Bugün gazetesinden Adem Yavuz Arslan'ın yazısının ilgili bölümü...
Yerel kaynakların ittifak ettiği konu DTP'nin tarihinin en organize çalışmasını yaptığı yönünde. Mersin'den Iğdır'a kadar her mahalle, her sokak hatta her apartman partililere zimmetlendi. Söylem, propaganda ezberletildi. Tabi bu noktaya kimsenin itiraz edecek hali yok. AK Parti bu taktikle iktidara gelmişti.
Fakat bu noktada bir şeyi ayırmak lazım. DTP sokak sokak çalışma yaparken, örgüt kirli bir siyaset yürüttü. DTP kimlik siyasetinin getirisini anlatırken 'milis'ler 'AKP'ye oy verilmesi durumunda 'canınız ve malınız tehlikeye girer' uyarısı yaptı. Hatta yurt dışı kaynaklı toplu sms'ler de atıldı. Van'da kapı kapı dolaşıp bildiriler dağıtıldı. En kibar ifadeyle 'AKP'ye oy verirseniz canınızla ödersiniz' dendi. Örgüte yakın imamların bile ' Siyonist işbirlikçilerine oy verirseniz Allah hesabını sorar' dediği anlatılıyor.
'Organize işler' bütün Kürt bölgelerinde yaşandı. Hatta güvenlik birimleri Batman'a seçim için gelen Suriye kökenli 'Sabri' kod adlı teröristin 'seçim komisyonu' toplantılarını bile kayıt altına almış.
Yine Batman'da son cumartesi ilginç bir 'seçim çalışması' yapılmış. Boş bir cenaze arabası akşama kadar bütün sokaklarda dolaştırılarak 'mesaj' verilmiş. Yerel siyasetçilerden birisi 'bizim seçmenimiz balkon seçmenidir. Hava güzelse balkonda durur, el sallar. Risk varsa içeri geçer' diye özetliyor durumu ve yerel tehditlerin tercihlerde belirleyici olduğunu anlatıyor.
Bölgenin nabzını iyi tutanların üzerinde hem fikir olduğu nokta şu: seçim AK Parti ile örgüt + muhalif partiler ittifakı arasında geçti.
Bu veriler tek başına DTP'nin seçim başarısını açıklamaz. Ana etken kimlik siyaseti ve hükümetten bu yönde adımlar beklenmesi. Ama bölgenin yerel dengelerini bilen herkes de kabul eder ki silahlı kişilerin tehdidi ciddiye alınır.