Ali Karahasanoğlu,: Derin Devlet Darbecileri Serbest Bırakacak

Yeni Akit Gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşe yazısında 28 Şubat’çı generallerin cezaevine konulmasına ilişkin bir yazı kaleme aldı

“'Derin devlet, darbeci generalleri tahliye hazırlığında!'”/ Yeni Akit Ali Karahasanoğlu

Birileri Türkiye’den kaçtı ama.. Bakın, 28 Şubat’tan yargılanan generaller kaçmadı. Çünkü ülkelerini seviyorlar. Çünkü vatanseverler. Çünkü suçsuz olduklarına inanıyorlar.”

Ben de düşünüyorum..

Acaba bu söylem doğru mu?

28 Şubat generallerinin ülkeden kaçmamasının arkasında, acaba suçsuz olduklarına inançları mı var?

Gerçekten vatansever oldukları için mi, cezaevine gireceklerini bile bile, ülkeyi terk etmediler?

Sorgulamayı sürdürürken, birden durakladım..

“Cezaevine gireceklerini bile bile” diyorum da..

Bu tespit acaba kesin mi?

Evet, mahkumiyet kararları kesinleşti ama..

50 gün sonra infaza yollandı.

Başka birisinin dosyası olsa..

50 gün değil, 50 dakika değil, 5 dakikada o işlem tamamlanmıştı.

Ama söz konusu darbeci generaller olunca, iki satırlık tezkere 50 gün bekletildi..

Diyeceksiniz ki: “Geç o 50 günü.. Şu an o tezkere yazıldı. Ve darbeci generaller cezaevinde. Şimdi ne diyeceksin? Bu durumu bildikleri halde, ülkeyi terk etmediler.”

Durun daha..

Darbecilerin daha ne “50 günde yazılamayan tezkere numaraları” var..

Şimdiden kendilerini Adli Tıp’a sevkettirmişler..

“Eğilip doğrulamıyorlar” diye, bir zamanlar “Genç subaylar tedirgin” başlığı attırdıkları Cumhuriyet’e haber yaptırmışlar.

Bu işler böyle..

Yeri gelir, “Genç subaylar tedirgin” diye başlık attırırlar..

Yeri gelir, hesap verme zamanı olduğunu anlar, “Eğilip doğrulamıyorlar” diye başlık attırırlar..

Eğer gerçekten ağır hastalıkları varsa, tüm sözlerimden özür dilerim.

Ama..

Bu adamlara nasıl inanabilirim ki?

Bunlar değil mi, 2008 yılında, Şener Eruygur için, “Cezaevinde düştü, beyin kanaması geçirdi” diyenler?

“Üç aylık ömrü ya var ya yok, niye tahliye etmiyorsunuz” diye, algı üretenler?

Şener Eruygur, o olayın üzerinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen hayatını sürdürüyor.

Kimsenin ölümünden memnuniyet duyacak değilim..

Ama aklımızla alay edilmesin..

Zekamızla dalga geçilmesin..

Kanunlar devre dışı bırakılmasın..

Kendileri için kanunlardan özel maddeler seçilip uygulanıp..

Gariban insanlara, cezaevine düştüklerinde, hastaneye gitmeleri için bile çile çektirilmesin..

Şener Eruygur tek örnek değil..

Mehmet Haberal’dan devam edin.

“Kalp krizi geçirebilir” denilerek, hastanede özel odaya alınmış, aylarca orada kalmıştı..

Cezaevinden çıktıktan sonra..

Gayet sağlıklı şekilde, hayatını, hem de çalışarak sürdürüyor.

Kıskançlık anlamında söylemiyorum.

Dürüstlük anlamında söylüyorum.

“Hasta olsunlar” diye bir temennim yok..

Ama, sağlam oldukları halde, kanunların boşluklarından yararlanmak için, hasta numarası yapmasınlar..

Darbeci generallerin yalakalarının, “Bakın o kadar vatanperverler ki. Ülkeyi terketmediler” söylemini bir daha irdeleyecek olursak.

Şu iddiayı, hiç de yabana atmayın derim: “Derin devletin derin adamları, Türkiye’de hâlâ hakim olan derin devletin elemanlarından ‘İnfaz yazınızı geç göndertiriz. Cezaevine alındığınızda da, hızlıca Adli Tıp’a sevkinizi yaptırırız. Kısa sürede raporları çıkartır, infaz ertelemeleri yaptırırız’ güvencesini aldılar.”

Gidişat böyle..

Siyasi iktidarı eleştirmek için açıklama üstüne açıklama yapan..

Konuşmaya gelince, herkese sopa sallayan Çetin Doğan..

Şimdi, “Eğilip doğrulamıyor” iddiası ile, Adli Tıp’ta..

Suç işlemiş, mahkum olmuş, şimdi cezaevine girmesi gereken Çevik Bir’in..

Gözaltına alınıp, savcılığa götürülür iken..

Cezaevine götürülür iken..

Sembolik de olsa.. Bir tane net bir şekilde çekilmiş fotoğrafını göremiyorsunuz..

Kim organize ediyor, bu işleri?

“Çevik Bir gözaltına alınır iken, eğer kelepçe vuruldu ise, kelepçeli olarak bir tane fotoğrafını çekmeyeceksiniz” operasyonunu hazırlayanlar kimler?

Yeni nesilde, darbe kafalı kişiler var ise..

Hafızalarında “Elleri kelepçeli Çevik Bir” fotoğrafı olmasın diye, “O fotoğrafı hatırlayınca, darbe yapmakta tereddütleri oluşmasın” diye o görüntüleri çektirmeyenler kimler?

“Darbeci generaller şu an cezaevinde” deniliyor ama..

Çoktan hastaneye giriş yaptılar bile..

Bir yandan “Cumhurbaşkanı affederek, kendisine itibar sağlayacak” algısı üretiyorlar..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın af yetkisini kullanmasını bile, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Bir yandan da..

Akit’in, “Darbecileri affedeni, millet affetmez” manşetini, Erdoğan’a tehdit gibi gösteriyorlar..

Madem Erdoğan’ın affını istemiyorsunuz..

Akit’in manşetine niye laf sayıyorsunuz?

Akit’in manşetine laf sayıyorsanız, Erdoğan’ın af yetkisini kullanma ihtimalini niye boşa çıkarmaya çalışıyorsunuz?

Neresinden bakarsanız bakın, derin devletin dimdik ayakta olduğu fotoğrafını net olarak görebiliyorsunuz..

Evet, düne göre bir adım ilerideyiz.

Dün, 28 Şubat darbecileri hakkında, bu ülkede dava bile açılamıyordu..

12 Eylül darbesi için iddianame düzenleyen bir savcıya, dünyayı dar etmişlerdi..

Savcılıktan atmışlar, avukatlık bile yaptırmamak için, sözümona düşünce hürriyeti edebiyatı ile boy gösteren barolara, “Üyelik talebiniz kabul edilmedi” kararı aldırmışlardı..

Elhamdülillah, bugün darbeciler yargılanıyorlar..

Mahkum ediliyorlar..

Cezaevine, kısa süreli de olsa, giriyorlar..

Ama kimse..

Darbe tarihi bitti sanmasın.

Darbecilerin gazete manşetlerinde kahraman gibi gösterildiği bir ülkede, darbe tarihi sonlanmamıştır.

Ne zaman ki..

Darbecileri kahraman gibi gösteren gazetelerin yöneticileri, aynı gün savcılığa çağrılıp, attıkları manşetin hesabı sorulur..

“Tecavüzcüyü manşetinizden övebilir misiniz? Katili, mafya babasını, teröristi manşetten kahraman gibi gösterebilir misiniz? Ki, darbeci adamları, ‘Vatanperver’ diye okuyucunuza takdim ediyorsunuz” hatırlatması yapıp..

Haklarında dava açılmadığı müddetçe..

Darbe tehdidi devam ediyor demektir.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!