül’e, amelde Tayyip Erdoğan’a yakın diyebiliriz...

YEDİ: Öğrencilerine sınırları zorlayan şakalar yapıyormuş. Durun, hemen celallenmeyin! Unutmayın: Şaka yapan adamdan kimseye zarar gelmez.

SEKİZ: Memleketin bütün dertlerini sırtlanmış gibi duran Kemal Gürüz’e göre biraz gayri ciddi; hükümete her konuda başkaldırmayı şiar edinen Erdoğan Teziç’e göre biraz tavizkár kaçabilir... Olsun... Bir de konuşunca ortalığın gerilmeyeceği türden bir YÖK Başkanımız olsun...

DOKUZ: Yeni dönemde öne çıkan herkes gibi ona da "Fethullahçı" dendi... Aslı astarı yok tabii... Hoca, "Kafasını bir cemaate kiralayacak" türden adam değildir...

ON: Siz hiç yaptığı bir açıklamada en az beş kez "Özgürlük" diyen bir YÖK Başkanı gördünüz mü? Keşke "Türban" yerine bu sözcüğe kafayı taksak.

ON BİR: Artık "Biz türbanı serbest bırakmak istiyoruz ama işte görüyorsunuz YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in tutumunu" şeklinde bir bahane ortadan kalktığına göre... Bakalım hükümet ne yapacak? Daha da önemlisi bakalım Yusuf Ziya Hoca, "Bugünden itibaren üniversitelerde türban serbesttir" diyebilecek mi?


Hürriyet

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!