TRT 1’de Kara Ağaç Destanı diye bir dizi var. Ağalık düzeni içinde aşkın, intikamın, zulmün birbirine karıştığı bir dizi. Ömer, bu zalim ağalık düzenine son verip, bu toprakları barış iklimi haline getirmeye çalışan idealist bir ağa çocuğu. Baba, Celal Ağa, Devranoğulları’nın reisi Latif Ağa ile derinden bir mücadeleyi sürdürüyor ama, bu mücadeleden Ömer’in idealistliği ile başarılı çıkamayacağını düşünüyor. Ömer’le karşı karşıya geldikleri en gergin anda aralarında şu konuşma geçiyor:
“-Had bilmeyen had bildiremez Ömer. Sıktığın yumruğu ne zaman vuracağını bilmek demektir ağalık. Eğer vakit saat bilmezsan gelir senin suratında patlar o yumruk. Nerden geldiğini göremezsin.
-Kavgaya giren o yumruğu göze alır. Şimdiye kadar durduk da ne oldu? Bak gör her gün bir parça koparıp mahvedeceğim onu.
-Devranoğullarını kopara kopara bitiremezsin Ömer. Daha çocuksan. Toysan. Onlar yüzyıllardır bu topraklardalar. Onların kökleri çok derindedir. Ne kadar uzanır bilemezsin.
Öylelerini alt etmenin tek yolu akılla savaşmaktır, akılla.
-Akılla savaştık baba. Kan dökmeden. Sen kendi yolunu tutup sulh ilân ettin, güveni sağladın. Kendini, ailemizi koruma altına aldın, eyvallah. Ama beni çemberin dışında say artık, yolumuz ayrıldı. Ben bir kavgaya giriştim bunun geri dönüşü yok.
-Sen şimdi bir zafer kazandığını zannedersan ha.
-Zafer değil adalet için.
-Böyle mi tesis edaceksan adaleti? Sen düşmanını tanıyamamışsan Ömer.
-Sen iyi tanımışsın belli. Benden önce varmışsın Devranoğullarına.
-Sen ne bilirsan ağalığın yükünü. Sırtında yumurta küfesi yok tabi. Öfkeden dolup taşsan da küpün dışarı sızdırmayacak. Ne denli derdin olursa olsun tenceren kapalı kaynayacak.”
Celal Ağa’nın ağalığa ilişkin bu keskin cümlelerini dinlerken, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatleri çerçevesinde nakledilenlerden şu cümleler geldi aklıma:
“Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!..
Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır.
Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.”
İyi Parti’yi, Meral Akşener’in liderlik serüvenini hatırladım bu ara.
MHP’den ayrılış, bu arada Ak Parti iktidarının Bahçeli’ye yardımı, İyi Parti’nin kuruluşu, Kılıçdaroğlu’ndan 15 milletvekili yardımı, Akşener’in halkla buluşma gayretleri ve partide yüzde 20’lerin konuşulduğu hızlı yükseliş trendi, 2019 ittifakı ve İstanbul – Ankara başarısı, sonra 14 Mayıs seçimleri için sistem gereği “kaçınılmaz olarak” oluşturulan ittifak, 6’lı Masa, Masa’nın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına mahkum hale gelmesi, Masa’nın devrilmesi, Akşener’in duygu patlaması halinde çıkışları, seçimin kaybı, sonra 31 Mart 2024 seçimi için yine Akşener’in geçmiş ittifaka isyanından kaynaklanan “Hür ve müstakil” hamlesi, bu arada 6’lı Masaya CB Yardımcılığı için önerdiği İmamoğlu ve Yavaş’a yönelik yıpratıcı ifadeler, muhalefete muhalefet söylemleri, bu tavrına yönelik parti içi itirazlar, istifalar, istifalar ve istifalar…
Sonra 31 Mart ve yüzde 3.7’ye düşme hüsranı…
Akşener’in partiyi olağanüstü kongreye götürme ve aday olmama kararı…
Yarın o kongre yapılacak…
Yukarda özetle anlattığım süreç Akşener’in liderlik sınavında açıkça kaybettiğinin göstergesi…
Kendisi tarihçidir. Paylaştığım öğütleri kuşkusuz bilir. Bir siyasetname klasiği olan Kutadgu Bilig’i de bilir. Ama bilmek ile hayatın gerilimi içinde bilgiyi kişiliğe yansıtmak aynı şey değildir. Ben “Duygu patlamaları” dedim Akşener’den siyasete yansıyanlara… Celal Ağa “Öfkeyi doğru kullanmayı” öğütlüyor oğluna, “Yoksa yumruğun kendi yüzünde patlar” diyor. Şeyh Edebali de “Öfke ve nefsin birlikte olup lideri mağlup etme” tehlikesine dikkat çekiyor, “Kılıcı doğru kullanmazsan, gelip ham armut gibi boğazına tıkanır” diyor.
Akşener şu sıra ne düşünüyor bilmem. Çok yıldız insanları toplamıştı etrafına, hepsi dağıldı. Kongrede aday olmayacağını söyledi. Ona, şu sıralar Erdoğan ve Bahçeli sahip çıkıyor. Partinin Meclis’te bir grubu var ve bu, önümüzdeki iktidar projeleri için önemli.
Geri döner mi? Israr edilirse lider olur mu? Bence zor. “İyi bir liderlik sınavı” yok ortada…Yeniden liderlik kendisine ne kazandırır, partiye ne kazandırır?
Peki Parti ne yapacak?
Genel Başkanlık için adaylar var. Başlangıçtaki çıkış iyi bir çıkıştı. Ama şimdi, oy oranı 3.7’ye, kurucu liderliği zaafa düşmüş, farklı yönelişlerin öne çıkma çabası sergilediği bir parti söz konusu… Her durumda zor bir süreç bekliyor İyi Parti’yi…