Derin Gerçekler
Ne günlerdi! Mısır’da “diktatörlük rejimi” gitmiş yerine İhvan-ı Müsliminden Mursi gelmişti. Biz hepimiz İhvan’dık, Mursi’ydik. Türkiye’de AK Parti vardı ve İslam dünyasında Erdoğan rüzgarları esiyordu. Filistin halkı Selahaddin’in geri dönüşü gibi kutluyordu bu gelişmeleri ve artık “Zalim Esed” de gitmeli idi. İhvan ve Mursi, Mısır'daki AK Parti ve Erdoğandılar! Türkiye onların örnek aldığı, gurur duydukları ülkeydi...
Sevincimizi kursağımızda bırakmışlar ve Mısır'ın firavunları, Musa'lara ve Asiye'lere yine tahammül edememişti! Rabiat'ül Adeviyye Meydanında sivil direniş başlamış tüm dünyaya yayılıyordu ve biz darbeye karşı çıkıyorduk. Rabia işareti yeşil sahalara ve siyasete de sıçrıyor, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu Muğla’da katıldığı temel atma töreninde yapıyordu Rabia işaretini. Fenerbahçe'li Emre Belözoğlu ile Çaykur Rizesporlu Sercan Kaya da Rabia işaretini yeşil sahalara taşıyan isimler oluyordu. Formalarda, minibüs ve taksilerin arka camlarında, sokak duvarlarında, sosyal medya profil resimlerindeydi ve her yerdeydi R4Bİ4!
Rabia işareti tüm dünyada özgürlüğün sembolü oldu ve kısa sürede tüm dünyada sosyal media ağlarında en çok paylaşılan görsel oldu. 2013 Ağustos’unda doğan sembol büyüyerek küresel bir değere dönüşüyordu. Artık “yerli ve milli bir Rabia”mız vardı.
Erdoğan 23.3.2014’de “Rabiamızı anlamayanlar var” dedikten sonra şöyle diyordu: "Rabiamızı anlamayanlar var. Bak Kılıçdaroğlu anlıyor mu? Anlamaz. Onun millet diye, onun bayrak diye, onun vatan diye, onun devlet diye bir derdi yok. O PKK'lı teröristlerle el ele, kol kola varsın yürüyüş yapsın." Devamında, yaptığı 4 parmak işaretinin bir anlamının aynı zamanda Esma olduğunu ancak tek anlamının Mısır olmadığını söyledi.
AA’nın haberine göre; işte Erdoğan'ın yaptığı Rabia işaretinin anlamı: TRT’nin Tv ve Radyo kanallarının ortak canlı yayınında Nasuhi Güngör, Ahmet Taşgetiren, Hakan Albayrak ve Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını cevaplandıran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı Rabia işareti ile ilgili bir cümle üzerine açıklama yaptı. Mitinglerde yaptığı 4 parmak hareketinin doğrudan Mısır'daki Rabia işareti olmadığını söyleyen Erdoğan, Rabia işaretinin Muhammed Mursi'nin cezaevine girmesinden sonra çıktığını hatırlattı ve bunun anlamının "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" olduğunu açıkladı.
16.8.2013’de Türkiye ayaktaydı. Mısır elçiliğinin önünde protesto gösterileri vardı ve ülke genelinde daha bir çok ilde ve birçok ülkede. O gün AA uzun bir haber geçti ve Eyyüb Sultan Camii önündeki gösteride Mısır'daki direnişe selam için kullanılan Rabia işareti ilgili konuşmamdan ve diğer konuşmacılardan özetler geçiyordu. Eyyüp Camii önünde toplanan insanlara o işareti anlatmam AA tarafından haberleştirilirken “Dilipak, ‘Rabia işareti’ni anlattı. Eyüp Sultan Camisi'nin avlusundaki katılımcılara seslenen gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, Mısır'da katliamın yapıldığı Rabiatül Adevviye Meydanı'nın ve darbe karşıtı gösterilerin sembolü dört parmakla yapılan "Rabia işareti"nin ne anlama geldiğini anlattı. Selamın, İslam dünyasının yeni "zafer işareti" olmaya aday olduğunu belirten Dilipak, Adeviyye'den Eyüp Sultan'a gönderilen selama, bugün icabet edeceklerini söyledi. Sağ elini havaya kaldırarak, baş parmağını açıp diğer 4 parmağını birleştirerek "Rabia işareti" yapan Dilipak, şunları söyledi: "Bu harekete baktığınızda baş parmak güvercinin başı, diğer parmaklar da kanatlarıdır. Bu, barışı ifade ediyor. Bu bir güvercindir. Güvercin Hz. Nuh'un gemisiyle karaya çıkmasını anlatıyor. Güvercinin ağzında zeytin dalıyla karaya çıktılar. İman edenler yeni bir dönem başlattılar. Onun için ağzında zeytin dalı taşıyan güvercin, Hz. Nuh'un gemisinin karaya çıkmasının başladığının ifadesidir. Bu, Anadolu topraklarında Cudi Tepesi'nde gerçekleşmiştir. Bunun bir diğer anlamı ise baş parmak 'Elif'tir. Bu Allah lafzını ifade eder. Burada 18-81, yine Peygamber Efendimizi ifade eder. Ayırca 4 rakamı Adeviyye'yi temsil ediyor. Bu bakımdan bu işaretimizle Adeviyye'ye selam göndermiş oluyoruz. "Yeni bir dünya kuruluyor. Dünyanın dört bir yanında insanların aynı şiar etrafında birleştiğini anlatan Dilipak, Türkiye dahil birçok ülkede aynı bilincin oluştuğunu kaydetti. Dilipak, çekilen acıların öncekilere benzemediğini aktararak, "Bu yeni bir doğum sancısının ifadesi. Yeni bir dünya kuruluyor. Biz onun için buradayız, ağlaşmak için değil. Biz Mısırlılar için burada değiliz, zaten Mısır, Suriye, Filistin biz biriz, tek bir ümmetiz" şeklinde ifade ediliyordu...
Daha sonra Rabia protestolerı yıldönümlerinde gündeme gelen tepkilere dönüştü, meydanlara çıkıyor, Mısır'da Akrep Cezaevinde tutuklu bulunan Muhammed Biltaci'nin Rabia katliamı sırasında öldürülen kızı Esma'ya yazdığı mektubunu okuyorduk gözyaşları içinde... Vakit çabuk geçiyordu!
Rabia işareti doğumundan 9 yıl sonra Katar olimpiyatları açılışında Sisi ile el sıkıştığımızda mı yoksa 3 yıl önce Düzce Belediyesi'nin şehir meydanında ki Rabia Anıtını kaldırdığında mı sona erdi bilemiyorum ama 2023’e girerken artık sırtımızda “Rabia küfesi” yok!? Düzce Belediyesi bugünleri çok erken görüp, 10 Ekim 2019’da, 3 yıl önce şehir meydanına dikilen dev Rabia anıtını kaldırmıştı. Yani 3 yıl önce o devri birileri kapamış sanki. Bugün artık sadece Sisi ile el sıkışmayı değil, Esad’la da el sıkışmayı konuşuyoruz.
Aslında bu durum da yeni değil. Bundan sonrası için artık herşey mümkün. İsrail Cumhurbaşkanı da geldi. Beştepe’de İsrail bayrağı bizim bayrağımızla birlikte dalgalandırıldı. Bu ara HABAD hahamları da Beştepe’de ayin yapmadılar mı? Bizim donanmamız da İsrail’e bir ziyaret gerçekleştirdi ve ardından İsrail’e bir büyükelçi tayin ettik. Bu hızla bakarsınız yarın stratejik ortaklık belgesi de imzalarız. Daha önce de, Suudi veliahd prensi ile el sıkışmıştık. Onlar da Beştepe’de “Araplar üstündür” diye kendi şarkılarını söylemediler mi? ABD’de “Kaşıkçı cinayeti”nin sorumlularına diplomatik dokunulmazlık tanıyınca zaten o defter kapanmıştı. BAE ile de artık fazla bir sorun kalmamıştı zaten. Oldu olacak Esed’le de kucaklaşalım. HDP ile bile masaya oturduktan sonra bundan sonrası için hiçbir şey sürpriz olmaz. Bu konuda Bahçeli, “Esad’la da görüşülmeli” dediğine göre, bu konu kendi aralarında konuşulup anlaşılmış olsa gerek. Ama burada milletin muhtemel tepkisi konuşulmamış olabilir. Birileri “biz aya merdiyen dayayacağız desek inanırlar” diye düşünüyor olsa gerek. O dünde kaldı efendim. CHP’lilere, ''siz Venezilosla, İngilizlerle el sıkışmadınız mı?'' deniyor.. Eee biz de bunu yaptık. O zaman o Venezilos konusunu da artık fazla kurcalamamak gerek demek ki. Yani olurmuş böyle şeyler. Onu da kabullenecek miyiz? Kabulleneceksek dün neden bunun üzerinden saldırıyordunuz denmez mi? Zavallı troller ne yapsın bu durumda. Ya da o zaman sizin CHP’den ne farkınız kalıyor ki, onların yaptığı doğru ise ve siz de onlar gibi yapacaksanız, niye “ya onlar gelirse” diye korkutuyorsunuz milleti. Millet de onlar da bu işi yaparak öğrenecektir bu mantıkla. Sizin partini değişip dönüşüyorsa, onların partisi de değişip dönüşecektir o zaman bu süreçte.
Çam diyor ki, “Çarpıtmayın Lütfen! Dikkat edilirse; ‘radikalize/terörize edilmiş bir imajı vardır’ ifadesini kullandık. 280 karakterle anca bu kadar oluyor. İhvan’ın içine sızıldı. Askerlerin kafaları kesilerek katledilmesi, kilise saldırıları, kadın/çocuk katliamları vs. hepsi ihvana fatura edildi.” İyi ya biz de işin aslını söyleyelim. Bu sözü alıp bir kenara koyalım. İlk cümle neydi: “İhvan hareketi de maalesef DEAŞ ve bilumum terörist grupların sızmasıyla, parçalanmışlıklarıyla artık eski konumunda değil. Radikalize / terörize edilmiş bir imajı vardır.” Çam mesajındaki görsellerle bunun Erdoğan için de yapıldığını gösteriyor. AK Parti için de geçerli bu. Bunu kendi yayınladığı dergi kapakları ile göstermiş. Peki ben şimdi kalkıp “AK Parti de maalesef Bir takım Mafia ve menfaat çetelerinin sızmasıyla, parçalanmışlıklarıyla artık eski konumunda değil, imajı böyle artık” dersem bu ne anlama gelir. Çam’ın mesajından çıkan anlam bu değil mi? Ya hu, ben “AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve AKP’nin Papatyaları” dedim diye 81 ile hakkımda dava açan ve hala devam eden davaların arkasında bayan Çam'da vardı ve siz de beni suçlayan, onu destekleyen yine Twitler atmıştınız. Bir takım holdinglerin adını zikredip, dini bir terminoloji olarak LGBT yerine kullandığım “Bu fahişe ve Türelerine karşı bizim Yeşil sermaye dediğim MÜSİAD niye bir şey yapmıyorsunuz'' diyerek, “ne yapıyorlar?” diye sormamı bile suç saymıştınız. Ne bileyim ben Kur’an-ı Kerim, İncil ve Tevrat’ta geçen bir kelimeyi, içimizden birilerinin ağızlarına bile almaktan haya ettiğini, hem de çevrelerinde bazı bu tür hayasızların olduğu yazılıp çizilirken. Eee, bu dünya etme bulma dünyasıdır. Ben kınayanların kınamalarına aldırış etmeden yürümeye devam ediyorum. Haksız bir şekilde kınayanlar, kınadıkları şeyle imtihan olunurlar, hem bu dünyada, hem de ahirette. Bu arada Serdar Çam’ın konuyla ilgili daha sonra özür dilediği Twitler’ini de şu linkten okuyabilirsiniz. Tartışılan twitinden sonra açıklamaları da oldu. Habervakti.com'da haberleştirdi. Merak edenler onları da okuyabilir...
“Herkesle helalleşmek” derken bir çok kişi yanlış mı anladı ne? O herkesin içinde İsrail, Demirtaş, HDP, Sisi filanda mı varmış? Onların desteğine duyulan ihtiyaç kadar başkalarına ihtiyaç olmadığı mı düşünülüyor acaba? O kısım biraz karışık sanki!
Unutmadan, Avrupa Milli Görüş Teşkilatının ilk kurucu genel başkanı Dr. Yusuf Zeynel Abidin Kerkük Türklerindendi. Erbakan İsviçre’ye gittiğinde onu orada karşılayan ve dönüşüne kadar misafir eden de Mısır’lı Galib Himmet idi. Her ikisi de İhvan-ı Müslimin’dendi.
Uzun bir yazı oldu ama, bu konu burada bitmeyecek bu konuya yarın da kaldığımız yerden devam edelim.
Selam ve dua ile..