Başbakan'ın şimdilik TÜSİAD'ı bertaraf etmeyeceğinin anlaşıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, yargının 'Siyasi otorite karar verir, yargı gereğini yapar' konumuna düşürüldüğünü savundu. Denizli yolunda uçakta soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
En büyük tehlike
Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenleme konusunda Yargıtay kaygılarını dile getiriyor. Bu teklifi kim hazırladı; AKP mi hazırladı, Anayasa Mahkemesi mi? Yargının görüşü alındı mı? Yoksa by-pass mı edildiler? Eğer böyleyse yasa tekniğine aykırı, hukuka saygısızlık. AKP evrensel hukuktan yana değil, baskıcı rejim için kendi hukukundan yana. Kendi yargıçları, savcıları olacak. Kararlar siyasi otorite tarafından alınacak yargı da bunu onaylayacak, gereğini yapacak. AKP bu süreci başlatmak istiyor. Cumhuriyet döneminin en büyük tehlikesi, yargının siyasallaştırılması, yandaş yargının oluşturulmasıdır. Bunun çok somut göstergeleri var. Ergenekon davasında tahliye kararı veren yargıçlar sürgün edildi, siyasi otorite onları beğenmediğini gösterdi. O sürgünlerle siyasi otoritenin kararları uygulandı.
Onurlu olan yargıç bakmaz
Buna karşın tarafsız olmadıkları yargı kararı ile kesinleşenler görevlerinde duruyor. Onurlu hiçbir yargıç tarafsızlığı tartışma konumuna geldikten sonra o davaya bakamaz. Yargıç onurunu koruyarak davalara bakar. Onurlu yargıç tarafsız, siyasi otoritenin emrine girmemiş, tarafsızlığı tartışıldığında görevinden çekilmesini bilen yargıçtır.
Islık çalan tutuklanacak
Bu sürecin devamı da gelecek. Bu süreç içinde ıslık çalanlar tutuklanacak hapse atılacak, hükümetin beğenmediği kişiler yargısız infaza tabi tutulacak.
Güçbirliğine çağırıyorum
Bu süreçte sanayiciler konuşamayacak, medya suskun konuma getirilecek. Korkunun aşınması için bütün yurtseverlerin, demokratların, insan haklarını savunanların, hukuktan yana olanların güçbirliği yapmasıdır. Bu kesimlerin AKP'ye karşı onurlu bir duruş sergilemeleri, AKP'nin demokrasi dışı eylemlerine karşı işbirliği yapmaları lazım. Hepsini CHP çatısı altına çağırıyoruz. AKP bir demokrasi dersi almak zorunda, o dersi de bu ülkenin insanları vermek zorunda. Bu seçimlerden umutluyum, bunu yapabiliriz, gezmemizin nedeni bu. Baskılara karşı herkesi CHP çatısı altına çağırıyoruz.
STÖ önerisine açığız
Siyasal partilerle herhangi bir ittifak yok; ama sivil toplum örgütleri, sendikalar, işveren dünyasıyla elbette iç içeyiz. Bakın 15 sendika geldi, bizim temsilcimiz şudur, PM'ye koyun, dediler. Dikkate aldık. Bu birlikteliği sağlamaya hazırız. Milletvekilliği için de böylesi tüm önerilere açığız. Kabul ederiz, yeter ki bizim düşündüğümüz özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından yana adaylar önersinler.
Kitap yazan içeri
AKP kendi derin devletini oluştururken bunun ipuçlarını veren kişiyi de içeri atıyor. Erdoğan, 'Şiir okudum diye mahkûm oldum' diyerek ortalıkta dolaşıyor. Peki kitap yazanı niye içeri attınız? Cinayet mi işledi, faili meçhullere mi karıştı? Sadece AKP'nin devleti ele geçirme belgelerini ortaya koyduğu için içeri attınız. Sonra da Başbakan demokrasi havarisi kesilecek.
Emniyette çok bilgi var
Faile meçhullerle ilgili emniyette, arşivlerinde dünya kadar bilgi var; ama bilgiyi kullanacak kişileri AKP kendisi belirliyor. Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın bir açıklaması var. 'Sümen altındaki bilgileri sümenin üstüne çıkararak pek çok faili meçhul açığa kavuşturuldu' diye. Bütün mesele o bilgileri kullanmak, gerçek sorumluları yargılamak. Ama o zaman birilerine dokunulmuş olacak. AKP'nin elinde bazı bilgiler var ki, faili meçhullerin ortaya çıkmasını istemiyor. Kendi açısından kaygıları var ki böyle yapıyorlar. (CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun, Hakikatleri Araştırma Komisyonu önerisi üzerine.) Bütün faili meçhuller ortaya çıkarılsın istiyoruz. PKK, Öcalan ne diyor bilmiyorum; ama bizim bu konuda söylediğimiz bu.
Hizbullah işbirliği
AKP'nin Hizbullah'la işbirliği yaptığını bölgede herkes biliyor. Gidin sorun. Bütün seçimlerde bunu yaptılar. Yurttaşlar bunu söylüyor. Somut belirtisi şu: Serbest bırakıldıktan sonra imzaya gelmeyen kişiler dahi takip edilmedi, kaçtılar. Sorumlusu kim? Başbakan hesap vermeli. Başbakan, İçişleri Bakanı'na sormalı, imzaya gelmeyen insanı niye takip etmedin diye. Sormuyorsa işbirliğinin doğru olduğunu gösteriyor.
Şimdilik bertaraf yok
Normalde demokrasilerde Başbakan'ın her kesimle arasının iyi olması olağandır. Ama bizim Başbakan öyle değil. O önce saldırır, hakarete varan ağır sözler söyler, sonra onları hiç söylememiş gibi gider onların, TÜSİAD'ın toplantılarına katılır. Anlaşılan şimdilik bertaraf etmeyecek, ama şimdilik.
Her talebe saygılıyız ama
(Hanefi Avcı, Mahmet Haberal gibi tutuklu sanıkları aday göstermeniz söz konusu mu sorusu üzerine) Her talebe saygılıyız, niye böyle bir talep geldi diye bir şey diyemeyiz ama sonuçta karar verecek olan parti organları.
Başbakan'ın egosu
Gençler Başbakan'ın gerçek yüzünü Arena Stadı'nın açılışında gördüler, maskesi düşmüş Başbakan'ı gördüler. Demokrasiden ne kadar uzak, şiddeti, baskıyı seven bir Başbakan gördüler. Son bütçe görüşmelerinde izlemişsinizdir, Başbakan son konuşmayı yaptıktan sonra AKP grubu ayakta alkışlıyor. Başbakan yerine geçti, alkışların arkası kesilmesin diye uzun süre ayakta bekledi. Bu Başbakan'ın egosunu gösteriyor. Yerine oturmadı.
40 ilde önseçim
Önseçim yapılacak iller var, yapılmayacak iller var, dar önseçim yapılacak iller var. Ancak 40 civarında ilde önseçim yapılabilir. Bazı illerde yapılma şansı yok. Bazı illerde temsil sorunu çıkıyor. Örneğin Mersin'de, ön seçim yapıyorsunuz en çok üye Tarsus'ta olduğu için ilk 4 sıra Tarsuslu oluyor. Diğer bölgeler temsil edilemiyor. 3 büyük ilde de sayı büyük olduğu için ayrıca bakacağız.