Bazı ülkeleri anlamak zordur. Mesela, Frankofon ülkelerin parasını, Afrika Frangı olarak hâlâ Fransa üretir. Mesela, Almanya ve Japonya, tam olarak, kamil anlamda bağımsız, özgür ülkeler değil. Ya da Avustralya, Kanada gibi ülkeler de diğer ülkelere benzemez. Mesela Avustralya büyük Britanya’ya bağlıdır. Devlet başkanlığı yerine Kraliçenin atadığı bir vali vardır en tepede. Kanada ise Fransa ile İngiltere arasında bölünmüştür. Mesela tek bir İngiltere yok. England, Britanya, Büyük Britanya, Commonwealth … matruşka gibi, hepsi diğerinin içinde gizli.
Almanya bunların en garibidir. Almanya dediğiniz devletin içinde 3 devlet gizlidir: ABD, İngiltere ve Fransa. Bu üçü birden Berlin ve Doğu Almanya üzerinde de söz sahibidirler. Mesela, Başkenti Köln olan Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaleti eyaleti aslında kontrat bölgesidir. Hani şu ulus devletler ve uluslararası düzenin inşası için milad kabul edilen, derebeyler ile kilise arasında imzalanan kontrat bu eyalette imzalandı. Kiliseden kasıt Vatikan. Fransa’nın, başkenti Strasbourg olan Alsas-Loren bölgesi de kontrat esasına göre yönetilir. Yani laiklik kuralları burada tam olarak uygulanmaz.
Almanya aslında “Europe” projesi ile mahcur olmaktan kurtulmayı düşünüyordu. İngiltere ve Fransa ile tek devlet olunca, zaten işgal kuvvetleri sacayağının ikisi kendiliğinden kırılmış olacaktı. Almanya bu şekilde Fransa ve İngiltere’yi yanına alınca güç ABD’den Avrupa’ya geçecekti. BM Güvenlik Konseyinde veto yetkisine sahip 5 üyeden 2’si Avrupalı olacaktı. Diğer ikisi Rusya ve Çin olunca, ABD yalnız kalacaktı.
Almanya’yı anlamadan dünya siyasetini anlamak mümkün değil. Alman tarihini bilmeden Roma’yı anlamak mümkün olmadığı gibi Amerika’yı da anlamak mümkün değil. Almanya Protestanlığın ve Sekülerizmin, ulus devletin doğduğu ülkedir, Fransa laikliğin doğduğu ülke.
Kutsal Roma Cermen İmparatorları sadece Habsburg Hanedanı’ndan seçilmekteydi. İmparatorluğun birçok vatandaşı Almanlardan oluşuyordu. ABD’nin doğuşunda, İspanyollardan daha çok Almanya ve Hollanda bağlantılı göçlerin büyük etkisi olmuştur. Hitler dönemi ve sonrasında, gerek Yahudilerin göçü, gerekse Hitler rejiminden kaçanların büyük bir bölümü ABD ve İngiltere’ye gitmiştir ve bunlar bilim sanayi, askeri ve istihbarat konularında Hitler dönemi ve öncesi bilgi ve belgeleri tecrübeleri gittikleri ülkelere aktarmışlardır.
Almanlar Avusturya Macar imparatorluğu yanında, doğruya doğru genişleme stratejisini özellikle Abdulhamid döneminde, Çin, Hindistan’a kadar genişletmeye çalışmış, aynı zamanda Bağdat ve Hicaz demiryolu projeleri ile Mezopotamya ve Arap yarımadasında varolmaya çalışmıştır.
Abdulhamid döneminde Ecevit’in dedesinin Hilafet komitesinde yer alarak Çin’e gitmesi, Almanların teklif ve tavsiyeleri neticesinde olmuştur.
Yani demem o ki, tek bir Almanya yok. Orada ABD, İngiltere ve Fransa derin devletleri de var. Kendi ülkelerindeki kongre ve temsilciler meclisi, yargı denetiminden kaçmak için Almanya’yı kendileri için üs olarak seçmişlerdir. Ayrıca üçünün ortak olarak Almanya’ya bağladıkları bir Doğu Almanya ve Berlin var. O da yetmiyor, Almanya’da gizli bir Vatikan var. Ayrıca Almanya’da gizli, BM ve ABD; İngiltere ve Fransa’nın himayesinde bir İsrail var. Yani 7 Almanya var. Biontech’in arkasında bakın bakalım kimler var. İyi bir şekilde bakarsanız İngiltere, ABD, Hong Kong’u görebilirsiniz. Alman vakıfları diye geçiştiremezsiniz. Almanya’yı kazırsanız altından Rothschild’ler de çıkar, Rockefeller’ler de ve tabii Habsburg’lar da!
Batılıların birçok Müsteşrik’leri var, bizim doğru düzgün bir Mustağrib’imiz bile yok. Ne acı! Bunun yokluğunun önemini, ne anlama geldiğini, hayatımızı nasıl zorlaştırdığını bile bilmiyoruz. Kızım böyle bir misyonu üstlenebilir mi diye düşündüğüm için, birtakım geri zekalılar adeta bizi linç etmeye kalkıyorlar. Eminim bu geri zekalıların birçoğu Mustağrib ne demek onu bile bilmezler. Bunlar Doğu-Batı, Kuzey-Güney’in eski tanımının Şark-Garb, Şimal-Cenub olduğunu da bilmedikleri için onlara “Şarkiyat” ya da “Garbiyat”ı anlatmanın da bir anlamı yok.
Zaten zamanında Charles de Gaulle ve Konrad Adenauer bir araya gelip, ABD’nin dolarda oynadığı oyunu görüp, al dolarını ver altın karşılığını deyince, ABD suçüstü olmuştu. Bu plana Leonid Brejnev de destek vermişti. Sonuç ne oldu dersiniz? Fransa’da CIA’nın kontrol ettiği sol grublar sokağa sürüldü. 68 kuşağı dedikleri hadise aslında Amerikan emperyalizminin bir oyunu idi. Kore ve Vietnam savaşında zor durumda kalan ABD, karşılıksız para basmıştı. De Gaulle oynanan oyunu görmüş ve buna itiraz etmişti. Nixon’un yapacak bir şeyi yoktu. Suçüstü olmuşlardı. İş derin devlete düşmüştü. Fransa’da CIA’nın kışkırttığı solcular ayaklanır. De Gaulle yönetimden uzaklaştırılır. 9 Kasım 1970’de öldüğünde mirasçılarına 2. Dünya savaşında aldığı birkaç şeref madalyasından başka bir şey bırakmaz. Amerikan derin devleti Nixon’u Fransa karşısında pasif kaldığı için affetmez ve onu da Watergate skandalı ile devirir. Adenauer ise yeniden Federal Şansölyeliğe seçilince 1962’de Adenauer’in Fransa’ya yaptığı resmi ziyaret De Gaulle tarafından her iki devletin barışma töreni olarak tertip edilmişti.. Ardından De Gaulle, Federal Almanya’ya resmi ziyaret gerçekleştirdi. Almanya-Fransa arasında diyalog, işbirliği ve barış yolunda adımlar atılmaya başlamıştı. 1963’te Adenauer ve De Gaulle Paris’te Alman-Fransız İşbirliği Antlaşmasını imzaladılar. ABD Başkanı John F. Kennedy Almanya Federal Cumhuriyeti’ne ve Berlin’e resmi ziyarette bulundu. Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Atom Denemelerini durdurma antlaşmasına onay verdi. Ama bu Amerikan derin devletinin istemediği bir şeydi. Çünkü Almanya’nın kendisi için derin bir değeri vardı. Almanya ABD’nin askeri üssü, sıçrama tahtası, ileri karakolu, tarassut kulesi ve derin senaryoları için bir üs ve karargah görevi görüyordu.
ABD’nin geleceği için yeni 3. Bretton Woods hayati bir önem taşıyor. Mevcut dolar olmayacak. ABD’nin eski hesaplarının kapatılması için bu şart. Dolar sadece karşılıksız bir para değil, aynı zamanda İran Gate’de ortaya çıktığı için piyasada tıpkısının aynısı sahte proje paraları, çift seri numaraları paralar da var. Bu dönemin kapatılması gerekiyor. Kripto para geçiş için ABD açısından bir fırsat olabilir. Ancak bu konuda yeni dünya düzeni arayışında, Great Resetçilerin yol haritasının belli olması gerekiyor. Bu konuda da sistem tıkanmış durumda. Her şey ABD, Çin, Rusya arasındaki derin hesaplaşmaya bağlı gibi gözüküyor.
Bütün bu derin hesapların şifresinin Derin Almanya’nın kalbinde gömülü olduğunu unutmayalım. Ve bu ABD, Rus rekabetinin daha bugünden Almanya’yı vurduğunu unutmayalım. Ve süreç ABD’nin aleyhine gelişiyor. ABD’de halkın yarısı birbirine karşı silahlanmış vaziyette ve Demokratlarla Globalistler hızla birbirinden uzaklaşıyor. Bugün ABD 60 ülkeye daha büyükelçi bile atayamadı. Eyaletler kendi başına kaldı. Merkezi yapı zaafiyet içinde.
mRNA konusunda J&J, Moderna’yı bırakıp, Pfizer ve BionTech, Türeci/Şahin senaryosunu gözünüze çok yaklaştırırsanız arkasında bir ormanı kaybedersiniz. Grip’19 bu işin neresinde derseniz, o bu işin kandırmacası idi. Üzgünüm ama siyaset, bürokrasi, akademi, STK, media, cemaat, iş dünyası bu oltayı yuttu.
NOT: Oltayı yutan balık yem istemez!. Grip oltasını yuttunuz, bari iklim, Chip, 5G çaparisinin oltalarını yutmayın. Selâm ve dua ile.
2. bir not: Politika yapmak istiyorsanız, seçime doğru, Charles de Gaulle, Konrad Adeneuar, Bretton Woods, 68 kuşağı hikayesi ve “Kovboy’un çapul düzeni”ni bir gözden geçirin isterseniz.