Amerikalı siyaset bilimci Norman Finkelstein lübnan televizyonuna verdiği röportajda siyonist rejime karşı zafer kazanan Hizbullah'ı övgüye anarak, İsrail'in acı bir yenilgi taddığını söyledi.
Jerusalem Post gazetesinin internet televizyon sayfasında yayınlanan ilgi çekici röportajı sunuyoruz:
Hizbullah'ın cesaretinden dolayı onur duydum. Hizbullah taraftarlarıyla konuşmaktan elbette memnundum çünkü bu konuda ABD'de bir şeyler duymak nadir raslanan bir durumdu. Onları destekleyen görüşlerimi açıklamamda bir beis görmüyorum ve bu konuda korkak ya da iki yüzlü bir tavrım olmayacak.
Bir politik organizasyon olarak Hizbullah'ı çok fazla umursamıyorum. Politikaları hakkında çok fazla şey bilmiyorum ve konuyla alakalı bulmuyorum. Lübnan'da yaşamıyorum. Bu Lübnanlıların seçmek zorunda olduğu bir şey, Liderlerinin, temsilcilerinin kim olacağı burada yaşayanların seçeceği bir şey.
Ama temel bir prensip vardır. İnsanların yabancı işgalcilere karşı ülkelerini savunma haklarına sahiptirler. Ve insanlar yaşadıkları topraklarını istilacıların yıkımlarından savunma haklarına sahip olmaları evrensel bir haktır. Bu bana göre çok temel ve basit, komplike olmayan bir bir sorudur. Benim ailem 2. Dünya Savaşı'nı yaşadı.. Stalin'in rejimi bir gül bahçesi rejimi değildi. Merhametsiz ve zalim bir rejimdi ve bir çok insan hayatını kaybetti. Ama Nazileri yendiğinde kim Sovyetler Birliğini desteklemedi ki..? Kızıl Ordu'yu kim desteklemedi ki?
Avrupa'da bütün işgal ediler ülkelerde onurunu kim kurtardı..?Direnişçiler. Komünist direnişçiler..Merhametsizdiler, insafsızdılar.. Komünizm gül bahçesi değildi..Ama onlara saygı duyarsınız. Onlara saygı duyarsınız çünkü ülkelerini yabancı işgalcilere karşı direnç göstererek savundular. Eğer 2. dünya savaşı esnasında Komünistlerle gurur duyacak olursam bu muhtemelen onların altında bulunduğum rejimin saygıyı hak ettiğinden değildir. Eğer onları onurlandırıyorsam Hizbullah'ı da onurlandıracağım. Cesaret ve disiplin gösterdiler. Buna saygı duyarım..
Herkesin anladığı gerçek İsrail'in tutumu idi ki bu; Biz Hizbullah'ı yeneceğiz (devireceğiz) şeklinde idi. Ve yeni bir savaş için plana başladılar. Bunun için kuvvetlerini 2000'de çektiler. 2006 Haziranında bahane buldular. Ama sağduyulu insanlar arasında İsrail Hizbullaha karşı bir zafer kazanamayacağı yönünde bir kabul yoktu. Kendi bildiklerini okudular..Savaş kaçınılmaz oldu. ABD ve İsrail'in Arab dünyasındaki herhangi bir direnişin varlığını tolere etmesine olanak yok. Bu işi yapmaktan başka yolum yok gibi davranırsan oyunu istediğin gibi oynayabilirsin..
Ciddi ve makul insanlar eninde sonunda bir savaş olcağını açıkça görebilirler. Diğer bir savaş mı demek istiyorsunuz.? diye düşünebilirsiniz. İsrail'in 2006 Temmuz'daki yenilgiye izin vereceğinimi düşünüyorsunuz.? Soruna Hizbullah'ın gövde gösterisinin mi neden olduğunu düşünüyorsunuz?
Hayır diğer bir savaş daha olacak. Ve bu kez yıkım Temmuz 2006'daki savaştan muhtemelen 10 kat daha kötü olacak. Çünkü İsrail ABD ile bu iş için azmetti. Arapları kendi yerinde zaptet ve onları olayın dışında tut. Şimdi, böyle değil diyen birisine nasıl saygı duyarım..?
Bildiğiniz gibi İspanya Sivil Savaşında meşhur bir kadın vardı..Adı ''La Pasionaria'' idi. İspanya Cumhuriyeti'nden Doloros İbarruri. Ve ünlü bir sözü şudur: ''Ayaklarının üzerinde ölmek, dizlerine çömelip yürümekten daha iyidir..''
Ama bu bütün Lübnan halkı için geçerli bir şey...
Tamamen katılıyorum. Size haytınız için ne yapmanız gerektiğini söylemiyorum. İster ayaklarının üzrinde savaşarak ölürsün, ister dizlerinin üzerinde sürünerek yaşarsın. Bu tercihine saygı duyarım. İnsanlar yaşamak isterler. Bu konuda haklı olduğunuzu nasıl inkar edebilirim. Ama, ayakları üzerinde savaşarak ölmek isteyenlerin tercihine nasıl saygı duymam..? Buna nasıl saygı duymam..? İsrail ve ABD saldırıyor.. Çünkü kontrol ettikleri bölgelerinde herhangi bir askeri direnişe izin vermeyecekler..
Sorun burada. Eğer Hizbullah silahlarını indirir ve de ''Amerika'nın her söylediğini yapacağız'' deseler bile. Evet bir savaş kazandılar bu doğru. Ama yinede Amerika köleleri olacaksınız..
Askeri direnişten başka yol yok mu?
Bir başka yolun olduğuna inanmıyorum. Keşke başka bir yol olsaydı. Savaşı kim ister ki? Yıkımı kim ister ki? Hitler bile savaş istememişti. Amaçlarına barışçıl yoldan ulaşmayı birincil olarak tercih etti. Yapabildiyse. Ben burada bunun olmasını istiyor değilim. Ama dürüstçe onların köleleri olmanızdan başka bir yol göremiyorum..
Ve çoğu insan bu coğrafyada onu seçmiş durumda.. Burada bir şey söylemek istemiyorum. Bunu anlayabiliyorum
Yaşamak istiyorsunuz. Buna gerçekten saygı duyduğumu söylememi beklemeyin. Bildiğiniz gibi ölüler gömülmeden, binalar yeniden inşa edilmeden önce bile çok fazla ölü ve yıkım oldu. Bütün bunlardan sorumlu olan kişiye hoşgeldin diyemezsiniz. Ona kırmızı halı seremezsiniz...
Buna saygı duymam. Bu açıdan yahudileri daha çok severim..Bu açıdan onların tutumlarını severim..Yahudilerin tutumlarının ne olduğunu biliyormusunuz..? Asla unutma ve asla bağışlama. Ben bu kanaatteyim. Niçin kırmızı halı serecekmişim. İki yıldan kısa zaman içinde ülkeniz onlar tarafından tamamen yıkıldı. ABD'nin Dışişleri Bakanı Orta Doğu'nun baş ağrısı. Tabi bu açıklamanın argo kısmı. Garabet bir çocuğun hayata gelmesiyle başlar, ve bir ülkenin imha edilmesine kadar uzanır. Bütün ölümler ve bütün yıkımlardan sonra onlara ''hoş geldiniz'' diyemezsiniz.. Bu iğrenç bir şey. Bush'un gelişine kim nasıl ''hoş geldin'' diyebilir..
Ama bir başka savaş var diyorsunuz..
Kendi kişisel Granadalı olmayan çıkışınızı ilan etmelisiniz. (Yani ABD li olmayan) Buraya hoş gelmedi, sizin ülkenizi yok etti. Savaştan sorumlu olan o. Neden 3 hafta önce çözüm bulmadı. Sizin ülkenizi imha ediyor ve onu tebrik edemezsiniz. Kendinize saygınız yok. Eğer kendinize saygı duymazsanız, diğer milletlerin Arablara (ve dolaylı olarak Türklere) saygı duymasını nasıl beklersiniz..?
Eğer Lübnanlılar büyük bir orduya karşı buyur derlerse Amerikalılar ve İsrailler kendi yolunda ilerlerler. Sanırım sizde bunu kabul edersiniz. Bunu görebiliyorum. Bunu seçmeye hakları yok demek istemiyorum..
Dinleyin. Hatırlayacaksınız Naziler Avrupayı istila etti. Çoğu halk Nazilerin kontrolü altında yaşamayı kabul etti. Fransız Direnişinin bir şaka olduğunu ve asla olmayacak bir şey olduğu konuşuluyordu. Fransız Ulusal Direnişi, Fransız nüfusunun %20 si Direniş'i gazetelerden okudu..Direnen nüfus Fransızların sadece %10 ydu. Geri kalan ''direnmeyin, çünkü Naziler acımasızlar'' dedi..
Direndiniz ama. Her askerinize karşılık 400 asker öldü..İşte böyle nazilere karşı savaşıldı. Böylece çoğu Fransızda sizin gibi söyledi. ''Yaşamak istiyoruz..'' ''Direnmeyin...''
Şimdi geçmişe bakıp sormak istiyorum.. Kimi onurlandırmalıyız..? Bırakın yaşayalım diyenleri mi onurlandıralım, ya da ''direnelim'' diyenleri mi onurlandıralım.
VELFECR