Usta yazar Abdurrahman Dilipak'ın 27 Temmuz 2020 tarihinde Yeni Akit Gazetesi'nde yer alan 'AKP'nin papatyaları' başlıklı yazısı nedeniyle AK Parti Kadın Kolları ve KADEM'in açtığı davada son duruşma bugün görüldü. 5. celsede bir sonuç çıkmazken mahkeme önümüzdeki aya ertelendi.
'ACELEM YOK, KARAR NE OLURSA OLSUN ÖNEM TAŞIYOR'
Mahkemedeki savunmasında dikkat çeken ifadeler bulunan Dilipak, ''Bu davanın davacıları belli değil. Kimisi görevinde değil, kimisi davadan vazgeçti, kimisi de vefat etti. Bazı il başkanları mobbingle ve organize işlerle şikayetçi haline getirildi. Zaten dava hukuken, mantıken, aklen, dinen, ahlaken malul bir dava. Hukuken malul, çünkü suç yok. Ne müştekiler ne iddia makamı, suçlandığım 2. cümlede yer alan, “Bu Fahişeler ve türevleri” ifadesindeki matufiyet çok açık bir şekilde Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı olduğuna dair beyanım açıktır. Bu dava kamuya malolmuş bir davadır. Acelem yok. Benim yarım asırlık sanıklık kariyerimde, infazı gerçekleşen hiçbir mahkumiyetimin olmadığı bir sürecin sonunda verilen karar ne olursa olsun ülkem adına büyük bir önem taşıyor.'' açıklamasında bulunu.
CEZA TALEBİNDE BULUNDULAR
Dolandırıcıların yeni hedefi ünlü İlahiyatçı Ali Rıza Demircan Hoca oldu
Dolandırıcıların yeni hedefi ünlü İlahiyatçı Ali Rıza Demircan Hoca oldu
Davada müşteki olarak yer alan AK Parti Kadın Kolları ve KADEM, Dilipak hakkındaki iddialarını yineleyerek ceza talebinde bulundu.
AKP'NİN PAPATYALARINDA NE YAZIYORDU?
İşte Dilipak'ın 'AKP'nin papatyaları' yazısındaki davaya neden olan o bölüm: “ANAP’ı o ‘Papatyalar’, o ‘Lale Devri çocukları’ bitirdi. AK Partiyi de, bu Erguvani
AKP’nin ‘Papatyaları’(!?) bitirecek bu gidişle. AK Parti içindeki AKP’liler konuşuyor, AK Partililer susuyor. AKP’liler terfi etti zenginleşti, itibar sahibi oldular. Kaymağı onlar yiyor, parayı onlar veriyor. Camiye, okula, yurda parayı veren de onlar. Eee, parayı veren düdüğü çalıyor. Kem alat ile kemalat olmuyor. Haram para ile hayır olmayacağı gibi.” “AK Parti içindeki AKP’liler, FETÖ’nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar. Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar. Malum ‘Yeşil Sermaye’ de bunlara sponsor olabiliyor. Koç kadar, Sabancı kadar, Eczacıbaşı kadar bizim ‘Yeşil sermaye’ davasına sadakat gösterip, bu fahişelere ve onların türevlerine karşı seslerini yükseltebilecekler mi?”