NTV'ye konuşan sanatçı-yazar Zülfü Livaneli şunları söyledi:
"Hükümetin Kürt açılımından ne kastettiğini, içinin nasıl doldurulacağını bilmiyoruz. Bir sanatçı olarak, 30 yıldır kanayan bu yaranın; 40 bin ölüm, 40 milyar dolar kayıp, acılar, işkencelerin; bu sürecin bitmesinden yana bir insan olarak, söyleme çok önem veriyorum. Hükümet, 'Gelin sorunu çözelim' dediği zaman, muhalefetin 'Hayır, ben seninle görüşmem' demeye hakkı yoktur. Yapılan görüşmeler olumludur.
Bizim yıllardır savunduğumuz, barış kardeşlik, dostluk, ülkenin büyümesi, zenginleşmesi ve refahtır. Ben AKP karşıtı bir insanım. Benim 40 yıllık düşüncelerimden vazgeçme lüksüm yok. Ben Nazım'ın şiirlerini bestelemişim. AKP gelip 'Taksim'e Nazım heykeli dikelim' derse, ben 'Hayır, senden geliyor karşıyım' mı diyeceğim? Dolayısıyla bizim görüşlerimizi, aynı noktada durarak devam ettirmemiz gerekiyor. Dünyada dar milliyetçilik ideolojisiyle solun ilgisi yoktur, Türkiye'de bu yan yana gelmeye başladı, ben buna dikkat çekmeye çalıştım.
Muhalefetin dahil olmadan sorunun çözülebileceğini zannetmiyorum. Sorunu toplumsal mubakat içinde çözmek gerekiyor. Hepimiz bıkmadık mı, yorulmadık mı? Şehit cenazesi başında gözyaşı döken anneleri görünce üzülmüyor muyuz? Ordu buna üzülmüyor mu, yüksek rütbeli komutanlar cenazelere katılırken içlerinde muazzam bir eziklik hissetmiyorlar mı? Yorulduk, bıktık, daha ne kadar sürecek? 30 yılda bu kadar can kaybettik. 'Devam etsin' demek, '30 yıl daha 40 bin insan ölsün, 50 milyar dolar daha gitsin, Türkiye 2030-40'lara kadar böyle acı çeksin' mi demek. Umuda yönelik her söylem, içi ne olursa olsun önemli, içi nasıl olsa doldurulacak.
Ben net olarak Türkiye'nin bölünmesinden yana değilim, buna her türlü şekilde karşı çıkarım. Birbirimizin niyetinden şüphe edip... Ben Türkiye'nin bölünmemesi için Kürtlere kültürel haklar verilmesinden, kimliğin tanınmasından yanayım. Biz Türkler duygusal, onur, şerefe düşkün insanlarız. Bence işin yüzde 80'i psikolojik noktadan geçiyor. Devlet, 'Kürt kardeşlerim; sizin kültürünüze, dilinize saygı duyuyoruz. Kurtuluş Savaşı'nda beraber savaştık, bu ülkeyi kan dökerek kurduk. Saygıdeğer eşit, birinci sınıf yurttaşlarımızınız, sizinle övünüyoruz' dese iklim başka türlü olur. Bugüne kadar ne basın ne de devlet böyle konuştu. İlk defa AKP hükümeti böyle bir söylem geliştirince, ben de emek vermiş bir sanatçı, yazar olarak 'Doğru yapıyorsunuz' demek zorundayım.
Kendinize yaptığınız çözümler AB, ABD ya da Rusya gibi başka ülkelere ters ya da denk gelebilir. Ben anti emperyalist bir insanım. Bu işi kendimiz için çözmemiz lazım. Bu ülkede bu kadar büyük bedel ödendi. Bu sürece en büyük katkıyı da oğulları askerlik çağına gelmiş annelerin vermesi gerekiyor.
DTP çok sorumlu davranmalıdır. Gayet sorumlu davranan Ahmet Türk süreci yumuşak ve güzel götürüyor. Bazı DTP milletvekileri, işi bir inatlaşma haline getiriyorlar. 'Taviz alıyoruz, yeniyor, yeniliyoruz' gibi... Bunun sürece katkısı olmaz. Bu şekilde konuşmamaları gerekiyor. Burada taviz almak, yenilmek ve yenmek söz konusu değildir. Kanayan bir sorunu çözeceksek, bunu kendimiz için yapacağız. Sadece Kürt vatandaşlarımız için de değil tüm Türkiye için yapacağız."
NTV