Amerika Birleşik Devletleri, Washington'daki Suudi Arabistan büyükelçisini öldürme planları ile ilgili olarak, İran'a yönelik suçlamalarını tırmandırıyor.
Adlarının açıklanmasını istemeyen Amerikalı yetkililer, Suudi büyükelçisinin öldürülmesiyle ilgili komplodan İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ile Devrim Muhafızları'nın El Kuds gücü komutanının haberdar olduğunu iddia etti.
Amerikalı yetkililer, bununla birlikte ellerinde somut bir kanıt olmadığını da kabul etti.
Öte yandan, İslam inkılâbı muhafızlar ordusu ikinci komutanı önceki gün yaptığı açıklamasında, Amerika'nın, İslam inkılabı muhafızlar ordusunun, Washington'daki Suudi Arabistan büyükelçisine suikast planladığı iddialarının deli saçması ve asılsız iddialar olduğunu söyledi.
Bu tür asılsız iddiaların, bir tür kamuoyu yönlendirme ve kamuoyunu yanıltma senaryoları olduğunu belirten Tümgeneral Hüseyin Selami, bu gün Wall Street'de kapitalizme, sermayedarlara karşı gösteri yapılıyor. İtiraz dalgaları yayılıyor. Dünya kamuoyunun dikkatleri buraya yönelmiş durumda. Bu tür asılsız iddialarla kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadırlar" dedi.
İslam inkılâbı muhafızlar ordusu ikinci komutanı Hüseyin Selami, Amerika'nın bu tür asılsız iddialarla, İslam ümmeti arasında ihtilaf çıkarmak, İran'a karşı kamuoyu oluşturmak istediğini hatırlatarak, bu tür suçlamalar, İslami uyanış dalgasını saptırmak ve İslam dünyasında Şii ve Sünni Müslümanlar arasında ihtilaf çıkarmayı hedeflemektedir diye konuştu.
Diğer taraftan, ABD'nin İran yönetimi ve Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü'nü, Suudi Arabistan'ın ABD Büyükelçisi Adil el Cübeyir'e yönelik bir suikast planı düzenlemekle resmen suçlamasının ardından tepkiler devam ediyor.
İran doğumlu Amerikan vatandaşı Mansur Erbabsiyar'ı ve Kudüs Gücü üyesi olduğu belirtilen Gülam Şakuri'yi zanlı olarak gösteren ABD yönetimi, Tahran'a daha fazla baskı ve yaptırım çağrıları yaparken, ünlü gazeteci ve yazar Pepe Escobar'dan iddialara yönelik çarpıcı bir analiz geldi.
ABD hükümetine ve kapitalizme yönelik protestoların Wall Street'ten tüm Amerika'ya yayıldığı şu günlerde, Washington'un "sansasyonel" bir İran suçlamasıyla ortalığı karıştırdığına dikkat çeken yazar, FBI'ın iddialarını "bir Hollywood senaryosu" olarak niteledi.
İddianameyi "oldukça özensiz" olarak değerlendiren Escobar, FBI'ın hazırladığı metindeki soru işaretlerine tek tek dikkat çekti, Tahran'ın böyle bir plan yapmak için "tam anlamıyla aptal" olması gerektini söyledi. Büyük paralar kazanan bir uyuşturucu kartelinin, 1.5 milyon dolar gibi "küçük" bir para karşılığında yapmayı kabul etmesinden, ABD topraklarında suikast düzenlemeyi planlayan İran'ın telefonda işlerini halletmesine, büyük paraların, izlenildiği bile bile, banka hesapları ile transfer edilmesine, ve tabi İranlı 'suikastçinin' Meksika'da tetikçi ararken FBI köstebeğine rastlamasına uzanan bir liste var Escobar'ın analizinde...
Escobar, bütün bunları sıraladıktan sonra, Amerikan yönetiminin İran'ı kuşatma planının bir parçası olarak suikast iddialarının bahane olarak kullanıldığını belirtti. Arap Baharı'ndan en fazla Suudi Arabistan'ın rahatsız olduğunu ve hatta Bahreyn'i işgal ettiğini hatırlatan Escobar, Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı Thomas E. Donilon'un, en az iki hafta önce, komplo hakkında Kral Abdullah'a Riyad'da brifing verdiğini, tam da bu sıralarda, ABD hükümeti'nin vatandaşı Enver Evlaki'ye suikast düzenlediğini de kaydetti.
Escobar, Amerikan federal silahlarının Meksikalı uyuşturucu kartellerinin eline geçmesine neden olan başarısız bir operasyonu örtme çabasının da, FBI'ın son senaryosunda rol oynadığını iddia etti.
"Ekonomik uçurumu, Afganistan'daki 10 yıllık savaşı, Wall Street eylemlerine artan desteği örtmenin en iyi yolu, 'şeytan' İran tarafından ABD topraklarında El Kaide tarzı bir komplo ortaya çıkarmaktır" diyen Escobar, "altın çağlarındaki Cheney ve Rumsfeld bile böyle bir şey uyduramazdı" şeklinde konuştu.
Holder-Powell benzetmesi
Öte yandan, İngiliz Independent gazetesi yazarlarından Patrick Cockburn de Amerikan Adalet bakanı Eric Holder'ın açıklamalarına hayli şüpheyle yaklaştı:
İngiliz yazar şu ifadeleri kullandı:
"İran'ın, çek sahteciliğinden hüküm giymiş bir ikinci el araba satıcısını, Meksikalı gangsterler kiralayıp Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisini öldürmekle görevlendirdiği iddiası, İran'ın gelişmiş istihbarat servisiyle ilgili bildiğimiz her şeye aykırı. Adalet Bakanı Holder'ın bu garip planı, büyük bir kendine güvenle çıkıp açıklaması, Eski Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Birleşmiş Milletler'de Saddam Hüseyin'in kitle imha silahı geliştirdiğine dair su götürmez kanıtlara sahip olduklarını söylemesine benziyordu. Sorun, Amerikan yönetiminin kendisini olayların bu versiyonuna bağlamış olması. Her ne kadar çok muhtemel olmasa da, bütün bunlar doğruysa İran'a karşı bir savaş nedeni olabilir. Amerika için bu iddialardan geri adım atmak çok zor olacak."
"Neo-Conlar ve İsrail'e yarar"
Independent yazarı, makalesine bu şekilde başladıktan sonra böyle bir komplodan kimlerin çıkar sağlayabileceğini de şöyle sıraladı:
'Neo-con sağ ve aşırı İsrail destekçileri arasındaki uzun süredir İran'la savaşa girilmesi için bastıranlar. Orta Doğu'da da Suudi Arabistan ve Bahreyn, gürültülü bir şekilde Şiilerin demokrasi yanlısı gösterilerini İran'ın organize ettiğini anlatıyor, ama dünyanın geri kalanında pek kimseyi inandıramıyorlardı. Şimdi iddiaları, Washington'da daha çok ciddiye alınacak. Bahreyn gibi ülkeler üzerinde de Şii nüfuslarının isteklerini dikkate alma baskısı azalacak."
ajanslar